SKOLYOZ TEDAVİSİNDE HİDROTERAPİNİN (SU İÇİ) FAYDALARI

Merhabalar değerli okurlar kısa bir tatil arasından sonra yazılarıma devam etmek istiyorum. Bu haftaki yazımda halkımızın yakından takip ettiği bazen adını bile diyemediği kas iskelet sisteminde sorunlar yaratan, kalp akciğer gibi organları etkileyebilen ve kişiyi psikolojik olarak rahatsız eden hastalığımız skolyoz yani omurga eğriliğinden bahsetmek istiyorum. Önce genel bir tanımla başlayıp sonrasında neler yapılacağı bizlerin yani fizyoterapistlerin bu hastalığın tedavisindeki yeri ve rolü nedir kısaca bahsetmek istiyorum sizleri sıkmadan anlamak ve bilgilendirmek istiyorum gereksiz bilgi ve lisan bozukluğu olursa affola şimdiden iyi okumalar…

SKOLYOZ NEDİR?

Omurgamız başımız ile bacaklarımız arasında uzanan ve vücut ağırlığımızın üçte ikisini taşıyan bir köprü görevi gören kemik yapıdır. Omurgamız, omur denilen toplam 33 kemikten oluşur. Bu kemikler birbirlerine bağlar, eklemler ve disk dediğimiz yastıkçıklarla bağlanır. Aynı zamanda hareketleri sağlayan ve omurların her birine bağlanan güçlü omurga çevresi kaslarımız vardır. Omurga, merkezi sinir sisteminin en önemli bölümlerinden biri olan omuriliği içinde barındırır ve korur. Ayrıca nefes almamıza yardımcı olur, idrar ve dışkı fonksiyonlarını kontrol eder. Bunun yanında bedenimizi döndürmemizi, başımızı çevirmemizi sağlar, iç organları korur. Sağlıklı bir omurgaya yandan bakıldığında boyun ve bel bölgesinde lordoz adı verilen hafif bir çukurluk, sırt bölgesinde kifoz denilen hafif bir kamburluk olmalıdır. Ancak önden ve arkadan bakıldığında dümdüz aşağıya uzanması gerekir. Skolyoz, omurganın sırt veya bel bölgesinin yana doğru eğriliği olarak tanımlanmaktadır. Omurların sağa veya sola doğru eğrilmesi yanında kendi etrafları üzerinde de döndükleri için üç boyutlu bir şekil bozukluğudur. Skolyoza bağlı olarak omurga dışında kalça, göğüs kafesi ve kürek kemiklerinde de kaymalar oluşur, duruş ve görüntü bozukluğu ortaya çıkar. Gelişme çağındaki çocuklarda bu durum, gelişen ve büyüyen omurgada anormal yüklenmeye ve bunun sonucu olarak da omurlarda deformitelere neden olur. Skolyoz hastalarının %80’inde eğriliğin nedeni saptanamamaktadır. Ancak, skolyoza neden olan yapısal bozukluklara bakıldığında; doğumsal yapısal bozukluklar, sinir ve kas hastalıkları (serebral palsi, siringomiyeli, çocuk felci, kas hastalıkları vb), omurga tümörleri, travma, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıkların neden olabileceği söylenebilir. Ayrıca duruş bozuklukları, bacaklardaki uzunluk farkı da skolyoz nedenlerindendir. Bizim günlük yaşamımızda sıklıkla karşılaştığımız skolyozlar, daha çok 10’lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni henüz tam olarak bilinmeyen (idiyopatik) skolyozlardır. Kız çocuklarında daha sık gözlenir ve ilerleme hızı daha fazladır.

NE ZAMAN SKOLYOZDAN ŞÜPHELENMEK GEREKİR?
•    Arkadan bakıldığında omurga yana doğru eğriyse
•    Bir omuz diğerinden daha yüksekse veya daha öndeyse
•    Bir kürek kemiği diğerinden daha çıkık veya belirginse
•    Omuz ve kalçalar asimetrik duruyorsa
•    Göğüs kafesi bir yana veya öne-arkaya kaymış gibi görünüyorsa
•    Bir bacak diğerine göre daha uzun görünüyorsa
•    Giysiler kişinin üzerinde aismetrik duruyorsa

SKOLYOZ TANISI NASIL KONUR?
Skolyoz tanısı omurga eğriliğinin derecesine bakılarak konur. Ayakta çekilen röntgen filminde ön-arka ve yandan görüntü alınır. Omurganın görüntüsüne göre eğrilik, bir açı olarak derece cinsinden ölçülür. Skolyoz tanısı için eğriliğin 10 derece üzerinde olması gerekir.

SKOLYOZDA NEDEN ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİDİR?
Skolyoz, her yaş grubunda görülmekle birlikte tanı konma ergenlik yaşına kadar sürebilmektir. Çocuklarda ve gençlerde hastalığın ağrı gibi hiç belirti vermeden ilerlemesi erken tanının zorluğunu ortaya koymaktadır. Büyümenin en hızlı yaşandığı ergenlik döneminde semptomlarının görülme sıklığı artan skolyoz tedavisinde başarılı sonuçlara ulaşabilmek için erken dönemde müdahale edilmesi gerekir. Çünkü zamanında teşhis edilmemiş ve ilerlemiş omurga eğrilikleri çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Skolyozun önemli bir sorun olarak dikkat gerektiren bir diğer özelliği ise, önlem alınmadığı takdirde estetik sorunların yanında kalp ve solunum sistemi üzerinde geri dönüşümsüz hasarları ortaya çıkarabilmesidir.

HİDROTERAPİ NEDİR? SKOLYOZDA NEDEN TERCİH EDİLMELİDİR?
Hidroterapi (havuz terapisi), suyun fiziksel özelliklerinden faydalanarak hastalıkların ve fonksiyonel kayıpların tedavi edilmesi yöntemidir. Fizik tedavi yöntemlerinden birisi olan hidroterapide suyun kaldırma kuvvetinin yardımıyla vücudun taşıdığı yük azalır, normalde yapılamayan ya da yaparken çok fazla ağrıya sebep olan hareketlerin yapabilmesi mümkün olur. Özellikle skolyoza bağlı sırt ve bel ağrısı olan kişilerde azalmış omurga esnekliğinin ve hareketliliğinin egzersizlerle geri kazanılmasında hidroterapi mükemmel bir seçenektir. Vücudun suyun içerisinde olması vücuda hem destek sağlar hem de karadaki egzersizlerde olmayan ‘iyilik hali’ hissi yaratır. Omurga üzerindeki yükü azaltarak gövdemizi ayakta tutan kor kaslarını güçlü tutmaya yardımcı olur.

KİMLER ‘HİDROTERAPİ’ TEDAVİSİNE KATILABİLİR?
Hidroterapi skolyoz tanısı olan her yaş grubundaki hasta için uygundur. Hidroterapinin sağladığı iyileştirici ve destekleyici etki, geleneksel egzersizlere güveni azalan hastalar için ideal bir tedavi yöntemi haline gelmesini sağlamıştır. Yaşlı veya hareket kabiliyeti az olan hastalar için karadaki egzersizleri yaparken denge kurmadaki güçlük ve düşme korkusu da bir sorun olmaktan çıkmaktadır.

FİZYOGÜMÜŞ EGZERSİZ ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Fzt. OKAN TAŞKIN 

İLETİŞİM :05537612729    
www.fztokan29@gmail.com

YORUM EKLE