BOYACI ORHAN İLE SÖYLEŞİ: BOYACI ORHAN İLE SÖYLEŞİ

    Gümüşhanelilerin “Boyacı Orhan”ı Sayın Orhan Gündüz’le 2012 Nisan ayında bir söyleşi gerçekleştirdik.

    Elinde ekmek teknesi boya sandığı ile yıllardır Gümüşhane’de esnaflık yapan Sayın Orhan Gündüz; Gümüşhaneliler için “çalışmanın, şükrün, kanaatin ve onurun” bir sembolü gibidir. Boyacı Orhan, küçük sandığın büyük insanıdır.

    Boyacı Orhan’la yaptığımız söyleşi ile sizi baş başa bırakıyorum.




Hasan PİR - Orhan Gündüz kimdir, bize kendinizi tanıtır mısınız?
Orhan GÜNDÜZ -
Naçizane her şeyden önce aciz bir kul olduğumu hatırlatarak kendimden kısaca bahsetmek istiyorum. 1956 Gümüşhane doğumluyum. Sarıçiçek köyünde dünyaya geldim. Babamın işi dolayısıyla Trabzon’un Arsin ilçesine göç etmek zorunda kaldık. ilk ve orta öğretimimi Arsin merkez okulunda tamamlamış bulundum. 16 yaşıma kadar Arsin ilçesinde ikamet ettim. Okulumu tamamladıktan sonra kereste atölyesinde ilk işime başladım. 16 yıl sonra tekrar Gümüşhane’ye geri döndük. Gümüşhane’de küçük bir tahta sandık yaparak boyacılık işine başladım.

Hasan PİR- Gümüşhaneliler sizi “Boyacı Orhan” olarak tanırlar. Meslek hayatınızı bize anlatır mısınız?
Orhan GÜNDÜZ –
Evet, meslek hayatım, aktarmış olduğum gibi küçük bir sandık ile başlamıştı ama hiçbir şeyin beni bu yoldan geri çeviremeyeceğinden,  namusum ve şerefim saydığım sandığımdan zerre kadar utanmayarak işimi en güzel şekilde icra edecek ve bunu da başaracağıma inanmıştım. Bu inançla, işimi doğru yaptığım sürece her kuruşunun helal olduğunu bilmek bana daha güzel bir hayat ve daha kazançlı gelecek vadettiğini biliyordum. Ve kazancım büyüdüğünde, sandığımda, saygınlığımda, büyümüştü. Sandığım artık fiyakalı büyük ve hatta o zamanlar tek sandık olarak namımı “Boyacı Orhan” olarak tanımlamıştım… Artık Gümüşhane hem dostum hem ekmeğim olmuştu..  Zaman durmak bilmiyor ve  hane sayım da artmıştı.. Ama Allah’a şükürler olsun hiçbir şey ters gitmiyor aksine bereketleniyordu ve biliyordum ki bu tamamen bileğimin hakkının karşılığı idi.   Ve böyle de oldu. Dört çocuk babası oldum ve hiçbir zaman eşe dosta muhtaç olmadım… Çocuklarım büyüdükçe sorumluluğum da artıyordu… Öte yandan geleceğim için yatırım olan Sigorta pirimlerimi ödemeye başlamıştım. Aynı dönem sırasıyla üç kızımın ve bir oğlumun okul hayatları başlamıştı. Hiçbir masraftan kaçınmayarak üç çocuğumun üniversite eğitimini tamamlatmıştım... İş hayatım böyle sürdürürken emekli olma vaktim gelip çatmıştı. 2004 yılında emekli oldum... Emekli olmama rağmen bile işime hâlâ devam ediyorum.

Hasan PİR - Mesleğinizden hiç pişmanlık duyduğunuz oldu mu?
Orhan GÜNDÜZ -
Bu soruyu aslında her duyduğumda içimden sessizce tek bir şey diyorum. “Elhamdülillah.” İşimden asla pişman olmadım ve hiçbir zaman da öyle bir his gelmedi. Yani bahsettiğim gibi işimi severek sayarak ve her kuruşunun helal olduğunun farkında olarak yapıyorum. Bakınca ortalıkta, hele ki günümüzde o kadar haksız kazançlar elde ediliyor ki  benim yaptığım işle ne kadar gurur duysam az kalıyor. Ben bu mesleğimin karşılığını bu dünyada fazlasıyla aldım, ama bunun kalan karşılığını ahirette inşallah kat kat fazlasıyla alacağıma inanıyorum… Bir söz vardır ya hani; hakkını verebileceğin az mal hakkını veremeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır… Bence bütün mesele bu.. Ben helal kazandım, helal yedim, helal yedirdim az veya çok binlerce şükürler olsun…

Hasan PİR - Boyacılık mesleğinde yaşadığınız sizin için çok unutulmaz olan hatıralarınızdan birini bizimle paylaşır mısınız?
Orhan GÜNDÜZ -
Meslek hayatımda hiç unutamadığım birçok anı olmasına rağmen içlerinden en şaşkın kaldığım olayı paylaşmak isterim.  Tarih 1988 yılında Barış Manço Gümüşhane ziyaretine gelmişti. Ben o ara yine her zamanki gibi sandığımın başında oturmuş işimi yapıyordum. Gazete okurken birden bir kalabalığın yaklaştığını gördüm ve önümde durunca ayağa kalkıp bakmak istedim tam o sıra “Boyacı Pala Orhan sen misin?” sorusu ile birlikte rahmetli Barış Manço ile karşı karşıya kalmıştım. Kısa bir muhabbetten sonra ayakkabısını boyatarak ayrılmıştı. Benim için gerçekten namımın Barış Manço tarafından anılması unutamadığım bir anım olmuştu.



