Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7052 %0.02
50,2084 %0.09
5.959,76 % 0,97

NESLİ ATİ

YAYINLAMA:
Çocukluk döneminde yaşadığımız veya tanık olduğumuz öyle şeyler olur ki belleğimizde kalıcı izler bırakır. Beninde belleğimde çocukluk dönemimden kalma böyle bir iz var. Köyümüzde yaşlı bir kişi vardı onu hiç unutamam. Neden mi? Bu kişi dolmuşlara kâfir icadı diye binmez, kasabaya yürüyerek gider ve yürüyerek gelirdi. Motosikletlere şeytan icadı derdi.  Gel ki bu amca gibi düşünenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktu. Ama bu amcayı ön plana çıkaran asıl sebep onun görüşlerini daha hiddetli savunması ve düşüncelerini fiiliyata da dönüştürmesiydi. Bu amcaya içimden çok kızardım. Bu kadar çileye ne gerek var be adam bin şu arabaya! Diye.

Son nefesini verene kadarda bu görüşlerini savundu. Hiç kimse ona, dinimizin ilk emrinin oku olduğunu, ilmin, Müslüman’ın yitik malı olduğunu ve beşikten mezara kadar ilim öğrenmenin her Müslüman’a farz olduğunu anlatamadı.  Tarihe de baktığımızda bu yaşlı amca gibi dinimizi doğru anlayamamış kişilerin mevcut olduğunu üzülerek görüyoruz. 

Mısır’ın fethinden sonra esir Memluk kumandanlarından Kayıtbay, Yavuz Sultan Selim’in huzuruna getirilmişti.

Aralarında şöyle bir konuşma geçti:

“- Söyle bakalım Kayıtbay, cesaret ve kahramanlığın ne işe yaradı?”

“- Cesaret ve kahramanlığım hala var ey Sultan! Yalnız, bize ne yaptıysa ordunuzdaki toplar yaptı!”

“- Anlamadım!..”

“- Berberilerden biri, Venedik’ten top getirerek bize satmak istemişti de, Peygamberimizin, “ok ve kılıç kullanın” şeklindeki emrine aykırıdır diye satın almamıştık. O satıcı bize, “Yaşayan görecektir ki, memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır” demişti. Meğer doğruyu söylemiş!”

“Yavuz: Din kaidelerine böylesine bağlı idiniz de, Allah’ın, “Düşmanın silahına aynı silahla karşılık veriniz” emrine neden uymadınız? Bilmez misiniz ki, “Ok ve kılıç kullanın” demek “Başka silah kullanmayın” demek değildir. O zaman o silahlar varmış, şimdi de bu silahlar var!”
Kayıtbay başını önüne eğmiş ve susmuş.

Günümüzde de yüce dinimizi yanlış anlayan kişilerin ortaya çıkmaması için dini ilimleri ve fen ilimlerini birlikte verilmemiz gerekir. Bugün, sosyal bilimciler, insan eğitimi için ahlak ve maneviyatın vazgeçilmez olduğunda hemfikirdirler. Ayrıca onlar bu eğitimin ne kadar erken yaşlarda başlanırsa o denli yararlı olacağı düşüncesindedirler. Maneviyat duygusunun yokluğu hiçbir şeyle telafi edilemez. O zaman yapılması gereken, manevi yönden boşlukta sallanmayan, çağımızın gereksimlerini kavramış ve özümsemiş fikri hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek olmalıdır. 
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *