GÜMÜŞHANE'DE ZİRVELER

“Dağlar dağlar kurban olam yol ver geçem,
Nazlı yari son bir olsun yakından görem…”

Dağlar, Türk halkının gelenek ve göreneğine, yaşam biçimine yansıdığı gibi mitoloji, efsane, destan, masal, halk hikâyesi vb. anlatı türlerine, mânilerine, ninnilerine, türkülerine, bilmecelerine ve halk şiirine girmiş, halk edebiyatı ürünlerinin çoğunda önemli bir motif olarak yer almıştır.

Halk hikâyelerinde aşk için Emrah'ın Selvi için yaptığı gibi dağlar aşar, Ferhat Şirin için dağlar deler, Hurşit, kendisine verilmeyen ve Karadağ'a götürülen sevgilisi için dağlar, beller aşar, Sürmeli Bey Telli Senem'in peşinden Çukurova'ya inmek için geçit vermeyen dağları geçer. Efsanelerde ve halk hikâyelerinde olduğu gibi masallarda da kimi zaman engel unsuru, kimi zaman da barınılacak yer olarak görülmektedir.

Masallardaki en önemli dağ motifi Kaf Dağı 'dır. Türk halkının duygu ve düşüncesinin önemli bir tercümanı olan Türküler de dağsız olmaz. Karlı dağların ardında kalan sevgiliye özlem yanık türkülerle dile gelirken dağ: "Aşan bilir karlı dağın ardını, Çeken bilir ayrılığın derdini" Bu yıl bu dağların karı erimez,Eser bad-ı saba yel bozuk bozuk”. Biçiminde ya aşılmazdır, ya uludur, ya başı dumanlıdır ya da başı karlı olup yol vermeyen görünümdedir.

Türkülerde geniş ölçüde yer alan dağ kavramı mânilerde de büyük yer tutmakta:
Bir avuç mişmişim ben
Güneşte pişmişim ben
Bir hercai yar için
Dağlara düşmüşüm ben, ya da:
Siyah üzüm deneler
Başıma geldi neler
Ben senden ayrılalı
Ahım dağları deler, biçiminde halk dilinde yaşamaktadır.

Türk kültür ve tarihinde önemli bir yeri olan dağ motifi âşıklarımızın dilinden ve
telinden hiç eksik etmedikleri kavramların başında gelir. Anadolu coğrafyası kendi üstünde yaşayan insanlarına çok sert davrandığından, Karda-kışta Anadolu insanının çevresiyle bağlarını kopardığından, kendi kaderiyle baş başa kalan insanın duygularını Yunus Emre'de olduğu gibi:


Ben toprak oldum yoluna Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın, biçiminde dile getirir.

Dağların adı anılarak da âşıklarca bir nevi Anadolu coğrafyası çizilmektedir. Köroğlu'nun kendisiyle özdeşleşen çamlıbel sazının telinde:
Çamlıbel dağında yüksek kayalar
Beni kınamayın beyler ağalar
Göçer gider katarlanmış mayalar
İlle Demircioğlu durmasın gelsin,

Âşıklarca dağ, sadece manzara olmakla kalmayıp ruh hallerinin ifadesidir. Posoflu Zülali'nin:

Dosta dost ol amma imanlı gerek
Dost gamlıysa sen de hicranlı gerek
Bazan gönül dağı dumanlı gerek,
O dağa fırtına karsız ne lazım biçiminde belirttiği gibi gönül dağı dumansız, karsız ve fırtınasız değildir.

Âşıkların dilinde ve telinde Yunus Emre'nin bir şiirinde:
Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağı'nda Musa ile
Elimdeki âsa ile
Çağırayım Mevlam seni olduğu   gibi Tur Dağı, Hatayî'nin bir şiirinde :
Karşı dağlar kardadır
İşim ah ü zardadır
İsmail der ya ata
Arafat dağı nerdedir

belirttiği gibi Arafat Dağı vb. kutsal dağların yanı sıra Kaf Dağı gibi masallarda rastlanan dağ adları da terennüm edilmektedir. Âşıkların dilinden ve telinden düşmeyen, Türk halk edebiyatında geniş bir kullanım alanına sahip olan dağlar, âşıklık geleneği içinde halk şiirinin vazgeçilmez bir motifi olarak hep yerini koruyacaktır.

