KIZIL ELMA NEDİR -2-

Bir gerçeği hatırlatarak yazı dizimizin ikinci kısmına geçmek istiyorum. Türkistan’da doğan, Horosan’da pişen ve Anadolu’da olgunluğuna erenlerin yolu Kızıl Elma, geçmişte olduğu gibi bugün de yaşamaktadır ve yaşayacaktır. 

Diyeceksin ki hani, kimde, nerede yaşıyor?

Söyleyeyim. Geçmişte devleti yönetenlerin genelinde; bugün ise ülkü sahibi denen bir avuç insanda, maddede küçük ama manada bir o kadar büyük ve önemli bir kesimde. Ülkücülerde… Unutmayalım ki davada ve dava adamlığında nicelik değil, nitelik önemlidir.

Kızıl Elmayı yeniden yüceltirsek işte o zaman Türk asrı başlar. Bunu hiç unutma ki Kızıl Elma, boş adamların ne aklına ne de gönlüne sığar. Öncelikle o adamların akıl ve gönüllerini eğitmek gerekir.” dedi.

Bir süre soluklandı. Aslında kızmıştı. Hele de devlet adamları diyince öfkesi gözlerine yansımıştı.

Turan’ın büyük bir merakla onu dinlediğini görünce devam etmek istedi. Kısa bir aradan sonra aynı heyecanla devam etti:

“Kızıl” sözcüğünü tarihte aradığımızda karşımıza ilk olarak Göktürk yazıtlarında çıkar. 

Bilge Tonyukuk yazıtında “Kızıl kanını döktü.” şeklinde geçer. 11. yüzyılda şiirlerin dizelerine girer bu sözcük.

Dizelerde “Kara kızıl böri kördüm.” şeklinde kara kızılkurt gördüm, denilmektedir.

Divan-ı Lügat’it Türk’te atasözüne dönüşür. “Kendini sevdirmeyi bilse kızıl giyer, yaranmayı bilse yeşil giyer…”

Kutadgu Bilig’de “Ağzı kan gibi kızıl…” şeklinde kullanılmıştır.

Dede Korkut Öykülerinde ise Dirse Han oğlu Boğaç Han öyküsünde Bayındır Han’ın kız oğlu (çocuğu) olunca “Kızıl Otağ” kurdurması son derece önemlidir. Bu otağ hem gerdek hem vuslat hem de gösterişin belirtisidir.

8. yüzyıldan bu yana Oğuz Türkçesinde “kızıl” sözcüğü bazen renk bazen para birimi bazen Kağanlık işareti bazen de savaş belirtidir.

“Elma” sözcüğü ise aslında “Almıla” şeklindedir. Öz be öz Türkçe’dir. Geniş Türk coğrafyasının doğu kesiminde ve güzel Gümüşhanemizde “alma” olarak kullanılır. Kızıl Elma ile Türkler, bu sözcüğü asıl anlamından koparmış, ona Türk kültüründe “Kutsallık” kazandırmışlardır.

Şeklinden dolayı yer yer “altıntop”a benzetilmiştir. Türk’ün millî mayasıdır yani. Şehirlere ad, ülkelere başkent bile olmuştur. Almatı (Alma Atası) bunun bir örneğidir. Türk soylu Dağıstan Şamhallarının Altın Topu -Kızıl Alması- yine Türk soylu Macarların sosyal yaşamında önemli bir yere sahiptir.

Türk masallarında “Elma”; devamın, çoğalmanın, üremenin sembolüdür. İlahi bir tılsım, kudret meyvesidir o. Bereketi ve bahtı da karşılar.

Pek çok edebiyat öğretmeninin varlığından bile haberdar olmadığı Kirdeci Ali’nin bir eserinde -Destan- Eyderha Mesnevisi’nde elmadan yaratılma fikri, imgesel bir aktarımla nakış nakış işlenmiştir. 

Bu eserde: “Bir almadan yarattı Çalap bizi…

Cana düzi kıldı Hak Çalap cümlemizi…” denilmiştir.

Anadolu erenlerinden Pîr Sultan Abdal bir şiirinde, elmanın cennetten geldiğini vurgular ve der ki:

“Cennetten Ali’ye bir niyaz geldi.
Ali’ye terceman gelen elmadır.”

Âşık Ömer ise şiirinde güzelin vasıflarını sıralarken elmaya atıfta bulunur.

Antalyalı Elma Baba, müritlerini coştururken elma sözcüğünü sık sık şiirlerinde kullanarak cezbe anını yakalatmıştır.

Tunceli civarında mesken tutan Guran Türkmen aşiretinde elma üzerine yemin bile edilir.

Çin’de eski bir yazışmada elmanın Türk mayası olduğu dile getirilmiştir. Türk’ün ulusal meyvesi olan erik ve elma, Ziya Gökalp’te şiire konu olmuştur.

“Bahçende yetişir erikle elma
 Komşunun bağından hurmayı alma!”

Kızılelma, “Cihan Hâkimiyeti” anlamına gelmektedir. Türk’ün yaşadığı bölgeye göre batı yönünde bazen bir belde bazen de bir ülkedir. O, bazen zaferin işareti bazen fethedilmek üzere seçilen bir yerdir.

Türkistan’da doğan, Horosan’da pişen ve Anadolu’da olgunluğuna erenlerin yolu Kızıl Elma, geçmişte olduğu gibi bugün de yaşamaktadır ve yaşayacaktır. “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”

Aklınız ve gönlünüzle yolunuz açık; alnınız ak olsun.
Muzaffer ARSLAN

YORUM EKLE