KİŞİ ONURU İÇİN YAŞAMALI

“Aman Ruhum Düşün Darı bekayı
Nefsin Hevasına kanmayasın sen,
Mü'min olan neyler fani dünyayı
Elestü Rahında dönmeyesin sen”

Dinimizin ortaya koyduğu ahlâk ilkeleri ile genel hukuk kurallarında “insan onuruna” ne kadar değer verildiği her anlamda rahat bir şekilde bilinmektedir. Yani onur: İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar ve erdemliktir. İzan, vicdan sahibi olan herkes, her yaptığı işte bu değerleri referans alır. İnsan hakkının en asil hak olduğunu bilir. Kul hakkıyla gelme diyen Rabbinin emrine uyar. Uymadığı takdirde mahşeri ses onu her an rahatsız eder. Onurlu insan kula kulluk yapmayan insandır. Onurlu insan bilgili, kültürlü ahlaklı insandır. Onurlu insanların yaşadığı toplumda hayat sürmek insana da onur kazandırır. Onur kazanılmamalı, sadece kaybetmemek yeter. Çünkü insan yaradılışında onurlu bir canlıdır. Yeryüzünün halifesi olarak yaratılmıştır.

Fakat günümüzde bazı insanlar bu gerçeği göz ardı ederek ve ele geçirdikleri imkânları, yetkileri, pervasızca kullanıp başkalarının onurlarıyla rahatlıkla oynayabilmektedirler. Acaba bilmezler mi ki; işinde ihmal olanın, aşında haram olur.

Allah’tan başkasına kul ve köle olmamak için zor şartlar altında direnen ve mücadele edenleri, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelenleri, gece gündüz demeden çalışanları basitlik olarak görenler, kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına yapanlar, kendisi için istediği şeyleri başkaları için istemeyenler insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.

Oysaki insanın ahlakı ile onuru arasında kısa ve derin bir çizgi olduğunu bilenler, samimi, dürüst ve erdemli olanlar, ancak Allah’a kulluk ederler. Yaratanın ilkelerine isyan hususunda yaratılmışlara kul köle olmazlar. Her zaman insan onurunu ve haysiyetini savunurlar. Zorluklarla karşılaştıklarında da tefekkür ederek “her zorlukla beraber bir kolaylık olduğuna” gönülden inanır ve mücadele ederken sabrederler. Haksızlıklar karşısında susmaz, doğrularından vazgeçmez ve onurlarından asla taviz vermezler. Çünkü haksızlıklar karşısında susanın kim olduğunu bilirler. İnsanın davranışları ve hayat tarzı onun kişiliğini ortaya koyar. Onur, şahsiyet insanın manevi elbisesi ve varlık dayanağıdır. İnsan onurunu ölçebilecek bir ölçü aleti yoktur. Yaptıkları ve geride bıraktıkları onun değer ölçüleridir. Hiç kimse yanlış olanı yaparak onura ulaşamaz. Kişinin onurlu bir biçimde yaşaması, hangi koşulda olursa olsun görevini hakkaniyetle yapması, onun helal ve haram mefhumuna inanması ile ilgilidir. Eğer bir bedene haram girmiş ise, o bedene ait olan kafa kendini yanlış yapmaktan alıkoyamaz.

Akıllı olmak yetmiyor, önemli olan o aklı yerinde kullanmaktır.
YORUM EKLE