DEMİRYOLU KONUSUNDA "FİZİBİLİTE" YANILGISI

Türk Dil Kurumu sözlüklerinde fizibilite” kelimesi “yapılabilirlik” anlamına gelmektedir. Kelimenin aslı İngilizcedir.

Günümüzde yol, su, elektrik, telefon insan hayatının vazgeçilmezleridir. Aynı şekilde otomobil, uçak, tren ve gemi de günün vazgeçilmezi olan hayatın olmazsa olmazlarıdır.

Yol, su, elektrik gibi ana alt yapı hizmetlerinden yararlanmak her insanın hakkıdır. Bu hakkın kullanımında hizmetlerin götürüleceği güzergâh zemininin dağlık ve kayalık olmasına veya bölgedeki nüfusun az veya çok olmasına bakılmaz. Hele hele maliyet açısından yapılabilirliğini “çok paraya mâl oluyor” diyerek bu hizmetleri o insanlara götürmemek bir insanlık suçu olur. Çünkü insana hizmetin kendisi tek başına “fizibil” bir düşüncedir ve olgudur.

Yapılacak alt yapı hizmetlerinin hepsi fizibildir. Sadece, projelerin uygulama zamanlamasında devletin bütçesi açısından öncelik sırası değişebilir. Bütçeniz müsaitse erken yaparsınız, değilse biraz daha geç yaparsınız. Türkiye’deki otoyolların, boğaz köprülerinin ve hızlı tren demiryollarının yapılma süreçlerinde hep bu bütçe mantığına göre hareket edilmiştir. Elli yıl önce düşünülüp de imkânsızlıklar nedeniyle yapılamayan otoyol, köprü, havaalanı gibi pek çok yatırım, bütçe imkânlarının daha iyi olduğu iki binli yıllarda yapılmıştır.

Karadeniz bölgesinde toplu köy bulmanız çok zordur. Maçka’dan başlayarak Karadeniz kıyılarına bir göz attığınızda her fındık bahçesinin başında, her tepede bir ev görürsünüz.

Köy merkezlerinden bir - iki kilometre uzakta bulunan binlerce “bir eve” devlet yol, elektrik, telefon ve su götürmüştür. Dağ başında tek bir eve yol yapılması, su götürülmesi, elektrik ve telefon götürülmesi maliyet hesabı ve mantığı açısından “fizibil” değildir. Ama, hizmet, insana hizmet mantığı ve “devlet millet için vardır” mantığı açısından tam fizibildir.

Günümüzde demiryolu da insanlar için bir önemli alt yapı hizmeti haline gelmiştir. Devletimiz ülkemizin her yerine demiryolu ağını örmekte, hızlı tren projeleri ile ulaşıma yeni bir anlayış getirilmektedir.

Demiryolu da karayolu gibi, ülkemizin her ilinden geçmelidir. Elbette ki bu hizmet yapılırken, coğrafi şartlara göre bazen düz ovalardan, bazen havai hatlardan, bazen tünellerden, bazen de yalçın kayalardan geçiş sağlanacaktır. Düz ovalardaki yatırımların maliyetleri az olurken, yalçın kayalardan geçecek yolların maliyetleri daha yüksek olabilecektir.

Yol ve demiryolu fizibilite ve rantabilitesi, harcanacak paralarla ölçülürse, o zaman ülkemizin dağlar ve kayalarla kaplı bölgelerine hiç hizmet gitmeyecek demektir. Peki, o zaman bu bölge insanlarının hak ve hukukları ne olacaktır? Bu bölgeler nasıl kalkınacaktır?

Devletin yıllarca üzerinde çalıştığı ve planlarını yaparak uygulanmasına karar verdiği, hatta ÇED çalışmalarının bile tamamlandığı demiryolunun “fizibil” olmadığı yolundaki söylemler, alt yapı yatırımlarında ekonomik fizibilitenin değil, “toplum ihtiyacını giderme fizibilitesi”nin gerekliliği mantığı ile örtüşmeyen talihsiz beyanlar olmuştur.

Bahse konu olan ve aynı projenin iki ayrı kolunu oluşturan
Erzincan - Gümüşhane- Tirebolu  ve Erzincan- Gümüşhane –Maçka -Trabzon güzergâhları” elbette zor bir güzergâhtır. Konya ovasında yapılan bir demiryolu ile  Harşit vadisinde ve Zigana dağlarında yapılacak olan bir demiryolunun elbette ki maliyeti bir olmayacaktır.

