Eyy Diyanet! Atatürk’süz Çanakkale mi Olur?

18 Mart 2022 Cuma…

Eskişehir’de soğuk bir gün. Cuma namazını kılmak için arkadaşlarla birlikte Yenikent Mahallesinde ki camiye gittik.

Namazın başlamasına yaklaşık 5 dakika var.

Orta yaşlı bir hocaefendi kürsüde vaaz ediyor.

Örneklerle süslediği akıcı konuşması ilgimi çekti.

Sağıma soluma göz gezdirince cemaatin dikkatle onu dinlediğini fark ettim.

Camiye varıncaya kadar ayazda üşüyen bedenimiz kürsüdeki hocayı dinledikçe adeta ısınmaya başladı!

Konuştuklarından anladım ki vaazın konusu Çanakkale zaferi!

Bu kutlu zaferin Cuma gününe denk gelmesi ayrı bir anlam ifade ediyordu.

Kürsüden gönüllerimize vatan,millet, bayrak gibi kutsal değerlerimizi anlattıkça milli duygularımız kabardı!

Vaazının bir yerinde sözü Çanakkale Destanına getirerek: “Bu kutsal toprakları bize canlarıyla emanet eden Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyoruz.Bu kürsüden konuşabiliyorsak onlar sayesinde...” diye cümleleri duyunca içimdeki sevinç güvercinleri havalandı.

Kürsüden, hutbeden hasret kaldığımız böyle cümleler duymadığımızdan olacak ki “İyi ki bugün buraya gelmişim” dedim!

Vefa…!

Keşke her milli gün ve haftalarda yurdumuzun dört bir yanında böyle konuşmalar yapılıp hutbeler okunsa!

Çünkü Atatürk; bizleri birleştirici harçtır,vatandır,bayraktır,sancaktır!

Ama gel gör ki bunu hala idrak edip anlayamayan bir Diyanet İşlerimiz var.

Sadece yazık diyorum…!

Zahmet edip biraz araştırıldığında görülecektir ki,

O Atatürk; Çanakkale savaşında yedi düvele karşı en kesif orduları mağlup etmiş, emperyalist ülkelerin liderleri bile ona hayran olmuş yetmedi onu kıskanmış olduğunu dünya alem biliyor!

Bu kadar körlük ve sağırlık bize has bir durum!

***

Cuma namazı devam ediyor.

Müezzinin iç ezanı ile cuma hutbesini imam okumaya başladı.

Konu başlığı  "Çanakkale Zaferi: Bir Milletin Yeniden Dirilişi"

Biraz önce kürsüde duyduğumuz güzel cümleleri Diyanet’in hazırlattığı hutbede de duyacak mıyım? Diye merak içindeyim!

Zihnimi bu düşünceler meşgul ederken diğer yandan “Hiç boşuna merak etme. Ata’mızı yıllardır hangi hutbede andılar ki bugünde ansınlar” dedim içimden!

“Yok canım Ataürk’süz Çanakkale olur mu?”diye düşündüm bir anda!

Kulağım hutbede…

 “…..Bu vesileyle tarih boyunca hak ve hakikat uğruna canından geçen aziz şehitlerimizi, İstiklal ve istikbalimiz için mücadele eden kahraman gazilerimizi, hürmet, rahmet ve şükranla yâd ediyorum. “

Bu zaferin kazanılmasının baş mimarı, komutanının ismi yine yoktu maalesef…

Bu ne haset bu ne kin?

Bugün değilse ne zaman?

Tarihin akışını değiştiren bu cennet vatanın kazanılmasında 18 Mart Deniz Zaferi bu coğrafya için bir dönüm noktası!

Komutansız zafer olur mu?

Şairin “Şu boğaz harbi nedir ki yarab. Varmı ki dünyada eşi” dediği zaferin 107. yıl dönümü.

Yetmez mi…

Akıl tutulması bir durum!

Diyanet dahil 83 milyon… Bugün aldığımız o nefesi, Atatürk’e borçluyuz. Bunun ötesi yok dostlar!

Çanakkale'yi "geçilmez" kılan bu şanlı ordu ve onun komutanı ile yüce milletimizin duasıdır!

Dünyanın hala konuştuğu Anafartalar kumandanını -istisnaları hariç- diyanetin, hacının hocanın konuşmamasına alıştık zaten!

Ağızlarını açtıklarında Allah yolunda yürümek, Allah rızası için din görevlisi olup milyon liralık Mercedeslere binip lüks yaşamlar sürenlerden vefa,  minnet duygusu gibi davranışları beklemiyoruz!

Anmasınlar zaten ağızlarına da yakışmıyor!

***

Çanakkale…

Akla geldikçe, okudukça ağlatan, tüyleri gerçekten fiili olarak diken diken eden, 15'lilere ağıt yaktıran zafer!

Bugün geldiğimiz şu noktada umarım şehitlerin kemikleri sızlamıyordur.

Aslında bu savaş. dünya çapında bir liderin ve onu yürekten seven, inananların zaferidir.

Alman Mareşal Liman Von Sanders, "Türkiye'de beş yıl" adlı kitabında Mustafa Kemal Atatürk’ün çanakkale'deki başarısı için şöyle yazıyor;
“Anafarta kesimindeki bütün birliklerin kumandası 19. Tümen Kumandanı Albay Mustafa Kemal'indi. savaş meydanındaki ilk büyük başarılarını bingazi'de göstermiş olan Mustafa Kemal, sorumluluk almaktan kaçınmayan bir kumandandı. 25 Nisan sabahında kendiliğinden 19. tümen'le kararlı bir şekilde müdahale etmiş, ilerlemekte olan düşmanı sahile kadar geri atmış ve sonra üç aydan fazla bir süre bütün şiddetli hücumlara inatla ve ara vermeksizin başarıyla karşı koyarak, Arıburnu Cephesinde bulunmuştu.”

***

Netice olarak…

Bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı

Sen şehit oğlusun yazıktır incitme Ata’nı…

Ata’sını, ecdadını, incitmeyen hacılara, hocalara, imamlara gönülden selam olsun!

YORUM EKLE