KONU TARIMDAN AÇILMIŞKEN-4

Hangi ürün olursa olsun, ürünün elde kalmaması, fiyat yönünden sıkıntı yaşanmaması bakımından üretim planlaması yapılmalıdır. Örneğin, AB ülkelerinde bir ürünün üretim planlaması yapılırken, ülkenin aylık nüfus artış ve aynı zamanda ihracat durumu dikkate alınmaktadır. Böyle bir planlama yapılması halinde, ne üretici mağdur olacak ve nede tüketici fiyat artışlarından şikayetçi olacaktır. Bu durumda üretici kendini emniyette hissedecek, fiyatların artış ve düşüşünden fazla etkilenmeyecektir. Böyle bir uygulama olmadığı zaman, herhangi bir ürünün fiyatı yükselince, genelde fiyatı yükselen üründe fiyatı düşürebilmek için ithal yolu denenecektir. Bu yol ise, kesin çözüm olamayacağı için, üretici mağdur olacaktır.  Mağdur olan üretici, fazla dayanamayıp, istemeyerek üretimi bırakacaktır. Şimdiki durumda, et konusunda olduğu gibi, birçok tarım ürününün ithalatı devam edecek gibi gözükmektedir. Daha öncede belirtmiş olduğum gibi, bu durum önceki yıllarda da önlem alınmadığı için sorun aynen devam ede gelmiştir. Açık bir deyişle, geçici önlemlerle sorun çözülemez. Sorunun bir şekilde de devam etmesi, hiç kimse tarafından istenen bir durum değildir. Tarımsal üretimin bu duruma gelmesinden, birçok faktörün etkili olduğu bilinmektedir. En başta, üretimde etkili alan faktörünün çözümünden işe başlamak gerekir. Başlangıçtan beri anlatmaya çalıştığım gibi, ülkemizde bu konuya çözüm getirip yön verebilecek sayılamayacak kadar elemanın olduğunu iftiharla söyleyebiliriz. Bu konuda bize dışarıdan yol gösterecek uzman kişilere de ihtiyaç olmadığını biliyorum. Kanaatimce sorun iş bilenin yetkisinde olmayınca sorunların çözümü her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Ülkemiz için tarım, birçok konuda olduğu gibi halkımızın tutunabileceği dallardan biridir diyebiliriz. Bir çok alanda olduğu gibi tarım konusunda da bilimsel araştırma (ARGE) çalışmalarının yapılması şarttır. Kısacası, her bitkinin veya her canlının yaşayıp verimli olabileceği ekolojik şartlar ( İklim, Toprak vs.) farklı olduğu gibi insanların damak zevkleri de farklıdır. Bu nedenle siz, efendim bu alanda falanca ülkede araştırma yapılmış veya yapılıyor, bizde bu çalışmayı yapmaya gerek yoktur görüş ve düşüncesi bazı müşterek konular dışında yanlıştır. İşte bu nedenledir ki, ülkemiz tarımı maalesef birçok bakımdan olduğu yerdeki konumunu zor koruyabilmektedir. Bilimsel araştırmaların yapılmadığı bir alanda ilerleme olmaz. Bugün ki tarımsal araştırma enstitülerinin durumu hakkında fazla bir bilgim olmadığını söyleyebilirim. Yalnız, birkaç yıl önce daha doğrusu görevde olduğum süre içerisinde tarımsal araştırma enstitülerinin durumu hem teknik eleman ve hem de ödenek bakımından pek iç açıcı değildi. İşte size Türkiye tarımı niçin ilerlemez sorusunun birici cevabı. İkinci cevaba gelince belki tekrar oluyor ama yeri gelince kısaca değinmeden geçemeyiz. Tarımsal üretimde üreticinin haklı olduğu konulara da değinmekten geçemeyiz. Tarımsal üretimde, üretim maliyetinin çok önemli olduğu kadar elde edilen ürünün kalitesi de önemli bir faktördür. Fakat, tüketici ürünün kalitesinden önce doğal olarak fiyatına bakmaktadır. Demek ki üründe üretim maliyeti birinci faktördür dersek yanlış olmaz. Buradan da anlaşılıyor ki üretimde çalışan çiftçi, günlük yevmiyesini hiç düşünmeden, ilk planda, üretimde birim fiyatı etkileyen akaryakıt, ilaç, gübre gibi faktörleri hesaba katmak mecburiyetindedir. Üretici, bu ve diğer konularda destek alamayınca ürünün maliyeti yükseliyor, halkın deyimi ile astar yüzünü geçiyor. Bu koşullarda çiftçi üretimini çok zor devam ettirebilir. Kanaatimce üretici birliklerinin kurulması, daha doğrusu, önemli üretim alanlarında kooperatifleşmeleri, pek çok sorunu çözebilecektir.
YORUM EKLE