KADİM DOST:”ŞAHİNDE TURHAN”

Dile kolay, 58 yıllık bir ömürde kah bir eğitimci, kah bir yazar, kah bir siyasetçi, kah bir hatip ama “daimi bir zakir” olarak “daimi bir vatansever” olarak “daimi bir alperen” olarak bu topraklara layık bir insan olma gayretini taşıdı.

Son anına, son nefesine kadar taşıdı.  Aylardır boğuştuğu hastalık sonunda onu Rabbine kavuşturmuştu

Şahinde Turhan, Gümüşhane’nin o sımsıcak kendine has doğasıyla özdeşleşmiş geleneklerini özümsemiş, güzel insanlarından biriydi.

Mütevazı iç dünyasıyla sevincini coşkusunu etrafına cömertçe ikram eden bir ablaydı anaydı.

Bu yönüyle Gümüşhane için çırpınan, uğraşan koşan haksızlıkların üzerine giden korkusuz bir yüreğe sahip nesli tükenmek üzere olan yürekli bir gazeteceydi.

Onu ilk defa 1990 yılların başında yakından tanıma fırsatım olmuştu. Tanıdıkça kendisine olan hayranlığım artmış gönül dünyasının zenginliğinde engin hoş görüsü, sabrını ve sevecenliğini kıskanmıştım.

Yıllar önce Köylünün Sesi Gazetesinin yazar kadrosunu oluştururken aradı beni. Gazeteden bahsederek benimde yazı yazmam noktasında tavsiyelerde bulunmuştu. Dörtkonaklılar derneğindeki örnek teşkil eden gayret ve performansını görünce her konuda yardımcı olabileceğimi söz vermiştim kendisine. Öylede oldu.

Gümüşhane’de iken her ay düzenli olarak Köylünün Sesi gazetesi için sık sık toplanır saatlerce gazeteyi yayına hazırlardık. Nüveyde hanım Rukiye hanım canlı tanığıdır o yılların.

Köşe yazısı yazmamın temel nedenlerinden biriydi.

Gerçek bir gönül dostu olan Şahinde Turhan’ın sağlığında kendisiyle ilgili olarak yazmış olduğum köşe yazıları için şimdi bahtiyarım. Tek tesellim yaşıyorken hakkındaki düşüncelerimi biliyor olmasıydı.

Yüce Mevla, 2004 yılına kadar Gümüşhane’nin sosyal ve kültürel yaşamında birlikte hizmet etmeyi nasip etti.
Eskişehir’e tayinle gelince ayrıldım bu kadim dosttan.

Ancak ortak paydamız olan “Köylünün Sesi” ile “Ekin” gazeteleri aramızdaki bağı hiç koparmadı.

Bazen gündelik iş yoğunluğundan olacak ki yazılarımı birkaç gün geciktirsem hemen arardı beni. Telefondaki sesi hala kulağımda.

Yıllar önce yine bir telefon görüşmemizde arkadaşlarıyla beraber Eskişehir’e geleceklerini söyleyince çok sevinmiştim.

Valilik personeliyle birlikte Çanakkale gezisi için yola çıktıklarında  bir kaç saatliğine de olsa ziyaretime gelip bir çay molası ile geçmişi yad etmiştik.

Bende her yaz tatilinde memlekete yolum düşünce mutlaka uğrar hasbi hal ederdik.

Şahinde Turhan kırkiki yıllık ömrümde gönül dünyamda dost listesine dahil ettiğim özel birkaç insandan biriydi.

Daima tebessüm… Daima umut dolu ve muhataplarına da umut aşılayan bir duruşun sahibi idi.

Alışması zor ama, emri Hak vaki oldu Şahinde Turhan da sustu. Güler yüzü, insanlara karşı sevecenliği ve merhametiyle herkesi sarıp sarmalayan Türk anasıydı.

Memleketin davası kendisi davasıydı. Gösteriş ve ihtirastan uzak hiçbir karşılık beklemeden avuçlarında büyüttüğü Ekin gazetesi kuş misali tam uçmaya başlayacaktı ki onu yücelten eller sonsuzluğa uçtu. Çok üzgünüz.

İnanması zor, katlanması zor, alışması zor ama Şahinde Hocahanım Hakka yürüdü.Bir Muharrem ayında ayrıldık birbirimizden. Kerbala şehidi Hz.Hüseyin, annesi Hz.Fatıma bu ay hürmetine şefaatçin ve komşun olsun. Ölüm gerçeğini bir kez daha hücrelerimize kadar hatırlatarak kavuştun rabbine. Çok şey yazılır ama duygularımı anlatmada kelimeler yetersiz kalıyor öğretmenim, yayın yönetmenim.

“Er oki koya dünyada bir Eser,
Esersiz kişinin yerinde yeller Eser,”


Dizeleri sizi tarif ediyor. Gümüşhane’mizin sosyal ve kültürel hayatına kazandırmış olduğunuz eserler sonsuza dek yaşayacak. Arşivimdeki “Köylünün Sesi” ve “Ekin” gazetelerinin sayfalarını çevirince seni ömür boyu hiç unutmayacağım…

İşte böyle bir abide şahsiyeti kaybetmiş olmanın hüznü her yanımızda…Kabri nur makamı cennet olsun.

Bu vesileyle başta hayat arkadaşı sevgili eşi Çağlayan bey olmak üzere, çocukları Ayşegül ve Bülent’in, dostlarının,sevenlerinin ve dahi Ekin okuyucularının acılarını paylaşır hayırlı uzun ömürler dilerim.
YORUM EKLE