Pek çoğumuzun aldandığı, “gıybet etmek gibi olmasın ama” diyerek başladığı ve ardı arkası gelmeyen eleştirilerden sonra “ben bunu yüzüne de söylerim canım” deyip vicdanını rahatlattığı bir eylemdir gıybet. Günahlardan bir günahtır.
Çay saatlerinin “gıybet saatleri”ne evrildiği bu zamanda gelin hep beraber bu gıybetin ne olduğunu biraz irdeleyelim…
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s) ashabına “gıybet nedir bilir misiniz?” diye sordu. Ashab-ı Kiram; “Allah ve Resulü daha iyi bilir” diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: “"Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu. “Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu. "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir" buyurdu.
Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki insanların arkasından onları üzecek şekilde ayıplarını dile getirmek dedikodu ve kul hakkına girer. Hele söz konusu akraba olursa daha fenadır çünkü “sıla-i rahim” dediğimiz akraba ziyaretleşmesine mani olacak, eşi-dostu birbirine kırdıracak kadar tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor bu işin sonucu. Nitekim Hucurat Suresi’nde gıybetin kardeşinin ölü etini yemekle eşdeğer tutulduğunu bu sureyi okuyanlar bilir. Huzurunda gıybet eden bir adama Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Git ağzını iyice yıka ve dişlerinin arasındaki yemek kalıntılarını çıkar” buyurmuştur. Belki de Hz. Peygamber bizim göremediğimiz neleri görüyordu?!
Hiç şüphe yok ki gıybet etmek kini, nefreti, düşmanlığı ve fitneyi körükleyen bir ateştir. Şeyh Sâdî bu konuda ibretli bir misâl verir:
Nizâmiye Medresesi’nde vazifem vardı. Gece gündüz ders müzâkere ederdim. Bir gün üstadıma:
“Filân dostum bana haset ediyor. Ben hadis-i şerifin mânâsını güzelce verdiğim zaman o habîsin içi karmakarışık oluyor!..” dedim.
Çok edîb bir insan olan üstadım benden bu sözü işitince fenâ hâlde kızdı:
“Çok kötü bir durum” dedi, “Dostunun haset etmesi hoşuna gitmedi. Pekâlâ! Gıybetin iyi bir şey olduğunu sana kim söyledi. Eğer o kıskançlık yönünden cehennem yolunu tuttu ise, sen de başka bir yoldan ona yetişeceksin!..”
İşte böylece gıybet, sahibini cehenneme götüren bir ameldir. Peki ne yapmak lazım? Bilmek gerekir ki Dünya bizsiz de dönmeye, hayat biz olmadan da akmaya devam ediyor. Şu kısacık ömrümüzde kimin ne yaptığıyla ilgilenip, kendimizi perişan etmek yerine, vaktimizin kıymetini bilip hakiki bir kul olma yolunda harcamak lazımdır. Birini istediğimiz kadar eleştirelim, arkasından konuşalım, sonuç olarak ne onu yargılayacak bir mahkememiz var, ne de onu atacak bir cehennemimiz…
Herkes yapıp-ettiklerinin hesabını Allah’a verecek ve bizim elimizde Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) şu yüce fermanı kalacak: “Dilini tutan kurtuldu!”
Recep ÇELİK
Dini Sorularınız için;
Recepcelik2925@gmail.com
Muhteşem bir yazı olmuş.