Kurban Bayramı’nı Yazı+yorum

Kurban Bayramına sayılı günler kaldı.

Rabbimiz;  sağlık, sıhhat ve afiyetle bayrama ulaşmayı hepimize nasip etsin.

Zaman hiç durmadan su misali akıp gidiyor hayatımızdan. Her geçen gün ömür sermayemizden dostlar.

İdrak sahipleri için hayatımızdaki bayramlar takvim yapraklarında belirlenenlerden ibaret değil.

Neyse…

Bayram tatili dokuz gün olunca tatil yöreleri adeta çifte bayrama hazırlanıyor. Öyle ki birileri son yıllarda bayramı, deniz ve kum olarak görse de gönül dünyamızda ve  kadim medeniyetimizde bayram;

Sıladır, 

Özlemdir,

Kavuşmaktır,

Ziyarettir,

Vefadır,

Kucaklaşmaktır,

Sıla-i rahimdir.

Dolayısıyla dini bayramlarımızı bu  duygularla kutlamak yerine tatil yörelerine akın eden yurdum insanlarına acizane deriz ki: Bu tercih, geleceğimizin de teminatı olan çocuklarımız ve yeni yetişen nesil için bir tehlike oluşturduğunun farkında mısınız?

Şöyle ki bayramı tatil olarak geçiren gençler bayramların önemini kavramaktan ve ruhunu yakalamaktan uzaklaşmaktadırlar.

Düşünüyorum da…

Son yıllarda tatil beldelerindeki yoğunlukları görünce, sekülerleşen ve modernleşen dünyamızda bayram günleri anlamını haylice yitirmeye başlamış.

Bunu düşündükçe üzülüyorum.

Bazılarımızın küçük bir tatil olarak gördüğü, bazılarımızın ise geleneklerimizi yaşatarak ailesini ve dostlarını ziyaret ettiği bayramları birlikte yaşıyoruz.

Kurban bayramı farklı…

Bizler aziz vatanda bayram ederken milyonlarca müslüman kardeşimiz hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklarda…

Birkaç gün sonra arife gününde mukaddes belde Arafat'a çıkarak hepsi hacı olacaklar. Şimdiden Allah kabul etsin.

İslam'ın beş şartından birisi olan hac ibadetini yerine getirip bu kutsal şerefe erdikten sonra kurban keserek bayram yapan hacılarımıza bizler de keseceğimiz kurbanlarla iştirak edeceğiz

***

Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği memleketten binlerce kilometre uzaklıkta bu satırları yazarken zihni bir yolculuğa çıkıyorum Eskişehir’de.

Böyle zamanlarda anılar depreşir ya…

Gümüşhane'de özellikle köyümüzde ki Kurban Bayramı günlerine gidiyorum.

Sessiz bir film izler gibi gözümden akıp gidiyor o yıllar.

Sılada bayram başkadır.

Zamanın şartlarına göre ya bir koç ya da büyükbaş hayvanı kurban etmenin verdiği dini vecibeyi yerine getirmenin onurunu her yıl yaşamak için kurban bayramının yolunu gözlerdik.

Özellikle ilkokul çağlarında 1980'li yıllardaki bayram günleri belleğimde öyle izler bıraktı ki…

Babamın bayram namazı sonrası gelip bizlerle bayramlaştıktan sonra elbisesini değişip evimizin önünde, kurbanı incitmeden tekbirlerle kestiği anlar gözümde canlanıyor.

Kurbanı dualarla kesen babamı bir süre izledikten sonra görev bölümü yaparak kardeşimle beraber kurbanın ayaklarından tutmamızı kendisinin de deriyi dikkatle yüzmesini unutamam.

Çocuk aklımıza “Baba bize de öğret. Nasıl yüzüyorsun?” taleplerimizi hiç geri çevirmezdi.

Elindeki bıçağı uzatıp yaptığı tariflerin ve dahi öğrettiklerinin ne kadar kıymetli olduğunu yıllar sonra Eskişehir’de kendi kurbanımızı kestiğimizde anlamıştım.

Günün sonunda kurban etlerini poşetlere koyup elimize tutuşturduğunda vereceğimiz yerleri özenle söylemesi  unutulur mu!

Ne güzel günlerdi!

Zihnimde ve gönlümde o günlere ait öyle anılar kaynıyor ki bu köşeye sığacak gibi değil!

Başka…

Bayramın ilk günü, annemin sabahın seher vaktinde odun ateşinde demlediği sıcak çaylar…

Bekirli Mahallesinden Şaban, Recep amcaların evimizin önünden geçip camiye doğru gidişleri canlanıyor gözümde.

Hemen arkasında babamın Salih, Fehmi, İbrahim amcalarla birlikte seher vaktinde Ulu Camiye doğru ilerlemelerini düşündükçe göz pınarlarım yeşeriyor.

Namaz sonrası uzun süre görmediğimiz gurbetteki yakınlarımızın  cami önünde ayaküstü yaptıkları o doyumsuz sohbetleri izlemeye doyamazdık.

Dörtkonak köyünde yapılan bayramlaşmalarda gelen misafirlere en güzel ikram, kurban etinden yapılan kavurma, sarma ve sarı burma tatlıları.

Nejla teyzemin su böreğini yazmasam olmaz.

Hep deriz ya: "Nerede o eski bayramlar?"

Bayramlar aslında aynı bayramlar da insanoğlu değişti.

Ekonomik şartlar, sosyal yaşamdaki bozulmalar her geçen gün kültürel güzelliklerimizi alıp götürdü.  O yüzdendir ki dini bayramları amacı dışında deniz ve kum olarak görüyoruz.

Mevla, hepimize bayramları gerçek anlamda değerlendirme basireti versin

Keseceğimiz kurbanları kabul etsin diyelim.

Gerçek mutluluk ve huzuru tanıma imkânını lütfetsin. 

Yazılarımız Salı günleri yayımlandığından biraz erkenden de olsa ailece mübarek Kurban Bayramınızı kutlar, nice bayramlara sevdiklerinizle birlikte kavuşmanızı dilerim.

YORUM EKLE