“Sapan taşları yanında füze
Başka âlemlerle farkımız bizim”
Necip Fazıl
İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan Ayı içerisinde savunmasız, silaha ve şiddete başvurmayan, sadece temel hak ve hürriyetleri konusunda sandığına, seçtiği iradeye sahip çıkabilmek için iddiasını ortaya koyan ve fedakârlıkta bulunan bir Müslüman halka, insanlık ve insaf dışı bir saldırıda bulunan ipleri malum güçleri şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Her dönemde, her platformda ve tarihin her sahifesinde Müslümanları hedef alan, onları tehdit eden, azim ve şevklerini kıran bu zalim güçler yine senaryolarını gerçekleştirme adına adeta kan ve irin içmektedirler. Bizler inananlar olarak bu vurdumduymaz tavırları takındığımız müddetçe çok daha kardeş kanının akmasına seyirci kalmaya devam edeceğiz.
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” nasihatine kulak tıkadığımız müddetçe bir yerlerde İslam’a ve Allah’a karşı gelenlerin iştahları kabararak daha çok Müslümana zulüm yapmaları için yeni zeminler açılacaktır.
Bizler “ben” maskesinden sıyrılarak “biz” olabilmeyi öğrendiğimiz zaman ve Müslüman din kardeşimizin dünyanın neresinde olursa olsun onların derdiyle dertlendiğimizi öğrendiğimiz zaman gerçek manada inananlar olabileceğiz.
Bu kanlı senaryoyu yazanlar tarihte Nemrut ve Firavun maskeleri ile yerle yeksan olurken şimdi de halkının büyük bir çoğunluğu tarafından seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren son firavun Abdülfettah el Sisiler ve Suriye’de Sünnilerin kanını içen mezhepsiz Esad’ların veya bilmem hangi pislik maskesi altında zulüm ve pisliklerine devam edenlerin malum kaderi zuhur edecektir. Ve bunlar birer Nemrut ve Firavun olarak tarihin ilerleyen sahifelerinde Allah’ın gazabına uğramış zavallılar olarak yer alacaklardır.
Bizler Gümüşhaneliler olarak Adeviyye Meydanı ile Zafer Meydanı arasındaki gönül köprüsünü kurarak o kardeşlerimiz acısını ve feryadını yüreklerimizin en derin dehlizlerinde yaşadık. Biz dünyanın gördüğü ancak sadece seyrettiği bu zulüm karşısında elimizden ve dilimizden bir şey gelmemesi üzerine seccadelerimizi kanlı gözyaşlarımızla ıslatarak imanın en zayıf fiili olsa da ancak yüreğimizden buğz edebiliyoruz.
O halde değerli kardeşlerim. Benim gücümden ne olur demeyin. Gözyaşlarınızın ve dualarınızın gücünün farkında olun ve deyin ki;
“Rabbim sen bu mübarek gün ve gecelerin yüzü suyu hürmetine dünyanın dört bir yanında mazlum ve masum halkları katleden, sırf Müslüman oldukları için canları ve malları katledilen, masumların kanını içen bu zalimleri kahhar isminle kahr-ı perişan eyle, onlara ve yandaşlarına fırsat verme. Ve sen onları Cehenneminle şereflendir.”
Başka âlemlerle farkımız bizim”
Necip Fazıl
İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan Ayı içerisinde savunmasız, silaha ve şiddete başvurmayan, sadece temel hak ve hürriyetleri konusunda sandığına, seçtiği iradeye sahip çıkabilmek için iddiasını ortaya koyan ve fedakârlıkta bulunan bir Müslüman halka, insanlık ve insaf dışı bir saldırıda bulunan ipleri malum güçleri şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Her dönemde, her platformda ve tarihin her sahifesinde Müslümanları hedef alan, onları tehdit eden, azim ve şevklerini kıran bu zalim güçler yine senaryolarını gerçekleştirme adına adeta kan ve irin içmektedirler. Bizler inananlar olarak bu vurdumduymaz tavırları takındığımız müddetçe çok daha kardeş kanının akmasına seyirci kalmaya devam edeceğiz.
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” nasihatine kulak tıkadığımız müddetçe bir yerlerde İslam’a ve Allah’a karşı gelenlerin iştahları kabararak daha çok Müslümana zulüm yapmaları için yeni zeminler açılacaktır.
Bizler “ben” maskesinden sıyrılarak “biz” olabilmeyi öğrendiğimiz zaman ve Müslüman din kardeşimizin dünyanın neresinde olursa olsun onların derdiyle dertlendiğimizi öğrendiğimiz zaman gerçek manada inananlar olabileceğiz.
Bu kanlı senaryoyu yazanlar tarihte Nemrut ve Firavun maskeleri ile yerle yeksan olurken şimdi de halkının büyük bir çoğunluğu tarafından seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren son firavun Abdülfettah el Sisiler ve Suriye’de Sünnilerin kanını içen mezhepsiz Esad’ların veya bilmem hangi pislik maskesi altında zulüm ve pisliklerine devam edenlerin malum kaderi zuhur edecektir. Ve bunlar birer Nemrut ve Firavun olarak tarihin ilerleyen sahifelerinde Allah’ın gazabına uğramış zavallılar olarak yer alacaklardır.
Bizler Gümüşhaneliler olarak Adeviyye Meydanı ile Zafer Meydanı arasındaki gönül köprüsünü kurarak o kardeşlerimiz acısını ve feryadını yüreklerimizin en derin dehlizlerinde yaşadık. Biz dünyanın gördüğü ancak sadece seyrettiği bu zulüm karşısında elimizden ve dilimizden bir şey gelmemesi üzerine seccadelerimizi kanlı gözyaşlarımızla ıslatarak imanın en zayıf fiili olsa da ancak yüreğimizden buğz edebiliyoruz.
O halde değerli kardeşlerim. Benim gücümden ne olur demeyin. Gözyaşlarınızın ve dualarınızın gücünün farkında olun ve deyin ki;
“Rabbim sen bu mübarek gün ve gecelerin yüzü suyu hürmetine dünyanın dört bir yanında mazlum ve masum halkları katleden, sırf Müslüman oldukları için canları ve malları katledilen, masumların kanını içen bu zalimleri kahhar isminle kahr-ı perişan eyle, onlara ve yandaşlarına fırsat verme. Ve sen onları Cehenneminle şereflendir.”