OKUMUYORUZ

Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden rahat yasamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdur.

Kemal ATATÜRK

İlk emri “oku” olan bir dine mensup olmamıza rağmen okuma alanında yapılan tüm istatistiklerde dünyanın en geri kalmış ülkelerinden bile daha gerideyiz. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözünden bihaber çocuğumuzu ilkokulun ilk sınıfından itibaren kitaplarla dost yapmamız gerekirken biz kendimiz kötü bir model olarak çocuklarımıza adeta okumamayı telkin ediyoruz. Haliyle yıllar sonra okumayan, okuduğunu anlamayan ve dolayısıyla kendini ifade edemeyen bir nesli kendi ellerimizle yetiştiriyoruz.

Peki, ne yapmalı? Özellikle bazı özel tüketimleri kısarak (içki, sigara, eğlence vs) evimize birkaç kitap, bir gazete, aylık bir dergi sokmalıyız. Yıllar önce başlatılan ama bugün rafa kaldırdığımız gerek evlerimizde, gerek işyerlerimizde, ya da bir zamanlar ismi okuma evleri diye tabir edilen kıraathanelerde okuma molaları vererek çocuklarımızın, personelimizin yahut müşterilerimizin okumalarını sağlamalıyız.

Şimdi soruyorum önce kendi nefsime ve sonra tüm okurlarıma. Kaçımızın evde kütüphanesi ve bol miktarda kitapları var? Kitap ve kütüphaneden en önemlisi kaçımız elimizdeki kumandayı en az yarım saat kaldırarak “gelin bakalım hep birlikte yarım saat kitap okuyalım” diyebiliyoruz?

Yok dediğinizi duyuyorum. İşte bu yüzdendir ki çocuklarımız sınavlarda karşılarına çıkan paragraf soruları karşısında toz duman oluyorlar. Dolayısıyla hemen pes ediyorlar ve yorum yapamıyorlar. Hızlı okuma teknikleri ile kendilerini donatanlar, satranç gibi zekâ geliştirici oyunlarla muhakeme kabiliyetlerini geliştirenler bakın hep ilk sıralarda kendilerine yer bulabiliyorlar. Öyle ya zaten kitabımız da öyle buyurmuyor mu; “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diye.

Bilenle bilmeyen, okuyanla okumayan, gezenle gezmeyen arasında elbette koskocaman uçurumların olması da aşikârdır. Ancak genlerinde atalet olan bizler hemen her şeyin kolayını seçiyoruz. Ve bazı sebeplerin arkasına sığınıyoruz. Çalışmadan, yorulmadan adeta bütün nimetlerin elimize verilmesini bekliyoruz.

O halde bizler hemen her yaşta, her ortamda, her zaman ve her yerde okumalıyız, okutmalıyız. Çünkü;


Okumak, bilincimize diktiğimiz çiçekleri zevkle sulama işidir.

Okumak, kitaplarla dolu sınırsız bahçede severek bahçıvanlık yapmaktır.

Okumak,
zamana karşı koyup ve dirence bilinç bendi kurup zamana hâkim olmaktır. Okumak, despotizmden sıyrılıp özgürlüğe kaçmak ve kendin olabilmektir.

Okumak,
cevaplayamadığımız sorulara az veya çok yatıştırıcı cevaplar bulabilmektir.

Okumak,
başıboşluğun sıkıcılığından kitapların limanına sığınmaktır.

Okumak,
kelimelerin gizemli madeninde, dirilişin hammaddesini aramaktır.

Okumak,
kelimelerle zırhlanmak ve tüm dayatmaları sözün gücüyle yıkmaktır.

Okumak,
seçimde bulunmak ve kendi düşüncelerinin savunucusu olabilmektir.
YORUM EKLE