Arazi yapısı bakımından oldukça yüksek olan Gümüşhane’de coğrafya, düzlükler açısından da cömert davranmamıştır. Dağlar ve düzlük alanlar birbirine kıyaslandığında dengenin dağlardan yana fazlaca bozulmuş olduğu gözlenir. Yükselti kuşakları ile Gümüşhane’de yaşayanlar adeta bütünleşmiştir. Memleketimizde yaşayanlar hayatını dağların durumuna göre düzenlemek durumunda kalmıştır. Ve hayatının her anında dağlar ve zirveleriyle kucaklaşır olmuştur Gümüşhane insanı. Bu haşin tabiatla ilgili olarak acı tatlı birçok hatırası vardır hepimizin.

Hayatımızı böylesine etkileyen ve düzenleyen bu dağların yükseltileri ne kadardır ve ilimizin neresindedir diye merak ettiniz mi acaba?

Gümüşhane’nin en yüksek zirvesi, Doğu Karadeniz Dağları silsilesinde,  il merkezinin 30 km. kadar güney-batısında yer alan Gavur Dağları üzerindedir. Bu dağlar üzerindeki kütlenin en yüksek zirvesi olan APTALMUSA ZİRVESİ 3331 m.dir. Ve bu zirvenin Karadeniz’e kuş uçuşu mesafesi 80 km. civarındadır.


Ülkemizin kuzeyini boydan boya kat eden Kuzey Anadolu Dağları’nın en büyük zirvesi olan Kaçkar Doruğu’nun 3932 m. olduğu göz önüne alınırsa, Apdalmusa Zirvesi’nin 3331 m. yükselti ve üzerinde yer alan buzul gölleriyle dikkati çektiği gözlenir. ( Artabel Gölleri Tabiat Parkı.  Gülaçar Köyü )



     Apdalmusa Zirvesinden başka il genelindeki diğer yükseltilere gelince:

-Torul- Gülaçar Köyünde Gâvur Dağları üzerinde yer alan Artabelinbaşı Tepesi: 3305 m.
-Torul (Gülaçar)-Şiran (Yukarı Kulaca) sınırında yer alan, Cankurtaran Tepe: 3278 m.
-Torul Gülaçar Köyü Gavur Dağları üzerinde bulunan, Sofra Taşınınbaşı Tepesi: 3188 m.
-Merkez Yağlıdere köyü sınırları içerisinde,  Deveboynu Tepesi: 3082 m.
-Şiran-Kırıntı ve Yukarı Kulaca (Yukarı Gersüt) arasında bulunan Sarp Tepe:2982 m.
-Şiran-Kırıntı Köyü sınırlarında aynı zamanda ziyaret özelliği taşıyan Burgu Baba Tepe 2953 m.
-Merkez Yağmurdere yöresi Çorak Köyü, Taşköprü, çiçekli yolu üçgeninde, Fırın Dağı: 2706 m.
-Kelkit-Obalar (Yeni Komlar), Güllüce (Çamurçorağı), Devekorusu Köyleri üçgeninde ve aynı zamanda ilimiz Erzincan hududunda bulunan, Topuzbaba Tepesi: 2664 m.
-Kelkit-Güzyurdu (Spikör) Köyü alanında Şordere Tepesi: 2663 m.

Bu belirgin yükseltilerden başka şehirlerarası karayolu ulaşımını sağlayan geçit noktaları da vardır.
-    Gümüşhane-Bayburt Vauk Dağı Geçidi:1875 m.
-    Gümüşhane-Şiran Tersun Dağı Geçidi: 2000 m.
-    Gümüşhane-Trabzon Zigana Geçidi: 2010 m.
-    Gümüşhane-Kelkit Köse Dağı Geçidi: 2441 m.
-    Kelkit-Erzincan Pöske Dağı Geçidi: 2150 m.
-    Gümüşhane-Kostan Dağı Geçidi: 2200 m.
YORUM EKLE