MAHMUT OLTAN SUNGURLU İLE SÖYLEŞİ: MAHMUT OLTAN SUNGURLU İLE SÖYLEŞİ

Adı Gümüşhane ile özdeşleşen ve Türk siyasetinde “DOĞRULUĞUN” simgesi olarak tanınan eski Adalet ve Milli Savunma Bakanımız Sayın Mahmut Oltan Sungurlu ile 27 Nisan 2012 tarihinde bir söyleşi yaptık. Sayın Sungurlu kendine mahsus üslubu ile sorularımıza samimi cevaplar verdi. Gerek Gümüşhane gerekse Türkiye için tarihe not düşecek özellikli bu cevapların yer aldığı söyleşimizle sizi baş başa bırakıyorum.


 

Hasan PİR - Mahmut Oltan Sungurlu kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
M.Oltan SUNGURLU -
24 Ağustos 1936’da Gümüşhane Hasan Bey Mahallesi’nde doğdum. Karayollarınca istimlâk edilen konağımız ve bahçemiz Harşit Çayı ile karayolu arasında bulunuyordu. Babam Süleyman Faik SUNGURLU ve annem Hadice Hanım devrine göre iyi eğitim görmüşlerdi. 7 çocuklu bir ailenin 6. çocuğuydum. İlkokulu Kalederesi’ndeki Dumlupınar İlkokulu’nda, ortaokulu yanan ortaokulda okudum. 1950’de Giresun’da liseye başladım. Daha sonra parasız yatılı imtihanlarını kazanarak Bursa Erkek Lisesi’ne nakloldum. 4 senelik liseyi Bursa’da tamamlayıp İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldum. Öğrencilik yıllarımda zaman zaman çalışma ihtiyacı duydum, bu sebeple üniversitede kayıplarım oldu. 1960 askeri harekâtından sonra Gümüşhane’de ailemin yanında bir seneyi aşkın bir zaman kaldıktan sonra 1961’de Yedek Subay olarak gittiğim askerliği iki yılda ikmal ederek Gümüşhane’ye döndüm (Yedek Subay olarak girdiğim müsabakalarda başarı gösterdiğimi, terhis oluncaya kadar 1. Zırhlı Tümen’in bütün birliklerinde örnek bölük komutanı olarak resmimin asıldığını ve üç defa takdirname aldığımı da zikretmiş olayım).

Gümüşhane’de stajyer avukat ve avukat olarak 1983’e kadar çalıştım. Sosyal hayatın içindeydim. Evimiz çocukluğumda bütün ilçelerden, köylerden gelen misafirlerin ağırlandığı bir evdi. Çocukluğumda Mescitli, Yeşildere, Rüfene, Bağlarbaşı, Çamlıköy, Bayburt’un Arpalı, Aydıntepe, bazen ailemin göndermesi ve bazen kendi arzumla gittiğim köy ve mahallelerdi. Keza şehirde de komşu çocuklarıyla aynı okulda okudum, civar mahalle ve köylerden gelen çocuklarla iç içe büyüdüm.

Gençlik yıllarımda Bayburt, Kelkit, Şiran, Torul ve Kürtün’ü gezmiş, tahsil hayatımda Türkiye’nin her tarafından, çok arkadaş edinmiştim. Avukatlığım boyunca Gümüşhane’nin ilçelerini ve köylerini ve insanlarını adeta ezberledim. Ne yer, ne içer, ne konuşur, neden zevk alır, problemleri nelerdir. Komşu illerden davalar aldım, bütün civar illerin insanlarını ve özelliklerini tanıdım.

1966 yılında Gümüşhane çarşısının kurucularından Mahmut SAN’ın kızı tarih öğretmeni Ayfer Hanımefendiyle evlendim. Kendisi Öğretmen Okulu’nda, daha sonra Eğitim Enstitüsü’nde ve Meslek Yüksekokulu’nda tarih hocası olarak çalıştı. İkimiz de insanları seviyorduk. Gümüşhaneli olmak ve Gümüşhane’de kalmaktan mutluyduk. Evlendikten bir sene sonra benim ailemden Gümüşhane’de kalanlar annem ve teyzelerim İstanbul’a göçtüler. Ancak ben her Gümüşhaneliyi tek tek tanıdığım ve yakın görüştüğüm için bir eksiklik hissetmiyordum. Evliliğimizden tek çocuğumuz olan Avşar Radi olmuştur.

Politikacı bir ailenin çocuğuydum. Ailemde belediye başkanları, milletvekilleri ve parti başkanları vardı. Demokrat Parti ve Yeni Türkiye Partisi bizim ailenin öncülüğünde kurulmuştu. Adalet Partisi ise eşimin ailesinin öncülüğünde kurulmuştu. Politikayı gün be gün takip ediyor, politikacıların doğru ve yanlışlarını kendime göre gözden geçiriyordum. Hedefim milletvekili olmaktı. 1975’de yaşımı büyülterek senatör adayı oldum ancak veto edildim. Siyaseti takip etmekle birlikte bir daha aday olmamaya karar verdim. 1980 darbesinden sonra yeni anayasa, yeni seçim ve siyasi parti kanunlarını görünce yine politika yapma arzum depreşti. Anavatan Partisi’nin Gümüşhane İl Teşkilatı’nı kurdum. 1982 yılıydı Gümüşhane’de solcu olarak bilinen 3 genç kapımın önünde dolaştılar. Gelin bakayım, ne var diye çağırdım. Geldiler ve dediler ki: “Oltan Abi biliyorsun biz solcuyuz, sen de milliyetçi. Sen Gümüşhane’yi temsil hakkına sahipsin, artık bu defa geri durma, lütfen hakkını kullan. Biz sana yine oy vermeyeceğiz ancak sen terör döneminde bile kötülüğü önlemek için çalıştın, herkese doğruyu söyledin, bu güne kadarki hayatınla Gümüşhane’yi temsil senin hakkın ve görevin, bundan kaçamazsın.” Onlara renk vermedim ancak niyetim bu yöndeydi.

Nihayet seçimler yapıldı. Gümüşhane’den çok yüksek bir oy aldık üç milletvekilliğinin 3’ü de bizlere nasip oldu. Sonraki hayatımı biliyorsunuz. Şu kadar söyleyeyim ben yıllarca milletvekili olabilmek için hazırlanmış, Gümüşhane’nin ve Türkiye’nin meselelerine aşina olmaya çalışmıştım. Fakat gördüm ki milletvekilliğinin çok daha başka bilgilere de ihtiyacı var. Onları da telafi etmeye gayret ettim. Gerek komisyonlarda gerek TBMM genel kurul kürsüsünde ve gerek televizyonlarda partim adına görüşlerimi ifade ettim. Hem şahsım hem de partim adına birçok konuda kanun tasarıları hazırladım. Ve ilk günden itibaren milletvekili arkadaşlar arasında sevilip, temayüz ettim.  Şimdi 2 Kurul, 2 Vakıf, 1 üniversite başkanıyım. Eşimle Ankara’da ikamet etmekle beraber, Gümüşhane ve Gümüşhanelilerle yakın irtibatımız devam etmektedir. CENAB-I ALLAH’ın bize verdikleri için şükrediyoruz.

Hasan PİR - 1980’li yılların Türkiyesi’nde siyaset yaptınız.  Sizin siyasete girmenizle Gümüşhane ve Türkiye kazandı ama siyaset size neler kazandırdı veya kaybettirdi bunu pek bilmiyoruz. Bilmediğimiz bu iç âleminizi bizimle paylaşır mısınız?
M.Oltan SUNGURLU -
Siyasette çok şanslı oldum. Gümüşhaneliler beni çok sevdiler, bana inandı, güvendi ve destek oldular. Arkamda halkın desteği olunca ALLAH’tan ve milletten başka kimseye borcum olmadı, bu sebeple başım dik ve milletten aldığım güçle siyaset yaptım. 5 defa Adalet, bir defa Milli Savunma Bakanı oldum. Meclis grup başkan vekili olarak meclis faaliyetlerini yürüttüm.  Münferiden komisyonlarda, partide zaman zaman sabahlara kadar kanun çalışmaları ve hazırlıkları yaptım, Genel başkan başyardımcı ve teşkilat başkanı olarak (bu iki görevi birden yapan başka kimse olmadı) adeta tek başıma Anavatan Partisi’ni 9 ay yönettim.

İlk günden itibaren gücüm yettiği kadar çalıştım. Su, telefon, kanalizasyon, sulama kanalları, barajlar, göletler, köprüler, tüneller, hava meydanı ve bunun gibi hizmetlere vesile olunca mutlu oluyordum. Gümüşhane için yaptıklarımı biliyorsunuz ama şuna inanın Türkiye için yaptıklarım bununla kıyas edilemeyecek kadar fazladır.

Tabi ki çok şeyler öğrendim. Türkiye’nin her mertebedeki değerleriyle tanıştım, çalıştım, ülkemin ve dünyanın birçok problemlerini yakinen gördüm, çözüm yoları aradım. Yeniden birçok insan tanıdım ve onların problemlerini gördüm, tanıdım ve bu arada en mühimi ben kendimin ne olup ne olmadığımı anladım, yani kendimi tanıdım. Çalışmaktan zevk aldım, insanları sevdiğim için her şeyde bir güzellik aradığım için ben bütün bunlarda kazanç görüyorum. Dolayısıyla bütün hayatım gibi siyasette benim için bir kazançtır, bir güzelliktir. Farkına varmadan bazı insanların sevgisini, dostluğunu kaybettiysem en büyük zararım işte budur.

Hasan PİR - Bazı değerlendirmeciler, ileri ve sivil demokrasi adına bugün yapılan güzel ve olumlu çalışmaların temellerini Merhum ÖZAL’ın zamanına dayandırıyorlar. Siz de o zamanlar hem Adalet, hem de Milli Savunma Bakanlığı yaptınız. Bugünkü cesaretli adımların mimarları Merhum ÖZAL ve ekibi midir? Bir değerlendirme yapar mısınız?
M.Oltan SUNGURLU -
Biz iktidarı askeri bir rejimden devraldık. Cumhurbaşkanı Kenan EVREN ile 4 komutanın anayasal yetkileri devam ediyordu. Bu şartlarda birçok yenilik yapma şansını yakaladık. Türk Ceza Kanununun 141, 142, 163 ve hatta 140’ncı maddesini kaldırdık. Avrupa Adalet Divanı’na ferdi müracaat hakkını tanıdık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu yargı yetkisini kabul ettik. Avrupa Birliği bizimle olan ilişkilerini askıya almıştı, o engelleri aştık, tam üyelik müracaatı yaptık. Bunlar bu gün için dile kolay geliyor. Bilhassa 141, 142 ve 163’ncü maddelerin kaldırılışında Adalet Bakanı olarak ne zorluklar çekildiğini yakinen bilirim. Bu sayede bugün Türkiye’de fikir hürriyetinden ve hatta ibadet hürriyetinden bahsedebiliyoruz. Başörtüsü için çıkardığımız kanunlar Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilince, suhuletle ve idari yoldan üniversitelerde başörtüsünü problem olmaktan iktidarımız döneminde çıkarmıştık. Yine o zor günlerde Genelkurmay Başkanlarının atanması ve görevden alınmalarını sivilleştirdik. Bütün bu işlerin yapılmasında Turgut ÖZAL’ın cesareti, sabrı ve ikna gücü en etkileyici unsurdu.




Hasan PİR - Sizler, tüm Türkiye’de “Gümüşhanelilerin güvenilirliğini” sağlayan isimsiniz. Adınız tüm Gümüşhaneliler için bir argüman, bir referans oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.Oltan SUNGURLU -
Milletvekili adayı olunca bana yapılan taleplere karşı “size ciğit bile vaat edemem, neye gücümün yeteceğini bilmem, ancak ben kendimden sorumluyum, size 3 şey vaat ediyorum: Namuslu kalacağım, çalışacağım ve önünüzden kaçmayacağım” demiştim. Herkes ısrarla bir şeyler vaat etmemi söylerken, ben bundan kaçındım. Milletvekili olduktan bir müddet sonra Gümüşhanelilere bir mektup gönderdim. Bu mektubumda Gümüşhanelilere bir vaatte daha bulundum: “Size daha önce vaat ettiğim 3 şeyin dışında şimdi ilave şunu vaat ediyorum, çalışacağım, gelişeceğim ancak benliğimden kopmayacağım, siyasi hayatımın sonunda beni Gümüşhane’den gönderdiğiniz Oltan SUNGURLU olarak kalacağım.” İnanıyorum ki bu sözlerimi tuttum ve buna uygun yaşadım. Yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim, insanları sevdim, problemlerini çözmeye çalıştım, bütün siyasi hayatım boyunca tek problemim başkalarıydı. Cenabı ALLAH bana şahsımla ilgili bir problem çıkarmadığı için huzur içinde insanların dertleriyle meşgul oldum. Diğeri sizlerin, vatandaşların takdiri ve değerlendirmesi.

Hasan PİR - Mahmut Oltan Sungurlu’nun hayattaki üç doğrusu nedir?
M.Oltan SUNGURLU -
Hayattaki üç doğrumu şöyle ifade edebilirim:
1-Kolay kolay söz vermem, verdiğim söz mutlak yerine getirilmelidir. Gençlik yıllarımda arkadaşlarım “Oltan’ın ‘belkisi’ başkasının yemininden öndedir” derlerdi.
2-İnsanlar arasında fark gözetmemek, insanlara karşı saygılı olmak.
3-Adil olup, kimsenin hak ettiğini elinden almamak.

Hasan PİR - Gençlerimize tavsiyeleriniz nelerdir?
M.Oltan SUNGURLU-
Gençlerimize tavsiyelerim de şunlardır:
1- Çalışmak, ancak bilerek çalışmak, yani çalıştığın meseleyi detaylarıyla öğrenmek.
2- Büyük düşünmek, kendileri ve Türkiye için büyük idealleri olmak ama herhalde çabucak köşeyi dönmek, hak etmedikleri mevki, makamlar elde etmek gibi değil.
3- Dürüst olmak.

Hasan PİR - Gümüşhane’nin dününü, bugününü ve yarınını değerlendirir misiniz?
M.Oltan SUNGURLU -
Gümüşhane’nin dünü ve bugünü Türkiye’nin dünü ve bugünü gibidir. Çocukluğumda İstiklal Savaşı’nın henüz yıkıntıları ortadan kalkmadan 2. Cihan Savaşı Türkiye’yi çok yoksul bırakmıştı. Aileler yoksuldu, imkânlar çok kısıtlıydı buna rağmen toplum iç içe yaşar, çok basit şeylerle insanlar tatmin olur, mutlu olurlardı. 1950’den sonra bütün Türkiye’de olduğu gibi Gümüşhane’ye de bir hareket geldi. Daha müreffeh daha farklı bir toplum oldu. Her gün bir önceki günden daha iyi imkânlarla donatılmış olarak geçse de asıl değişim 1983 senesinde başladı. Turgut ÖZAL, Televizyon, internet vb. ile bizi bir dünya ülkesi haline getirmiştir. Türkiye’deki bu değişiklik aynen Gümüşhane’ye de yansımıştır. Yapılanları saymayacağım. Gümüşhane için uzunca bir süre durgunluk içerisinde geçmişse de devlet yatırımlarının bu sene, daha doğrusu 2011 yılından itibaren başladığını görmekte ve başlayacağı ümidini taşımaktayız.

Hasan PİR - Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
M.Oltan SUNGURLU -
Turgut ÖZAL bize moral aşıladı. Bizi dünya ile yarışa soktu. 21. asır Türk asrı olacak dedi. Önümüzü açtı, gözümüzü de açtı. Bize kavga etmeyin, komşularınızla problem yaratmayın, ticareti geliştirin, göreceksiniz çok kısa zamanda itibar sahibi olacaksınız dedi. Türkiye çok mesafe kat etti. ABD Başkanlarından Clinton, “Eğer büyük yanlışlıklar yapmazsa 21. yüzyılın en sözü geçen devletlerinden biri Türkiye olacak” dedi. Ben hep olaylara müspet bakarım, ümidi hiç elden bırakmam, müspet olamayan bazı gelişmelerden çok üzülürüm ancak bu ülkemin geleceğine olan güvenimi sarsmaz. Toplu iğne yapamayan Türkiye’de bu güne geldik. Bu günden inşallah çok daha ileriye gideceğiz. Benim kendime, bütün topluma devamlı söylediğim bir sözüm var “ÜLKEMİN GELDİĞİ NOKTAYA ŞÜKREDİYOR, AMA ASLA RIZA GÖSTERMİYORUM.” Bu sözümü bütün gençlere bir nasihat gibi de sunuyorum. Mevcuda rıza gösterip bununla iktifa etmeyiniz.

