ÇİFTE MAAŞ SEFASI

Milyonlarca emeklinin, memurun, işçinin emekçinin geçim sıkıntısı yaşadığı, bu zor günlerde, kamuda birden fazla maaş alan yöneticiler listesine her geçen gün yeni isimler ekleniyor.

Bu isimleri internetten, sosyal medyadan okuyup öğrenince insanın beyin devreleri yanıyor.

Bu çağda hiçbir şey gizli saklı kalmıyor artık.

Öğrendiğimiz kadarıyla üst düzey görevlerde bulunan bürokratların, eski milletvekillerinin kamu kurum ve kuruluşlarının yönetim kurullarında üye, başkan, genel müdürlük adı altında kaymaklı görevlerde bulunup buralardan çok yüksek ücret aldıkları uzun süredir kamuoyunda tepkilere neden olmuştu.

Ancak yasa, bu görevlendirmeleri mümkün kılsa da asgari ücretten yaklaşık 950 kat yüksek ücret almak ne ahlaki, ne insani nede vicdani bir durum!

En son Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz’ın aldığı iddia edilen 180 bin TL maaş!

Gündemdeki sıcak yerini koruyor.

Neyse ki hakkındaki tartışmalara daha fazla sessiz kal(a)mayan Fahrettin Poyraz, 180 bin lira maaş aldığı iddialarının doğruyu yansıtmadığını belirterek, huzur haklarıyla birlikte 62 bin 500 lira maaş aldığını söyledi.

Fahrettin Poyraz, açıklamasıyla diğerlerine göre dürüst davranmış.

Demek ki Milletvekilliğinden aldığı emekli maaşı yetmiyor(muş)!

Peki, asgari ücretle geçinen vatandaş ne yapsın? Diye haklı bir soru geliyor aklımıza.

Başının çaresine baksın!

Sayın Poyraz’ın, Gübretaş'tan 12 bin lira aldığını, ayrıca Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Personeli Sosyal Yardım Vakfı'ndan da 5 bin 750 lira huzur hakkı aldığını açıkladı. Geriye kalan 44 bin lirada maaşı demekki.

Huzur hakkı olayına en başından beri karşıyım.

Huzur hakkı alanlar pek huzurlu olabilirler ama vatandaşlar olarak biz huzursuzuz!
Adil olmayan hak, tarımla uğraşan çiftçi o kadar al(a)mıyor.

Düşünüyorum da ülkede bir uzman doktor döner sermayeden aldıklarıyla 35.000 TL alırken bir yöneticinin 62.000 TL alıyor olması anormal değil mi?

O maaşı doktor almıyor, savcı almıyor, ülkenin bakanları, Yargıtay, Sayıştay Başkanları al(a)mıyor!

Yazımıza bir örnekle devam edelim.

Toplumun tüm bireylerini yetiştiren cefakar, vefakar bir öğretmenin kendi yazdıklarından:

 “10 yıllık öğretmenim. Eşim 5200 ben 5500 aldım geçen ay. Malum ek ders yok. Olsa da ikimizin maaşı toplam 15 Bin etmiyor yine. Eve giren para: 10.700 tl Giderler: Konut kredisi: 2800 tl, Kredi kartı: 6000 tl ( genelde nakit para kullanmam. Kart o yüzden yüksek)-Faturalar:700 (kışın 1500 oluyor) kalırsa 1000 lira civarı bir nakit kalıyor. O da şu an. Öyle ekstra lüks bir masrafımız yok. Eylülden itibaren bir de çocuğun 1600 liralık kreş masrafı, diğer çocuğun kurs masrafları falan derken para falan kalmıyor.”

Öğretmenin hesabı ortada, ya üniversite okumak için il dışına giden bir evladı olsaydı.Yanmıştı…

Başka örneklerde var.

Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden bir milletvekilinin açıkladığına göre; Türk Hava Yolları Genel Müdürü’nün tam 14 ayrı yerde başkanlık yaptığı ve bu 14 yerden maaş aldığını yazdı gazeteler.

Miktarı varın siz hesap edin!

Aynı şekilde Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy'un toplam maaşının, gelirli ek ödemelerle beraber 161 bin lira olduğunu yine milletin kürsüsünden öğrendik.

Ya Salim Arda, Ermut… Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü. Tüpraş Yönetim Kurulu Üyesi. Ermut'un iki görevinden aylık geliri 66 bin 917 TL.

Yazdıkça insanın canı sıkılıyor.

Her biri vatanını sevenlerin yüreğine zehirli ok gibi batıyor, içimizi karartıyor.

Bu satırları yazarken asgari ücretliyi, memuru, emekliyi düşündükçe parmaklarımdan bedenime yayılan derin bir sızı hissediyorum.

Ne diyelim…

Bugün ki ekonomik şartları göz önüne aldığımızda vicdanları kanatan bu haksız düzene son vermenin vakti geldi de geçiyor.

Bir tarafta oğluna okul pantolonu alamadığı için gururuna yediremeyip “ona bir pantolon dahi alamayacaksam yaşamamın bir anlamı yok” diyerek intihar eden İsmail baba.

Diğer yanda kamuda milyonları gönül rahatlığı ile cebine indiren mutlu babalar…

Başka söze ne gerek var ki?

YORUM EKLE