NİYAZİ KARABULUT İLE SÖYLEŞİ: NİYAZİ KARABULUT İLE SÖYLEŞİ

Niyazi Hoca ile Gümüşhane Milli Eğitim Müdürlüğü’nde uzun yıllar beraber çalıştık. Eskilerin deyimi ile “Hasbî” bir insan. Özü sözü bir insan.

Sayın Niyazi Karabulut, herkese örnek olabilecek bir kişilik. Doğrularından değil, doğruluktan, adaletten taviz vermeyen, çalışan, çalışan hep çalışan, ürettiklerini çevresiyle paylaşan bir insan. Şair, araştırmacı, yazar… Gümüşhane pek çok konuda geçmişini Sayın Karabulut’un çalışmalarından öğrendi.

Sayın Karabulut ile 15 Ağustos 2012 tarihinde bir söyleşi yaptık. Sizleri bu söyleşi ile baş başa bırakıyorum.

HASAN PİR - Niyazi Karabulut kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
NİYAZİ KARABULUT -
1963 Yılı Torul-Gümüşhane doğumluyum. İlköğrenimimi köyümde, Ortaöğrenimimi Gümüşhane’de tamamladım. Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden yüksek lisans derecesinde mezun olarak Hatay-Reyhanlı Ticaret Lisesi’nde öğretmen olarak göreve başladım. Değişik yerlerde öğretmen ve yöneticilik yaptım.
Şiir ve yazılarım Yeni Devir, Mor Taka, İslami Edebiyat, Harşit, Dil ve Edebiyat, Değirmen, Cümle, Poyraz, İcmal, Derkenar, Kardelen, Mavi Yeşil, Çınar, Gümüş Ufuklar, Dört Mevsim Karadeniz gibi gazete ve dergilerde yayınlandı.
Harşit Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği, Cümle Dergisi Yayın Kurulu Üyeliği, Cılga Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği, Herfene Dergisi Yayın Kurulu Üyeliklerinde bulundum.

Yayınlanmış kitaplarım:
•    Münzevi Sevdalar – (Şiir)
•    Yirmidokuzuncu Şehir – (Deneme)
•    Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi – (Derleme)
•    Size Katılıyorum Ama Gülmekten – (Mizah)
•    Gümüşhane’nin Renkleri – (Foto-Albüm)
•    Çam Yarası – (Aforizma)
•    Çölün Şiiri (Araştırma)
•    Siyah-Beyaz Gümüşhane –(Foto-Albüm)
•    Kırk hadis – (Deneme-Yorum)

HASAN PİR - Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlik yapıyorsunuz. Ama, kendinizi sadece öğretmenlikle sınırlandırmadan çok yönlü çalışmalar içinde gördük sizi hep. Okuyorsunuz, yazıyorsunuz, araştırıyorsunuz. Bütün bunları nasıl yapıyorsunuz?
NİYAZİ KARABULUT -
Yaptığım işi severek yapıyorum. Bunun için çok zaman var. Sevgi her şeyin üstesinden geliyor diye düşünüyorum. Ayrıca gelişen teknoloji sayesinde zamanı daha elverişli kullanma şansımız var. Bilgisayar ve internet sayesinde hem bilgiye daha çabuk ulaşıyoruz, hem de işleri daha çabuk yapıyoruz. Çalışan için imkân her zaman vardır. Benim boş zamanım yoktur. Uyku saatim vardır, dinlenme saatim vardır ama boş zamanım asla olmamıştır.




HASAN PİR - Yaptığınız araştırmalarla Gümüşhane’nin pek çok bilinmeyenini siz biliyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
NİYAZİ KARABULUT -
Çok şey bilmiyorum. Ama bilmek için gayret ediyorum. Gümüşhane’yi seviyorum. Zaman zaman bu konuda fikirlerim saat sarkacı gibi gidip gelse de seviyorum bu coğrafyayı. Bu yüzden Gümüşhane ile ilgili her şeye ilgi duyuyorum. Burada hatıralarımız var. Bu coğrafyaya vefa borcumuz var; ödemeye çalışıyorum.

HASAN PİR - Şair Karabulut, hayatın şiir yönüne nasıl bakıyor?
NİYAZİ KARABULUT -
Şiire bir hayat tarzı olarak bakıyorum. Şiir, hayatın içinden neşet ediyor. Daha doğrusu hayatı şiir gibi yaşamaya çalışıyorum. Şiiri bir derdin anlatılması olarak yazıyorum. Yaptığım her işte buna dikkat ederim. Fotoğraf, şiir, kitap, ders, nasihat… hep bir şeyleri anlatmak için araçtır bende. Şiir bir mesaj taşıyıcısıdır. Dil, söz, yazı… hepsi aynı.

HASAN PİR - Hayattaki üç doğrunuz nedir?
NİYAZİ KARABULUT -
İnançta tevhid, ibadette ihlas, sosyal işlerde adalet…

HASAN PİR - Gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
NİYAZİ KARABULUT -
Tavsiye kelimesini pek sevmem. Görevimiz gereği öğrencilerimize sıkça tavsiyelerde bulunuruz. Ama bu kelimede kendimizi bir üste konumlandırma düşüncesi vardır. Ağabeylik, babalık, öğretmenlik, her neyse… Gençler artık tavsiyelerden hoşlanmıyor. Tavsiyeden çok, eskilerin tabiriyle “numuneyi imtisal” olmak lazım.  Söylenecek tek kelime: Çalışmak, çalışmak, çalışmak… Aşk ile…

HASAN PİR - Gümüşhane’nin dünü, bugünü ve yarını için neler söylemek istersiniz?
NİYAZİ KARABULUT -
Şehirler son zamanlarda bir birlerine benzedi. Antalya’daki bir mahalle ile Gümüşhane’deki bir mahalle yapı ve şekil olarak birbirine benziyor. Form aynı olunca ruhlar da aynileşiyor. Gümüşhane özelinde şunu söyleyebilirim. Şehirler insanlarla güzeldir. Şehirden ziyade insana bakmak lazım. Benim sevdiğim insanların büyük bir bölümü burada. Onun için Gümüşhane’de ikamet ediyorum. Bu şehrin dününü bir kelime özetler: hüzün, bugünü ortada, diyecek bir şey yok. Yarını için çok iyimser değilim. İnşallah yanılırım.

HASAN PİR -  Yaşınız genç ama, sizde de eskiye bir özlem var mı? Neleri özlüyorsunuz?
NİYAZİ KARABULUT -
Yaşım çok genç değil, elli. “Yaş otuzbeş, yolun yarısı eder” diyor Cahit Sıtkı. Biz yarısını çok geçtik. Hatta hızla sona doğru yaklaşıyorum. Eskiye özlem var mı? Elbette var. Eskiye özlem derken; eskinin samimiyetine, ilişkilerine, dürüstlüğüne olan özlem… Modern yaşam hepimizi materyalist felsefeye bulaştırdı. Dünya bizim olsun istiyoruz, her şeye sahip olalım diyoruz. Aza kanaat edemiyoruz. Eskinin sadeliğine, menfaatten uzak ilişkilerine özlem duyuyorum. Keşke o güzelim duygularımız, davranışlarımız yükünü yükleyip hicret etmeseydiler bizden uzaklara. Yoksa Hayy bin Yeksan gibi münzevi bir hayat düşünmüyorum; ben de sizin gibi bilgisayarsız, internetsiz, telefonsuz yapamam.

HASAN PİR - Yorulduğunuzda nasıl dinlenirsiniz?
NİYAZİ KARABULUT -
Başka bir konuya yönelerek.

HASAN PİR- Sizin başka söylemek istedikleriniz  var mıdır?
NİYAZİ KARABULUT-
Söylenecek çok söz var elbette. Susmak da bir anlatma şekli. Ben burada ikincisini tercih ediyorum.

HASAN PİR – Şiirlerinizden birini bizimle paylaşır mısınız?
NİYAZİ KARABULUT -
Bir şiir seçmek zor ama bir tanesini paylaşayım:

ŞAİRİN HİKÂYESİ

Kışları çetin geçen bir dağ köyünün
kırlarında çobandım
Öptü ayaklarım keçi yollarını binlerce
taşıdı patikalar beni peri kızlarının düşlerine
Kardan mosmor olurdu bedenimin bir yerleri
günlerce
Bir yanım Zigana yemyeşil çimen
Bir yanım kan revan
İçimde dağlara yürüyen uçsuz kervan
Mor dağlara vurgunluğum ondandır.

Yaşam bir çoban kavalının yanık sesi
bulurdu bakışlarım yankısını kavalda
menekşeyle saklardım negatif resimleri
Çiçeklere aşinalığım ondandır...
Yaşadım tarih dehlizlerinde kalan bir hayat
Öylesine yalnız, öylesine kimsesiz
Ve öylesine sessiz.
Antik şehirleri sevmem ondandır.

Doldururdum yastığıma yıldızları geceleri
Benim de bir yıldızım var ya aralarında
Yıldızlı geceleri sevmem ondandır
Umut doldurur seherler pencereme
Yorgun düşerim leylak kokulu mevsimlerde
Badı saba ıtır katarıdır
Seherleri iple çekmem ondandır.

Hüzün kurulur üç öğün soframıza
Anamın çaresizlik gözyaşları emzirir beni
Sırılsıklam duygular sağnak olur kulübemize
Şairliğim ondandır...

Aşkı akılla oturtamadım
Dar geldi beden
Şimdi aklım kaçar benden
Böyle deliliğim ondandır.

HASAN PİR- Teşekkür ediyorum.
NİYAZİ KARABULUT –
Ben de siz teşekkür ediyorum.