Hasan PİR - Bütün güzelliklere rağmen bir konuda eleştiriniz de yapılıyor. “Oltan Bey; Ankara’da üst bürokrasiye Gümüşhanelilerden kimseyi yerleştirmedi.” Deniliyor. Bu eleştiri için neler söylemek istersiniz?
M.Oltan SUNGURLU - Bir göreve uygun birkaç kişi varsa eşitler arasında Gümüşhaneliyi tercih edebilirim, ama daha çok hak eden varsa hak edenin hakkını elinden alamazsınız. “Emaneti ehline teslim etmek zorundasınız”. Buna mukabil dönemimde müsteşar, müsteşar muavini, genel müdür, genel müdür yardımcısı, yüksek mahkeme üyesi birçok hemşerimiz görev almıştır. Bunun yanı sıra RTÜK, SPK gibi en yüksek kurumlarda Gümüşhaneli hemşerilerimiz kendilerine yer bulmuşlardır. Birçok hemşerimiz başsavcı olarak görev yapmışlardır. Maalesef hemşerilerimiz bilahare bu görevlerini muhafaza etme şansına sahip olamamışlardır. Hâkim, savcı sınıfında üst düzey görev alabilecek kıdemde bir iki hemşerimiz vardı, kendilerine Bakanlıkta yüksek görev önerdiğimizde, buralar siyasi makamlar, Oltan Bey’den sonra ne olacağı belli olmaz diyerek görevleri kabul etmemişlerdir. Bu gün için yargı sınıfında sayısını benim de bilemediğim kadar çok hâkim ve savcılarımız en yüksek görevlere gelecek şekilde hazırdırlar. Elbette ki daha çok hemşerimizin daha yüksek görevlere gelmesi, daha üst görevleri hak etmesi, hak ettikleri görevleri alabilmesini temenni ederim. Eksiklerimiz her zaman olmuştur, olmaması mümkün değil, ancak benim görev yaptığım zaman yüksek görevlerde olan arkadaşlara ve sayılarına o tarihte bürokraside mevcut hemşerilerimin durumlarına bakarak ve benim de sonuçta gücümün ve kuvvetimin bir ölçüsü olduğunu düşünerek karar vermek gerek.



Hasan PİR – Efendim, bizim sorularımız bitti. Sizler başka neler söylemek istersiniz?
M.Oltan SUNGURLU -
Gümüşhane için, hatta bölge için başka projelerim vardı. Bunları zaman zaman dile getirdim. İnşallah gerçekleştiklerini görmek nasip olur. Gümüşhane’de ciddi bir çevre kirliliği var. İdarecilerin bütün gayretlerine rağmen bu mesele çözülemedi. Herkes kendini sorumlu tutmak zorundadır. Gümüşhane’de doğdum, büyüdüm. Her gün Gümüşhane’de ve Gümüşhanelilerle beraberim. Gümüşhane’de milletvekili olduğum tarihte Türkiye’de fert başına düşen milli gelir 2.000 dolar civarındaydı. Gerek Gümüşhane’de gerek adalet teşkilatında yaptığım hizmetler ölçülürken buna da bakmak gerekir. Yaptığım görevler icabı bütün Türkiye’yi seviyorum ve gençlere söylediğim gibi artık bütün dünya bizim, hatta dünya dışındaki kâinatın diğer unsurları da bizi alakadar ediyor. Gümüşhanelilerin bana verdikleri görevlerden dolayı Gümüşhanelilere müteşekkirim. Bu görevleri bana nasip ettiği için CENAB-I ALLAH’a şükrediyorum. Eksiklerim için herkesten özür diliyorum, bütün hemşerilerime hakkımı helal ediyor, helallik diliyorum.

Hasan PİR – Efendim, ben sözlerimi Gümüşhanelilerin sizin için kullandığı bir hitapla bitirmek istiyorum. “OLTAN ABİ”, bizi kırmayıp verdiğiniz bu değerli cevaplar ve söyleşi için teşekkür ediyorum.
M.Oltan SUNGURLU –
Ben de teşekkür ederim.