OTORİTE VE OTONOM

Otorite ve otonom bir biriyle ters orantılı olan iki kavramdır. Özgüveni yüksek bireylerin otonom katsayısı da oldukça yüksektir. Bilgi çağının aradığı nitelikteki bu bireyler sorgulayan, yorumlayan, eleştiren bireylerdir.

Otoriter toplumlarda içe dönük yetiştirilen bireyler, ilerleyen zamanlarda özgüven problemi yaşamaya namzettirler. Toplum olarak ifrat ve tefritte bolca malzeme bıraktığımız söylenebilir. Dedelerimiz/babalarımız ayıptır diye büyüğünün yanında sevgiye muhtaç evladını okşamaktan kaçınırmış. Şimdilerde ise bitimsiz çocuk isteklerine kayıtsız şartsız boyun eden kötü hizmetkar ebeveynler oluverdik. 1 kuşak geçti geçmedi daha, aman ya rabbi ne baş döndürücü bir değişim bu!

Geçtiğimiz yüzyılda batı ile doğu arasındaki otorite-otonom ilişkisinin girişimciliğe bakış açısını değiştirdiğini ve bu durumun bugün batıyı önümüzde kılan parametreler oluşturduğunu biliyoruz. Bu durumda tam olarak toplumsal özgüven ile ilintilidir. Eldekini olduğu gibi kullanan, işlemeden satan bir doğu medeniyetine karşın, değer yaratarak satan ve zenginleşerek yarınları da kurtaran bir bakış açısı geliştirdi batı toplumları. İster Rönesans ile deyin ister reform ile, ama “iki günü eşit olan ziyandadır” hadis-i şerifini batılıların daha iyi idrak ettiğini söylersek hata etmiş olmayız şüphesiz. Derviş mantığı, toplumları kalkındırmaz. “Güçlü devlet güçlü millet” sloganı, sadaka kutularının rağbet edilmediği toplumlar doğurur.

Bilgi çoğaldıkça, ucuzladıkça bireyin sentez yapabilme kabiliyeti onu diğer bireylerden ve dolayısıyla da toplumu diğer toplumlardan ayıran çok önemli bir özellik olup çıkmıştır. Sentez yapamayan bireyler hayatın her evresinde “mentor”lara ihtiyaç duyacaklardır. Halbuki özgüveni yüksek girişimci bireylerde mentor ihtiyacı özel durumlarla sınırlıdır.

Yarın karar verici pozisyonda bulunacak olan yeni neslimizin; milli ve manevi değerleri özümsemesi, sorgulama, eleştirme ve merak etme refleksleriyle donanımlı hale gelmesi ülkemiz ve geleceğimiz için hayati hassasiyete mazhar bir konudur. Reçetemiz belli: Daha kontrollü otorite, daha fazla otonom…
YORUM EKLE