Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7088 %0.02
50,1923 %0.05
5.963,09 % 1,03

ÇİN, FRANSIZ,İNGİLİZ

YAYINLAMA:
Atatürk demiş ki; ‘Türk çocukları ecdadını tanıdıkça, ona sahip çıktıkça yine çok büyük işler yapacaktır. Medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi parlayacak ve tarih sayfalarına yine Türk adı ile yazacaktır.’

Atatürk’ün hedeflerinden biriydi ‘muasır medeniyetler’ seviyesine ulaşmak. Yıllar geçti muasır medeniyetler değişmedi. Hala batıyı örnek alıyor, onun gibi olmak için çabalıyoruz. Nasıl mı? Anlatayım.

Ben her gün iki şey süpürürüm kapının önünden; biri toz, diğeri çekirdek kabuğu. Elindekini çöpe değil dereye, caddeye, yola, sokağa atarak o seviyeye ulaşmayı planlayanlardanız. Ya çekirdeği yasaklayacaksın komple ( ki o zaman da adı gericilik oluyor), ya o seviyeye başka dallarından tutunmaya çalışacaksın. Hoş muasır medeniyetlerde(!) değil çöp atmak, yere tükürmek dahi yasakken aradaki fark bilmem ki kapanır mı..

Sorsak hepimiz çevrenin, suyun kirliliğinden dem vururuz. Söz konusu eleştirmekse yerden yere vururuz. Ama sıra uygulamaya geldiğinde her defasında sınıfta kalmaya da mahkûmuz. Çok gördüm çocuğunun bezini değiştirip de arabanın camından dışarı fırlatanları. Bir insanın içi bunu yapmaya elveriyorsa şayet, muasır medeniyet seviyesi laftan öteye geçemez. Zira biliriz lafla peynir gemisi yürümez.

Batılılar gibi giyinmeyi, onlar gibi konuşmayı onlardan iyi becerdik. Çin lokantaları, Fransız mutfakları, İngiliz çayları derken her şeylerini uydurduk kendimize. Bir tek onlar gibi doğamıza sahip çıkmayı öğrenemedik. Çünkü yalnızca bugünü düşünerek yaşıyoruz. Yarına ne bırakıyoruz? İçinden oksijen tüpü çıkan denizlerimizi, sudan çok çöp akan derelerimizi mi?

Temizlik hani imandan gelirdi..
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *