FARKINDA MIYIZ?

Sizler ne diyorsunuz orasını bilmem ancak benim ‘özel bireyler’ diye adlandırdığım, aslında çoğumuzun ötelediği, hakir gördüğü, arka plana ittiği, değer vermediği, utandığı, alay ettiği, evlere hapsettiği, insan içine çıkarmadığı, çıkaramadığı değerlerimiz onlar.

Ve onlar da en az senin benim kadar yaşama, nefes alma, hayatın içine girme, var olma, okuma, işe girme ve daha birçok haklardan yararlanma haklarına sahip olmalılardı zira. Onlar da gezmeli, tozmalı, eğlenmeli, çalışmalı, bu toplumda bende varım deme hakkına sahip olmalılardı. Onlarında tebessüm hakkı olmalıydı, onlarda bizim gibi bireylerdi üstelik.   

Aileler olarak onlar belki de cennet vesilemiz olarak dünyaya geldiklerinde bizler kabullenmeme, inkâr etme, sırt çevirme, utanma, kendini suçlama benzeri tepkilerimizle ötelediğimiz bu özel yavrular bizim, hepimizin.

Bizlerin diğerleri kadar değer ve hak verdiğimiz diğer çocuklardan, bireylerden daha çok üzerine hassasiyetle eğileceğimiz, ilgileneceğimiz ve yaşamlarını kolaylaştıracağımız değerlerimiz onlar.

İçinde yaşadığımız aile, toplum ve çevre ve dahi okullar olarak bu özel yavrulara sahip çıkmamız elzem derecesinde ehemmiyet arz etmektedir.

Tarihi silsile içerisinde devlet programlarında, planlamalarda “sakatlar, körler, sağırlar, özürlüler, engelliler” diye sıfatlandırdığımız bu yavrularımızı artık bugün bizler “özel gereksinimli öğrenciler” olarak kabul ediyoruz.

Diğerlerin hakları ne ise onlarınkine eşit ve belki de daha fazla imkânlar ile bugün onların hayatlarını kolaylaştırıyoruz. Şirketlerde ve devlet dairelerinde onlara daha fazla kontenjan ve hakları sağlıyoruz. Sağ olsun devletimiz bu özel bireylere sahip ebeveynlere evde bakım ücreti, ücretsiz servis, yemek ve okuma imkânlarını seferber etmiş durumda.

Evvelinden itibar dahi görmeyen bu bireylerimizi (öğrenci) anne ve babalar olarak bu imkânlarında etkisi ile daha bir sahiplenir olduk. Dün elinden tutmadığımız, alay ederler korkusuyla pazara, sokağa veya herhangi bir etkinliğe götürmediğimiz bu yavruları bağrımıza basarak caddede, sokakta, etkinliklerde, okullarda daha sık görür olduk.

Bugün onların günü yani “Dünya Engelliler Günü” diye geçiyor literatürde. Söylemler, söylevler, önemli sözler söyleyecekler. Günü kutlayacaklar, anlı şanlı cümleler kuracağız belki de. Sanal âlemde duygusal yazılar, şiirler paylaşacağız üstelik.

De bizim istediğimiz bu değil aslında. Öğretmenler Günü’nde nasıl öğretmenlere değer verilmiyorsa, sevgililer ve dahi bilmem hangi günlerin asıl manasını tüketime, alışverişe bıraktığı bu özel günlerde bir engelli ziyareti yapılmalı, başı okşanmalı, değer verildiği hissettirilmeli, acıma, ahlanma ve vahlanmadan ziyade hayatını kolaylaştırıcı bir hamle yapılmalı onurunu ve gururunu kırmadan.    

Evet, aileler olarak, çevre ve toplum olarak, amir, memur, öğretmen, polis ve hangi meslek mensubu olarak onların farkında mıyız? Onlarında bu toplumda yaşayan birer birey, birer değer olduğunu idrak edebiliyor muyuz, onları hakir görme yerine hayatlarını kolaylaştırabiliyor muyuz? Önemli olan bu aslında.

Ki hiç kimse asla unutmasın ve havsalasından çıkarmasın ki bu yazıyı yazan da, okuyan da, okumayan da hepimiz birer engelli adayıyız.

Bu özel bireyleri, öğrencileri benimseyen, onlara değer veren, hayatlarını kolaylaştıran ve buna vesile olan başta devlet büyüklerimizi canı yürekten tebrik ediyor ve onlar adına en kalbi hürmet, şükran ve dualarımızı gönderiyoruz. 

YORUM EKLE