ŞEFKATSİZLİĞİN VE ADALETSİZLİĞİN “MEN DAKKA DUKKA”SI

            “Men dakka dukka” Arapça bir atasözüdür. Türkçe’de;“Kapı çalanın kapısı çalınır.” anlamına gelmektedir.

            Bu atasözünde insanların yaptığı işlerde İlahi adaletin bir gün mutlaka tecelli edeceği anlatılmaktadır. Yani kim birisine bir kötülük ya da iyilik yaparsa onun karşılığını bu dünyada da ahirette de mutlaka görecektir.

            Bu atasözünün kültürümüzde pek çok karşılığı vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: “eden bulur”, “hiç kimsenin yaptığı yanına kalmaz”, “iyilik eden iyilik, kötülük eden de kötülük bulur.”, “aynaya nasıl bakarsan öyle karşılık görürsün.”

            “Men dakka dukka” sözü dini nasihat kitaplarında çokça kullanılan ve bu nedenle de kültürümüze Arapça şekliyle yerleşmiş bir hikmet ifadesidir.
 
*     *     *

            “Şefkat hissini” yanlış kullanmanın insanları hangi vahim ve acınacak durumlara düşürebileceği ve sonunda da nasıl bir “men dakka dukka” ya muhatap kalabilecekleri gerçeği üzerinde durmak istiyorum.

            Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri,
Mesnevi-i Nuriye isimli eserinde  “Şefkat” hissinin yanlış kullanılmasının doğuracağı sonuçları anlatırken iki ayrı örnek vermektedir. Bunlardan birisi şudur:

            Bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, Allah’ın tabiata koyduğu kanunlardan şefkat hissine muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı, düşüp başı kırılırsa müstehak olur. Çünkü bu musibet, o muhalefete cezadır.

            İkinci örmek de yine aynı eserde verilmektedir:

            “
Dişi bir kaplan, öz evlâtlarına olan şiddetli şefkat ve koruma hissini nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra bir avcı tarafından öldürülür. İşte şefkat ve himaye hissine muhalefet ettiğinden, ceylana yaptığı aynı musibete maruz kalır.
*     *     *

            Bir çocuğun çocuk haliyle, kasıtlı olmadan bir kuşu ve bir sineği öldürmesini bile “şefkat hissine” muhalefet olarak yorumlayan Bediüzzaman Hazretleri, bu çocuğun daha sonra düşüp başının kırılmasını, o kuş ve sineği öldürmesinin bir cezai karşılığı olarak göstermektedir.

            Şefkat hissine muhalefeti çocuk değil de yetişkin, şuurlu büyük insanlar yaparsa ne olur? Herhalde bu yaptığının karşılığını kat kat ceza olarak hem bu dünyada, hem de ahirette  görecektir.
 
*     *     *

            Gelelim ikinci örnekteki mesaja. Bir anne kaplan, kendi evlatlarına olan sevgisi ve onları koruma hissiyle, bir ceylanın yavrusunu parçalıyor, kendi yavrularına yediriyor. Bu durum Allah’ın yarattığı “şefkat” hissine muhalefet olduğu için kaplan, ceylan yavrusuna yaptığı parçalama fiilinin karşılığı olarak kendisi de bir başka musibete uğrayarak bir avcı tarafından öldürülüyor.
*     *     *

            Bediüzzaman Hazretleri’nin verdiği örneklerde “İlahi adalet” in nasıl tecelli ettiğinin açılımını görmekteyiz. Bir diğer ifadeyle “Men dakka dukka”, yani eden buluyor.

            İlahi adalet, fıtri olarak akılsız hayvanların hayatlarında böyle kendisini gösterirse, akıllı şuurlu insanların hareket ve hayatlarında daha bariz olarak kendini gösterecek demektir. Bu bağlamda; insanlık âleminde pek çok şefkatsiz ve adaletsiz işe tanık olmaktayız. Özellikle torpil, adam kayırma gibi düşünce ve davranışlarla kendi çocuğu, akrabası, partilisi vs. için, başkalarının hakkını yiyenler, “şefkat” hissine aykırı hareket etmenin ve adaletsizlik yapmanın cezasını öncelikle bu dünyada, daha sonra da ahirette çekeceklerdir.

            Kendi çocuğunu, akrabasını, partilisini, fikirdaşını korumak, onlara daha iyi imkânlar sunmak için, bir başkasının hakkını alıp, onlara vermek hatası, bir kaplanın yaptığı yukarıdaki hatanın bir benzeri değil midir?

            Unutmamak gerekir ki, “men dakka dukka” hakikati her zaman devam etmektedir.

            Ayağımız taşa dokunduğunda, vicdanımız -eğer kör olmamışsa- bize pek çok hatalarımızın olduğunu haber verecektir herhalde…

            Güzel günler dileğiyle.
YORUM EKLE