Hasan PİR - Boyacı Orhan’ın hayattaki üç doğrusu nedir?
Orhan GÜNDÜZ -
Öncelikle hayata benimsediğim ilkemi söylemek istiyorum ki; bu da yaşamım boyunca namus ve şeref üzerine kurulu hiçbir zaman taviz vermediğim mesleğimdir.
İkinci olarak da samimi olarak söylemek isterim ki tamamen mutluluk üzerine kurulu aile saadetimdir.
Üçüncü olarak da kesinlikle menfaat gözetmeksizin vazgeçmediğim milliyetçi ruhum ve siyasi davamdır.

Hasan PİR - Bugün pek çok gencimiz işsizdir ve işsizlikten yakınmaktadır. Bu gençlere neler söylemek istersiniz?
Orhan GÜNDÜZ -
Evet öncelikle bu zamanda gerçekten genç olmak ve bir sorumluluk almak göründüğü üzere çok zordur. Bir meslek sahibi olmak için gençlerimiz çok uğraş vermekteler, bununla birlikte okuyan sayısız gencimiz de maalesef üzülerek söylüyorum ki boş, işsiz olarak beklemektedir. Yani gençlere söyleyecek herhangi bir nasihat bulamıyorum. Bu şartlar altında kesinlikle haklı durumda olan onlar. Ama her şeyin başı sabır diyorum, inşallah gençlerimizin hepsi güzel yerlere gelirler. Bu da kimine uzun kimine kısa bir süreç olacaktır ne yazık ki... İşsizlik mevzusuna gelince tabii ki bu konuda söylenecek şeyler açıktır. Devletimizin ne kadar uğraş vermesine rağmen önlemini bir türlü alamadığımız bir mevzu olmuştur. Ne kadar işsizlik oranlarının düştüğü söylense de ülke şartları zorlaştıkça bunun gittikçe büyüdüğü kesin görünen bir doğrudur. Hakeza Gümüşhanemizde sıkça rastladığımız işsizlikten ötürü özellikle gençlerimizin göçe maruz kalması vahim bir mesele haline gelmiştir.

Hasan PİR - Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Orhan GÜNDÜZ
- Biliyorum ki çalışanın Allah rızkını verecektir. Öyle ya da böyle hangi yoldan geleceği belli olmayacaktır. Lakin umut ediyorum her gencimiz belli seviyelere geleceklerdir. Bunda sabrın ve umudun rolü büyük olacaktır…



Hasan PİR – Hayat hikâyenizden anladığımıza göre son kırk yıldır Gümüşhane’de yaşıyorsunuz. Gümüşhane’nin dünü, bugünü ve yarını için neler söylemek istersiniz?
Orhan GÜNDÜZ -
Gümüşhane’nin son kırk yılda ne kadar değiştiğini söylemem zor aslında. Gümüşhane her zaman olduğu gibi şirin küçük ve mutlu bir şehir görünümünden fazla uzaklaşmış değil. Ama değişen şeyler içten olmuştur ve zaman bakımından olmuştur. Zamanın yaşam şartlarına bakılınca o kadar değişiklik olmuştur ki akıl almaz seviyelere ulaşmıştır.  Yani kırk yıl ötesinden bahsetmek gerekirse insanlar ekmeğini her türlü yoldan kazanabiliyorlardı. Hayvancılık tarım hepsi hat safhadaydı.  Köylü köyünden şehirli şehrinden kazanmayı biliyordu. Ama ne yazık ki günümüzde birçoğu ölü durumdadır. Hayat pahalılaştıkça insanlar da doğal olarak farklı çözüm yollarına başvurmuştur. Kimi göç kimi köyünde ne varsa satıp şehre yerleşerek bu olayı hızlandırmışlardır. Artık öyle bir hale geldi ki köylü bir kardeşimiz bile ihtiyaçlarını; yoğurdunu, peynirini, yumurtasını şehirden temin etmektedir. Şöyle özetleyebilirim ki Gümüşhane de zamana uyarak dün daha iyi şartlarda yaşama ihtimali veriyordu fakat bugün Gümüşhane küçük olması nedeniyle de yaşanması zor bir yer haline gelmiştir. Tabi ki bu günümüze de şükürler olsun. Her yaşın bir güzelliği vardır derler ya bu da böyle bir şey olsa gerek.

Hasan PİR - Son olarak sizin söylemek istedikleriniz nelerdir?
Orhan GÜNDÜZ -
Kısacası ben burada 58 yıllık yaşantımdan ve 41 yıllık meslek hayatımdan bahsetmiş bulunmaktayım. Buradaki amacım tüm insanlara yapılan işin ne kadar benimsenerek ve samimi olarak yapılabileceğini helal yollarla insanın asla zora düşmeyeceğini aktarmak istedim. Bana bu imkânı sayladığınız için size teşekkür ediyorum.

Hasan PİR – Ben de size teşekkür ediyorum.