ŞAHİNDE ABLA

Ah ölüm! Bembeyaz sorgu sualsiz
Sermayem kefenim dikiyor ölüm
Dizlerim varmıyor yorgun mecalsiz
Bir gece başıma çöküyor ölüm
İsmail HAYAL


    2011 sonlarına doğru zemheri ayına kulaç attığımız Gümüşhane’de yaprak dökümü devam ediyor. Bir süre önce Hakkı Çubukçu ağabeyimizi asıl hakiki olan ahrete yolcu ettiğimizin haftası dolmadan takvimler 2011 yılının son ayının 13’ünü gösterirken bir başka Gümüşhaneli değerimizi, memleket sevdalısını, canımız ablamızı yalan âlemden ebedi olan âleme yolcu ediyoruz.

    Ömrünü kardelenlerine vakfetmiş işini ibadet derecesinde önemsemiş ve hakkını vermiş pırıl pırıl bir yüreğe sahip ablamızdı, öğretmenimizdi, annemizdi o. Emekli olduktan sonra kendi çabaları ve imkânları ile önce Köylünün Sesi ve sonraları ismini değiştirerek biricik torunu Ekin’in ismiyle Ekin Gazetesi’ni çıkarıyordu. Elinde küçücük fotoğraf makinesi adeta Gümüşhane’yi karış karış geziyordu. Nerede bir yanlışlık varsa fotoğraflıyor ve gazetesinde yayınlıyordu. Ve en önemlisi çıkardığı gazeteyi belirlediği adreslere tek tek kendisi götürüyor ve küçücük meblağlarla gazetesini idame ettiriyordu.

    Vefa adına Gümüşhane’nin ilk kadın gazetecisi ve diğer sosyal aktiviteleri nedeniyle onu Gümüş Portreler adlı eserime aldığım için bugün son derece bahtiyarım. Dayısı Avukat Süleyman Aydın ve küçük dayısı Hadi Gümüşhane’ye sembol olmuş isimler. Hatta Hadi’nin fotoğrafını kendisinden temin etmiştim. Hadi’nin komik hatıralarını bana aktaran isimde oydu.

    Kelkit Kaş, Ankara Kızılcahamam Berçin Çatak Köyü, Gümüşhane Yağmurdere, Gümüşhane Yetiştirme Yurdu ve nihayetinde Gazipaşa İlkokulu’nda toplam 25 yıl başarıyla görev yaptıktan sonra emekli oldu. Emeklilik bitiş değil başlangıç diyerek Dörtkonaklılar Derneği Kadın Kolları Başkanlığı, Köylünün Sesi Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği, Anadolu Böbrek Vakfı Üyeliği ve ANAP Kadın Kolları Başkanlığı yaptı. Ekin Gazetesi’ni kurarak Yazı İşleri ve Genel Yayın Yönetmenliği’ni üstlendi. Gümüşhane’de her zaman ilklerin en önde gelen ismiydi. Gümüşhane’den İlk Kadın Milletvekili aday adayı olmuştu.

    Kötü hastalık sinsice sirayet etmiş olacak ki ben dâhil kimsenin haberi bile olmamıştı. Ya da bu hastalığını hepimizden gizlemişti. İşte biz buyuz aslında. Değerlerimizi sağlıklarında bilmeyen, onları hatırlamayan, ölüm hakikatini akla getiremeyen insanlarız. Emekliliğin bitiş değil aslında bir başka başlangıç olduğunu bizler ondan öğrendik. Çalışmayı, üretmeyi ve ürettiğini karşılıksız olarak paylaşabilmeyi bize o öğretmişti. Gümüşhane gibi kırsal bir kentte kadın olarak birçok zorluğu aşmayı, şehre yepyeni hedefler koyabilmeyi ve bu hedeflerin gerçekleşmesinde adımlar atabilmeyi senden öğrendik Şahinde Abla.

    Keşkelerle şimdi zonklayan beynime söz geçiremiyorum. Şu anda gözyaşlarım arasında bilgisayar ekranını göremiyor ve klavyenin hangi harfine bastığımı bile fark edemiyorum. Bizi yetim ve öksüz bıraktın be ablacığım. Senin sevdanın yanında bizimki ne kadar da cılızmış meğer. O sinsi hastalık aslında bir sebep biliyoruz ama keşke bizlerden gizlemeseydin. En azından gelir ellerinden öper bir helallik alırdık.

    1952 yılında Torul’un Demirkapı Köyü’nde başlayan hayat serüveni başarılarla, gururla, insanlık ve güzel ahlakla dopdolu olarak geçti ve nihayetinde takvimler 2011 yılının son ayının on üçünü gösterirken çok sevdiği Gümüşhane’de asıl olan sahibimize Hakk’a yürüdü. Şahinde Hanım Çağlayan Turhan’la evliliğinden 2 çocuk annesiydi.

    Ve seni böyle de yazmak mı vardı Şahinde Ablacığım? Rabbim mekânını Cennet ve seni Efendimiz’e (SAV) komşu eylesin. Tüm Gümüşhane’nin başı sağ olsun.
YORUM EKLE