İSTİKLAL VE İSTİKBAL ŞAİRİNİ ANARKEN

Akif’i tanımak ve anlamak aslında bir vatanperveri algılamak ve İstiklal Marşımızı yazdıran o asil ruh hali ile buluşabilmek için mühimdir. İstiklal Savaşını en iyi anlatan metin kuşkusuz onun yazdığı marştır. Hatta bir marş olmanın, kusursuz bir şiir olmanın ötesinde, kendi özgüvenimizi, vatan ve bayrak sevgimizi anlatan, Millet olarak karakterimizi yansıtan, güçlü ve kurucu bir metindir. 
Akif, milletimizin vahim ve acıklı günlerinde, bütün dert, felaket ve acıları ruhunda yaşamış, derinden hissetmiş gönül eridir. Kuşku yok ki, Akif, yakın tarihimizin en büyük şairlerinden, şahsiyetlerinden birisi, en tavizsiz mücadele ve dava insanlarından önde gelenidir.
O ki, özü sözüne uygun bir ahlak kahramanı, bir fazilet ve cesaret kalesi olarak emperyalizme düşman kesilmiş, haksızlığa ateş püskürmüştür. Büyük şairimiz, vatanımızın ızdıraplı ve hazin dönemlerinde mısralarından volkan gibi patlamış, Türk milletinin hislerine tercüman olmuştur.
 Zulmü alkışlamayan, zalimi asla sevmeyen Akif; gelenin keyfi için geçmişe sövmemiştir. Peki bugün, zulmü alkışlayanlar zalimi sevenler nereden türedi. Bu tipler neden böyle çoğalmaya başladı. Bu güruha karşı da Akif gibi, zalimin ve zulmün karşısında dim dik ayakta duracak vatan evlatları olmuştur olmaya da devam edecektir. 
Akif, ‘ecdadımıza saldıranı boğarım, hiç olmazsa yanımdan kovarım' diyor. Bir zamanlar ecdada karşı saldırılar had safhaya ulaşmış, ecdada küfretmek, ecdadı küçümsemek gelenek halini almıştı sanki. Hâlbuki tarihine, ecdadına sahip çıkmayan milletler zamanla millet olma kavramını yitirmeye başlarlar. Bizde anma günlerinde tarihi şahsiyetler anılır o kadar.  Anmak anlamak için yapılmalı. Anlamak için ise anma yapılmalı. Tarihi şahsiyetlerimizi ve yaptıklarını genç nesillere anlatmak ve tanıtmak için öncelikle ailelerde bu eğitimlere başlanmalı, daha sonra okulda devam edilmeli. Ders kitaplarına onları tanıtıcı bilgiler resimler, açıklamalar konulmalı. Onların güzel hasletleri övülmeli, hatalarından da ders alınmalı.
 ‘Hak namına haksızlığa ölsem tapmam' diyen Akif'e, biz haksızlık yapmışız yıllardır. O’nu çocuklarımıza öğretmeyi çok gördük. Muazzam bir millet sevgisi ve iman gücüyle kaleme alınan İstiklal Marşı'nın ıslıklanmasına hizmet edenler Akif'in emanetini anlamayanlardır. Akif ‘korkma' diyor,  elbette korkmayacağız, Akif ruhlu nesilleri yetiştirdiğimiz zaman.
Akif ‘Bu şafaklarda yüzen al sancak sönmez' diyor, birileri bağımsızlığımızın sancağını indirmeye çalışıyor. Bu kahpelere de bu milletin asil evlatları kendilerini siper etmiş bayrağını, sancağını malı canı pahasına koruyor. Çanakkale’de, Kut-ül Amare’de, 15 Temmuz’da koruduğu gibi bu günde korumaya devam ediyor.
Akif hangi çılgın bana zincir vuracakmış diyerek kükrüyor, boynumuza esaret zincirini geçirmeye çalışanlara karşı milletçe dur demek için var gücümüzle mücadele ediyoruz, Akif gibi kükremesekte.
Akif; "Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır; fazilet hissi insanlarda Allah korkusundadır diyor, birileri bu korkuyu tanımıyor. "Sen! Ben! desin efrad, aradan vahdeti kaldır; milletler için işte kıyamet o zamandır dese de, yazık ki tam olarak anlayan,  idrak eden çok az görülüyor.
 Akif'in; "post üstüne hem kavgaların hepsi nihayet; hala mı boğuşmak? Bu ne gaflet, ne rezalet! Diye sesleniyor. 
Ne demişti büyük insan: 
"Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha: Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vaha! 
“Allah bu millete bir daha İstiklal marşı yazdırtmasın” dileğinde bulunurken, hür ve müstakil bir vatan fikrini ruhundan taşan milli bir heyecanla dile getirmiştir Akif. 
 Ecdadımıza hürmeti ve sevgiyi tazelemek ve böylesi önemli şahsiyetleri sınırlı günlerde değil her daim hatırlamanın daha anlamlı olacağı kanaatimi tekrarlayarak, istiklalimizin manzum ve sembol ismini saygıyla, rahmetle ve şükranla yad ediyorum.

 

YORUM EKLE