Trabzon - Erzurum devlet karayolu da Türkiye’nin en zor karayollarından biri iken, ihtiyaçtan dolayı bu yol 70 – 80 yıl önce yapılmış ve hiç kimse de çıkıp bu yol fizibil değil dememiştir.

Konu ile ilgili söylemlerdeki bir diğer yanlışlık da şudur:
Erzincan - Gümüşhane- Tirebolu  ve Erzincan- Gümüşhane –Maçka -Trabzon demiryolu güzergâhları, bir defaya mahsus bir mal ve malzeme taşınacak yollar değillerdir ki, bu gidiş oradan değil de şuradan olsun denerek alternatifler sunulmaktadır. Bu demiryolu, o yoldan gidecek olanlar için değil, o bölge için; Gümüşhane, Kelkit, Torul, Kürtün, Doğankent, Tirebolu, Giresun, Maçka, Esiroğlu ve Trabzon için önemlidir. Siz bu merkezlerde yaşayan insanların ayağına gelecek olan bu önemli hizmete, onları dışlayıp da nasıl olur da “o yol rantabil değildir” diyebilirsiniz? Böyle bir beyana hiç kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir ifade o bölge insanlarına yapılmış en büyük haksızlık olur.

Şu anda Ordu – Giresun arasına, o yörenin insanları için bir ihtiyaç olduğundan koskoca deniz doldurularak havaalanı yapılmaktadır. Deniz doldurularak yapılan hava alanı için, “Denizin dolması fizibil değildir, bu havaalanını buradan iptal edin de, falancı ilin düz tarlalarına yapın” demek akıl kârı mıdır? Çünkü, bu havaalanı, o yöre insanlarının ihtiyacı için yapılmaktadır. Elbette ki en uygun alan deniz olduğu için hava alanı da denize yapılmaktadır. Bu nedenle
Erzincan - Gümüşhane- Tirebolu  ve Erzincan- Gümüşhane –Maçka –Trabzon” demiryolu projesi, pahalı da olsa, yöre insanına hizmet vereceği için en uygun güzergâh ve en fizibil proje olmuştur.

*    *    *

Alt yapı hizmetlerinde; belirlenen güzergâhı, ana merkezlerde baypas etmemek şartıyla yani o güzergâhın ana planından sapmamak kaydı ile yapılacak değişikliklerde varyantı daha uygun geçişler aranabilir. Örneğin demiryolu Kelkit’ten Gümüşhane’ye gelecektir. Bu geliş Harşit’in sağından mı solundan mı olsun, hangisi daha yararlı olabilir diye düşünülebilir. Ama, siz, maliyeti yüksek olur diye, bu bölgedeki projeyi tamamen ortadan kaldırmak isterseniz, bu; hem o bölgenin, hem de ülke gelişiminin önünü tıkamak olur.

Devletimiz büyüktür. Gelişen dünya şartları içinde bir demiryoluna hem Gümüşhane, Giresun ve Trabzonluların, hem de Bayburt ve Rizeli vatandaşlarımızın ihtiyacı vardır. Her iki güzergâhtan da demiryolu geçerse kime ne zararı vardır.

Tarihî Trabzon - Erzurum karayolu varken OVİT dağı güzergâhından bir yolun yapılmasına hiç kimse “fizibil değil” dememeliyse, Erzincan-Gümüşhane-Tirebolu-Maçka-Trabzon demiryoluna da hiç kimse fizibil değil dememelidir.

Kendi içinde iki ayrı kol takip edecek olan “Erzincan-Gümüşhane-Tirebolu-Maçka-Trabzon” Demiryolu, hizmet edeceği bölge insanı açısından Türkiye’nin en fizibil demiryolu güzergâhıdır. Yurdumuzun ihtiyaç olan diğer bölgelerine de, her il ve ilçesine de demiryolları yapılmalıdır. Yoların bolluğu medeniyet demektir. Yurdumuzun her tarafı hem karayolu, hem de demiryolu ağı ile örülmelidir. Kimse kimseyi kıskanmamalı ve yapılanlara engel olmamalıdır.

Bütün bu tartışmalarla vakit kaybetmeden plan ve projeleri tamamlanan hangi güzergâhlar varsa bir an önce yatırım programına alınıp, uygulamaya konulmalıdır.

Erzincan - Gümüşhane- Tirebolu  ve Erzincan – Gümüşhane- Maçka-Trabzon
Demiryolunun hayırlı olmasını dilerken, ülkemizin her yöresine, her iline de demiryolu yatırımlarının bir an önce yapılmasını temenni ediyorum.

Demiryollarının sevgi yolları olması dileğiyle.
YORUM EKLE