ÖZLENEN GENÇLİK

Daha refah bir ülke ve huzurlu bir gelecek için gençlerin üzerinde büyük sorumlulukların olduğunu hepimiz biliriz. Bu sorumluluğu taşıyabilecek fertlerin ilk eğitildiği kurumun aileler olduğu gerçekliğinden yola çıkarak ailelere önemli görevler düştüğünü açıkça söylememiz gerekir. Zamanımızın en büyük problemi olan iletişimsizlik, gençleri ve aileleri etkileyen en büyük etkendir. Çocuklarımızın dış görünüşüne, her istediklerini almaya, odalarının nasıl olacağı gibi birçok gereksiz konuya odaklanıyoruz ama çocuklarımızın kişiliklerine, duygularına, bazı anlarda neler hissettikleriyle pek ilgilenmiyoruz. Dikkat problemi yaşayan bir çocuğu psikiyatriste götürdüğümüzde bir ilaçla olay çözülür ve çocuk kuzu gibi olabilir ama asıl altında yatan sevgi, merhamet, paylaşma duygusu ve anne babaya olan saygı problemini nasıl çözeriz bunu düşünmeliyiz. Çocuklarımızın, gençlerimizin beslenme alışkanlıklarına da çok dikkat etmeliyiz. Eskiden annelerimizin yaptığı el yapımı yiyecekleri tüketirken, şimdilerde onları bulamıyor bazen de beğenmiyor marketlere saldırıyoruz. Yapılan reklamlarla çocuklarımızın akıllarına girip abur cubura yönlendiriyorlar bu noktada biz devreye girip doğru iletişimle çocuklarımıza gerçeği anlatmalıyız. Yüce Allah insanları bulundukları ortama göre beslenebilecek şekilde yaratmıştır, bu yüzden ne bir eksik ne de bir fazlasına ihtiyacımız yoktur. Sağlıklı ve gönülden gönüle kurulan iletişimle çözülemeyecek problem olamaz herhalde. Gençliğimizi maddeci anlayışların esiri olmaktan da korumalıyız. Bu gün binalarla, köprülerle, uçaklarla, silahlarla, kocaman şehirlerle yeni bir medeniyetin ihyasının gerçekleşmeyeceğini anlamamız gerekir. Her şeyin temelinde insan olduğunu, dinin de dünyanın da insan için oluşturulduğu gerçeğini bir kez daha hatırlayalım. İnsanı maddeden ibaret gören bütün ideolojilere inat ruh ve mana âleminin önemini medeniyetimizin merkezine koymuş bir anlayışla yürümeliyiz bu kutlu yolculuğumuza. Yeni Türkiye yeni bir medeniyet iddiasıdır aslında. Ülke sınırlarını aşan bir idealin ve düşünce isteminin adıdır. Eğitim sistemimizi bu iddiaya göre şekillendirmemiz gerekir. Yeni kuşaklar eskilerin tecrübelerinden ilham alarak uzun ve güvenli bir yol çizmelidir kendilerine. Taklitle değil özgün bir anlayışa hareket etmelidirler. Dini ilimlerde ve dünyevi ilimlerde de özgürlüğü ve özgünlüğü başarmış serdengeçti ruhta sağlam iradeli nesiller ancak yeni medeniyetimizi ihya edebilir. İlimle irfanla yoğrulmuş bir nesil eskinin tortularını ve alışkanlıklarını ancak üzerinden atabilir. İlimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Yeni Türkiye’nin gençliği öncelikle ahlaki değerleri en büyük saltanat olarak görecek. Komplekslerinden uzak, kendi özgüveni ile hareket ederek attığı her adımda kalbi ve aklı uyum içinde olacak. Omzundaki yükün ağırlığını ve sorumluluğunu hissedecek. Her alanda kendini yetiştirecek ama sadece kendi için yaşamayacak. Özgür düşünen özgür hareket eden, her şeyin farkında olup, yeri geldiğinde Yunus yeri geldiğinde Fatih Yeri geldiğinde Yavuz olabilecek bir gençlik. Maddeyi mananın emrine almış yaşamam Allah için, Ölmem Allah için diyecek şuurda bir gençlik. Batı değerlerinin zafiyetine hakim olacak derecede dünyaya açık ve bilgili bir türküden bir ninniden bile hayatı anlayacak kadar geleneğine bağlı ve duyarlı bir nesil yetiştirmemiz gerekiyor. Onlarca yıldır yaptıklarımız ve yapmadıklarımızı gözden geçirerek gelecek kurgumuzu masaya yatırmalıyız. İnsana dayana ölür, ağaca dayanan kurur, önemli olan baki olana bağlanmaktır. Birkaç kahramanın hikâyeleri ile idare etmek, birkaç başarıdan haz duymak değil dava adamlığı. Ezeli değerlerle ebedi saltanat kurmaktır ideal olan. Hayatın anlamı da budur. İşte bu yüzden yeni Türkiye’nin en önemli sorumluluğu bu sorumluluğu omuzlayacak gençlik yetiştirmek olmalıdır.
Kendisi için ve bu dünya için değil, ilkeleri için, ilkelerinin ülkü"lere dönüşmesi için, ülkü"lerinin ülke"sini bulması, dünyasını kurması için yaşayan bir gençlik ümidiyle...

YORUM EKLE