Namaz Aklımıza Geliyor Mu?

“La ilahe illallah” diyen herkese namazın farz olduğunu hatırlatmak her ne kadar acı bir şey olsa da, yine de hatırlatmak bizim vazifemizdir dostlar. Sabah kalkıp, akşam yatana kadar hayatın bütün debdebesi ve hır-gürü arasında namazı düşünüyor muyuz? Günde 5 defa güzel sesiyle bizi Allah’ın huzuruna çağıran bu hocalar ne diyor? 

Yemek molaları, beş çayı, çocuğu okuldan al, eve alışverişe git, ayakkabıyı tamirciden teslim al, gram altın kaç para olmuş, kuyumcuya sor, kışlık konserveler, salçalar hazırla vesaire vesaire vesaire… Aman ya Rabbi! Hayatın bu baş döndürücü temposunda bir dakika dur! Dur ve namazı düşün. Neydi namaz? Allah ne istiyor bizden? Şu koşuşturmacadan çık, boğulmaktan bir nefes al ve namazı aklına getir. Allah’ın huzurunda eğilmek, yüzünü yere sürmek… Hayatında namazın yeri var mı? Varsa ne güzel. Ama yok mu? O halde bu yazım önce bana, sonra sana…

Namaz, Allah’a yapılan saygı duruşunun adıdır. Onun huzurunda el bağlayıp, divan durmanın, kulluğumuzu göstermenin yegâne yoludur. Allah bizi imandan sonra namazla sorumlu tutmuş ve bize günde 5 vakit namazı farz kılmıştır. Farz demek mecbur olduğumuz anlamına geliyor. Hiç kaçarı yok, bu namazı kılmak zorundayız. Çünkü bizi yaratan, yoktan var eden, hayatı ve ölümü elinde tutan Allah’ın emri bu yöndedir. 

Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Bilerek namazı terk eden kimseden Allah ve Resul’ünün zimmeti kalkar” buyurmuştur. Başka bir hadisinde ise “Kim ikindi namazını terk ederse ameli boşa gitmiş olur” buyurmuştur. Bu sadece ikindi namazı hakkındadır, varıp geri kalan namazlarda halimiz nice olur düşünelim.

Peki ne yapmalı? Bir vakitten tezi yok, hemen tövbe edip, abdest alıp, içinde bulunduğumuz vaktin namazını kılmakla işe başlayacağız. Yok sabahı bekleyeyim, yok cumayı bekleyeyim vs. bahanelere kanmak yok. Hemen bir abdest, sonra hemen namaz. Peşine de bir tane kaza namazı kılıp, yavaş yavaş kılmadığımız namazları eriteceğiz inşallah. Bu hususta çok gayretli olmalıyız. Çok düşünüp, ince hesap yapmamak lazım. Akıllı düşünene kadar deli suyu geçermiş, bizimkisi o hesap. 

Hacca veya umreye gidenler görmüştür. Ezan okunduğu vakit adamlar hemen dükkanlarını kilitleyip namaza giderler, farzı kılınca geri gelip açarlar. Ya da hemen tezgahın yanından seccadeleri çıkartır, sokakta, pasajda cemaat olup namazı kılıverirler. Çok pratikler bu konuda. Hiç önünü, ardını düşünmeye gerek yok. Ezan okununca hemen namaz kıl, bitti. Ama bizim Anadolu insanı başlar ince hesaba. Şöyle oldu da, müşteri gelecek de, sipariş yetişecek de… Ohoo! Dünya’nın derdi biter mi a dostlar? Ser seccadeni kıl namazını işte. Hâşâ helaya giderken dakika hesabı yapmıyoruz da, sigara molasında zamanın hesabını gütmüyoruz da, sıra namaza gelince mi dakikalar çuvala giriyor? Keşke bu ezan okununca dükkan kapatma işi Türkiye’de de yaygınlaşsa. Tesbihata, uzun uzun duaya da kalmasın. Farzı kılıp çıksın isterse, ama camiye gelsin. Tesbihatı, duayı yolda da yapar. İnşaallah Arap memleketlerindeki bu uygulama, İslam’ın sancağını 1000 yıldır taşımış bu milletin evlatlarına da nasip olur. 

Ez cümle namaz ihmale gelmez dostlar. Namazı kaçırmamanın en kestirme yolu, ezan okunmadan abdesti hazır etmektir. Abdest hazırsa hemen namazını kılar insan biiznillah. 

Unutmayalım; imandan sonra ilk sorgu namazdan. Namaz tamamsa diğerlerini görmezden geliyorlar. Namaz eksikse diğerlerini de didik didik ediyorlar. Rabbim cümlemize beş vakit namazı cemaatle kılmayı ve kaza namazlarımızı bitirmeyi nasip eylesin. Amin. 

Kaza namazı çizelgeleri var. Onlardan almanızı tavsiye ediyor ve sizleri Allah’a emanet ediyorum. Vesselam…

Recep ÇELİK
İmam-Hatip
Dini Sorularınız için;
recepcelik2925@gmail.com

YORUM EKLE