İYİLİK, İNSANLIK SANATIDIR

İnsanlar, yaratıldıkları günden beri birlik beraberlik içinde yaşamış, birbirlerinden uzakta duramamış ve sürekli etkileşim halinde olmuşlardır. Tabi bu etkileşim esnasında olumlu olduğu kadar olumsuz davranış sergileyenler de olmuştur. Ama her durumda, bütün insanlar başkasına ihtiyaç duymuş, başka insanların yardımına muhtaç olmuştur. Çünkü insanların yalnız başına yaşaması mümkün değildir ve yalnız yaşamak zorunda olanlar çeşitli sorunlarla karşılaşmıştır. 

İyilik yapmak, insan ruhunu güzelleştiren, iyilik yapanı mutlu eden, insana huzur veren bir davranış şeklidir. Bizim gelenek göreneklerimizde de dini inancımızda da iyiliğin önemi büyüktür. Dinimiz, iyilik yapmayı emreder ve ailelerimiz de bizleri bu yönde yetiştirmek için çok uğraşır. 

Yaptığımız iyiliklerin insanlara büyük faydası dokunabilir. Bazen bize küçük bir iyilikmiş gibi görünür ama etkileri çok büyüktür.  Unutmamalıyız ki dünya iyilikler üzerine kuruludur. Neden iyilik yapmalıyız?  Kime iyilik yapmalıyız?  Ne zaman yapmalıyız? Nasıl yapmalıyız? Aslında hiç önemi yok bu soruların, İyilik yapmak için zaman ve sebep beklenmemeli, kişi aranmamalıdır. Özel bir çabaya gerek yok iyilik yapmak için. Başkasına iyilik yapınca kendimizden kaybetmeyiz. 

Bazen kendimizi hayat koşturmacası içinde birine gülümserken, birine selam verirken, birine tatlı dille konuşurken buluveririz ki bunlar yapılabilecek en zahmetsiz iyiliklerdir.  Hastayı ziyaret etmek,  karşıdakinin zor gününde yanında olmak, kederini paylaşıp, yükünü hafifletmek, yakınını kaybedene sabır dilemek, yoldaki taşı birinin ayağına takılmasın, canını yakmasın diye kenara almak, kötülüğü engellemek,  arkadaşlık etmek, sevinçleri paylaşmak, güzel söz söylemek, sözü güzel söylemek,  maddi varlığının ihtiyaç fazlasını paylaşmak, hayra vesile olmak, yaratılanı yaratanın hatırına sevmek, iyiliğe aracı olmak da,  yaptığın yemekten komşuya yollamak da  iyiliğe  örnektir. Unutulmamalıdır ki hayra vesile olan, hayrı yapmış gibidir. İnsan başkasını mutlu ettiği sürece mutludur. İyilerle beraber olmalıdır; iyiliği teşvik etmelidir.  Nitekim Peygamberimiz Hz. Muhammed  (S.A.V)  bir hadisinde ‘’Her iyilik bir sadakadır.’’  diye buyurmuştur.

İyiliklerin en kolayı ve güzeli ise gülümsemektir, gülümsemek için bulaşıcıdır derler. Günlük hayatın stresi içerisindeyken tebessüm etmeyi maalesef unutur olduk. Biriyle göz göze geldiğimizde gözlerimizi kaçırmak yerine tebessüm etsek, hem bize hem de etrafımıza çok iyi gelecek, kendi enerjimizi yükseltirken tebessüm ettiğimiz kişinin de gününü güzelleştiririz.

Bazı anlarda da iyilik içten gelir, kendini engelleyemezsin, bazen ‘’Ya  ben onun yerinde olsaydım ?’’ diye sorarsın kendine, empati yaparsın ve kendini onun yerine koyarsın, elinden geleni yaparsın, mutlu hissedersin, iyilik yaptıkça kendini ve hayatı daha çok seversin, daha çok saygı duyarsın. İşte böyle başkasını mutlu ettikçe daha çok mutlu olursun, insanlarla paylaştıkça daha çok artarsın. Suya atılan taş nasıl halka halka yayılıyorsa, iyilik de önce yapanı mutlu eder, sonra iyiliğe nail olanı, sonrasında da bundan haberdar olanı mutlu eder, böylece halka büyüdükçe büyür.

İnsan her zaman iyi olmaya çalışmalıdır, asla unutmamalıyız ki yaşadığımız bu dünya gelip geçicidir, baki olan iyiliktir.  İyiliğin olduğu yerde huzur olur, güzellikler olur, kin ve nefrete zerre kadar yer kalmaz.  İyilik öyle bir değerdir ki insanları birbirine bağlar ve birleştirici rol oynar.

Hemen olmasa da er geç iyilik yaparsan iyilik bulursun.  Mutlaka bir yerden karşına çıkar iyiliğinin karşılığı. Belki bir dostun sohbetinde, belki bir kuşun cıvıltısında, belki beklenmedik bir maddi kazançta, belki kolayca savuşturulan bir problemin çözümünde. 

İnsanların güzel bir dünyada yaşaması kendilerine bağlıdır. Herkes temiz ve berrak olursa, iyi kalabilirse, iyi düşünebilirse, böyle bir ortamda kötülüğe yer olmaz, yaşadığımız yer güzelliklerle dolu olabilir. İnsanlar birbirini düşünürse dostluk ve kardeşlik duyguları yayılır. Şu an bile baksak etrafımıza, mutlaka bize ve desteğimize ihtiyaç duyan birini görürüz. En yakınımızdan başlasak, önce ailemizden, komşumuzdan, akrabamızdan, mahallemizden,  işe gelip giderken, yolda, sokakta gördüklerimizden.  İhtiyaç sahibi kimse yok mu yakınlarımızda? Mutlaka bizi ve maddi-manevi yardımımızı bekleyenler var. İyilik yapmaya bir yerden başlamak gerek ve elimizden geleni yapsak yeter. 

Ve bir şeyi asla unutmamalıyız, yaptığımız yardımın karşılığını asla ve asla yaptığımız kişiden beklememeliyiz. Yaptığımız yardımı geleceğe yatırım olarak düşünüp, karşılığını, kat kat fazlasını hem de en güzel şekilde alacağımızdan emin olmalıyız.
 
Ne demişler? İyilik yap denize at, balık bilmezse HÂLIK bilir… 

YORUM EKLE