KELEBEĞİN GAYRETİ

“Mermeri delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir.”

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi.

Böylece adam, kelebeğe yardım etmeğe karar verdi; eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük kanatları buruş buruştu.

Adam izlemeye devam etti; Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu.

Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi.

Ne kadar denese de asla uçamadı.

Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Yüce Yaratıcının kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol buydu. Fakat adam farkında olmadan, kaş yaparken göz çıkarmış oldu. Oysaki kelebek o kozadan azim ve sebat ile çıkmayı başaracaktı. Dünya üniversitelerinde kitapları yıllarca okunan ve hatta kitaplarının bazı bölümleri o ülkenin şekli yapısına uyarlanarak hala okutulmaya devam edilen İbn-i Sina’nın kelebeğin gayretine farklı bir bakış açısı ortaya koyan, başaramadığı matematik dersinde başarılı olmasının sırrına bir göz atalım.

İbn-i Sina, tahsil hayatının ilk yıllarında matematik derslerini pek kavrayamıyor ve bu derse bir türlü akıl erdiremeyeceğini düşünüyordu. Oysa o on yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş, onsekiz yaşına kadar ise devrin bütün ilimlerini en iyi seviyede okuyup öğrenmiş daha sonra ise yüzlerce asrı etkileyecek ilmi buluşların sahibi olmuştu.
Bu büyük alim bir gün kırda gezerken bir kuyu görmüş. Kuyunun ağzındaki mermer bilezik, kovayı çeken ipin sürtünmesinden dolayı yarıklarla dolmuştu. Daha çocuk yaştaki İbn'i Sina gördüklerinden etkilenmiş ve kendi kendine şöyle düşünmüş; "İp gibi yumuşak bir cisim, nasıl olur da mermer gibi çok sert ve çetin bir taşı böyle keser. Demek ki, zor da olsa bir işi başarmanın sırrı azimli olmak, gayret göstermek, sabır ve sebatla çalışmaktır.

Haklı gayeler uğrunda gayretli olmak iyi bir özelliktir. Ancak son zamanlarda ülkemizde meydana gelen kışkırtmalı gösteriler, var olan gayretleri baltalamaya yönelik olması nedeniyle üzücüdür. Aklımızı Barış, huzur ve insanların mutluluğu yönünde kullanmamız dileğiyle...
YORUM EKLE