Önce annesinin, sonra kendi hayalini gerçekleştirdi

Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Zigana köyünde yaşayan Dinçer Şahin, annesinin hayaliyle üniversiteden mezun oldu daha sonra kendi hayalinin ardından giderek fırıncılık yapmaya başladı.

Önce annesinin, sonra kendi hayalini gerçekleştirdi

Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Zigana köyünde yaşayan Dinçer Şahin, annesinin hayaliyle üniversiteden mezun oldu daha sonra kendi hayalinin ardından giderek fırıncılık yapmaya başladı.

Zigana köyündeki girişimci üç kardeşten birisi olan Şahin, fırıncılığı çok sevdiğini, babadan kalma mesleğini sürdürmekten de büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi.

Zigana köyünde 60 yıl önce yapılan taş fırında tek başına çalıştığını anlatan Şahin, “Fırın, üniversite öğrenciliğim döneminde kapalıydı. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Tarih Öğretmenliği bölümünde okudum” dedi.

“ANNEM OKUMAMI İSTEDİ”

“Annem bana mutlaka bir üniversite bitirmelisin. Senin okumanı çok istiyorum, demişti. Bu nedenle annemin hayali olan üniversiteyi Süleyman Demirel Üniversitesi’nde okuyarak gerçekleştirdim” açıklamasında bulunan Şahin, şöyle devam etti: “Ama benim hayalim, babamdan öğrendiğim fırıncılık mesleğini sürdürmekti. Önce annemin hayalini gerçekleştirdim, şimdi de kendi hayalimi gerçekleştiriyorum. Süleyman Demirel Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Isparta’da 2 özel bir şirkette 2 yıl çalıştım. Bir işyeri açtık, ancak bir talihsizlik yaşadık. Memleketime geri döndüm ve babadan kalma fırıncılık mesleğime yeniden başladım.”

“HAYALİM FIRINCILIK”

Şahin, öğretmen olmayı düşünmediğini, sadece annesinin hayalini gerçekleştirdiğini, fırıncılık yapmayı sürdüreceğini belirterek, “Üniversiteyi bitirdikten sonra öğretmen olmak için herhangi bir başvurum olmadı. KPSS sınavına da girmedim. Ben bu fırıncılığı çok seviyorum. Hamur yoğurmak, taş fırında ekmek pişirmek, pişirdiğin ekmekleri satmak bana hayatımın en güzel zevkini veriyor” dedi.

“MECBUR KALDIĞIM İÇİN DEĞİL”

Fırıncılığı mecbur kaldığı için değil sevdiği için yaptığını anlatan Şahin, “Ben Zigana köyünde yaşıyorum. Burası tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan çok güzel bir köy. Limni Gölü, Zigana Dağı gibi çok doğal bir güzelliğe sahip bir köy. Eğer annemin hayali olan üniversiteyi bitirmemiş olsaydım, belki de burada olmazdım. Üniversite bana daha geniş görüşlü olmamı sağladı. Bu nedenle anneme çok şey borçluyum. Benim okumam için çok büyük emek harcadı. Üniversite okumamış olsaydım, belki de fırıncılığı bu şekilde yapmazdım. Çünkü üniversite bana çok şeyler verdi” diye konuştu.

“DOĞAL OLANI YAPIYORUM”

Köyünde taş fırında doğal olarak köy ekmeği yaptığını ifade eden Şahin, “Tek çalışıyorum. Unu ben eliyorum, ben yoğuruyorum, fırına kendim veriyorum. Piştikten sonra da kendim fırından çıkarıyorum. Tamamıyla odun ateşinde ekmeği pişiriyorum. Pişirdiğim ekmekler çok büyük beğeni alıyor. Takdir ediliyorum. Bu da çok güzel bir şey. Trabzon’dan, Giresun’dan, daha doğrusu çevre il ve ilçelerden gelerek ekmek alan çok müşterilerim var. Satışlardan çok memnunum. Daha önce Trabzon’a kendim ekmek götürüyordum ancak şimdi yetiştiremediğim için Trabzon’daki müşterilerim bana gelerek ekmek alıyorlar. Günde 300-350 civarında ekmek üretiyorum. Taş fırın ekmeğinde zayiat olma diye bir şey de söz konusu değil. Bir gün içerisinde satamazsan kurutup peksimet yaparak satıyorum. Peksimet isteyen çok sayıda da müşterim var” diye konuştu.

İbrahim Özdemir - Figen Tok

Haberin Kaynağı: Olay Gazetesi

Güncelleme Tarihi: 21 Nisan 2017, 09:51
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER