Parlez-moi d’amour

Bana aşktan bahset…Sözün kudret ve kuvvetinin fayda temin etmediği bahislerin en kutsalı belki de tek kutsalı aşk. Üstelik bir fikir değil bir duygu olduğu için akılla kavrayıp beylik yargılara varmak da mümkün olmuyor. Kıskançtır, şerik kabul etmez paylaşacak iktidarı yoktur, otokrattır. Neye esir olduğunu o da bilmez. Üstelik bu esaret kendi varlığıyla tanıştırır onu yani sevgiliyle zira her insanın sevdiği hakikatte kendisidir.

Her insanın Tanrı ile arasında bir sır olduğu gibi birbiri ile tanışmış olsun ya da olmasın her insanın bir diğeri ile arasında bir sır olduğuna inanıyorum, bu sır taraflarca ifşa edilince iki gönül arasındaki en derin bağ bütün haşmetiyle ortaya çıkacaktır, yalnızca haşmetiyle değil büyüleyici güzelliğiyle. Bu bağı yazık etmeğe hiç kimsenin gücü yetmez der İsmet ÖZEL. Çünkü bir kez ortaya çıkmakla kendine has bir varlık alanını zapt eder sonra büyüdükçe büyür, büyüdükçe büyür. Aşkın kendisi canlılığını idame ettirmesi gereken vasıflarla mücehhezdir, ortaya çıktığı anda aşık ve maşuktan gelecek hiçbir yardıma muhtaç değildir artık çünkü o ortaya çıkmaklığıyla kamildir tamamlanması gerekecek eksik hiçbir vasfı yoktur keza olsa dahi dünyada buna güç yetirecek kudret yoktur. Aşk ya vardır ve zorunlu olarak kamildir yahut yoktur yani eksik doğmaz aşk.

Aşk bir bilgi kaynağı değildir bundan dolayı aşka dair söylenilen şeylerin sıhhati de bilinemez bu   gerçek, okuduğunuz satırlarında doğru mu yanlış mı olduğu bilgisinden uzak olduğunuz gerçeğini ortaya koyar. Peki bu söylenilenler bilgiye dayanmıyorsa kaynağı nerededir, sıhhati nasıl tespit edilebilir? Tekrarlamakta bir beis görmeden şu gerçeği izhar etmek gerekir. Aşktan bahis açılınca bilmek değil tanımak söz konusu olur. Bu da bir yerde okunulan satırların sıhhatinin ancak okurların gönüllerinde doğrulanması imkanına kapı aralar ve her okur ile bu satırların yazarı arasında bir bağ doğmasına sebep olur. Söz konusu satırların yazarı olarak ben de bildiğimce değil tanıdığımca sadırımdan doğan sözcükleri satırlara aktarıyorum.

Aşk kendinden bahsettirmek ister, umum içinde değil zapt ettiği alan içinde. Hatırlanmak ister bir gece yarısı saat 3’te.  Marşlarla sloganlarla değil çünkü aşk biriciktir hiçbir slogan giymez üstüne giyemez. İniltilerle, fısıltılarla anılmak hatırlanmak ister. Aşıka Parlez-moi d’amour diye seslenmesini telkin eder.

Yine İsmet Özel’den mülhem “insan okudukça okur okudukça yazar, yazdıkça okur yazdıkça yazar. İnsan gitgide yazıyor ve yazmak konusunda gittikçe iştiyak duyuyorsa yakıcı bir bilme isteği içini kaplıyor demektir”. Bilmek ister peki ya neyi bilmek ister dersiniz?

YORUM EKLE