TÜRKİYE’DE ENGELLİ OLMAK

Engelli olmak, özellikle son yıllarda toplum olarak farkındalığımızın arttığı bir durum olsa da engelli olarak doğmuş ya da sonradan engelli olan bireyler açısından, hala ciddi sıkıntılar ve sorunlar yaşıyor olmak demektir. 

Son rakamlar ülkemizde 9 milyona yakın engelli vatandaşımız olduğunu gösteriyor. Yani ülkemizde yaklaşık her 9 kişiden biri kısıtlayıcı bir engele sahiptir. Bu açıdan bakıldığında engelli meselesi, sadece bir sağduyu değil, aynı zamanda bir hak ve adalet meselesi olmalıdır. Engelli insanlarımız da, eşit muamele, itibar, yaşamlarını bağımsız idame ettirme ve toplumun bir parçası olma gibi haklara sahip olmalıdırlar. 

Toplumsal yaşam içerisinde, kamusal alanların, herkesin eşit ölçüde kullanım hakkı vardır. Bu hak engelli olanlar için de geçerlidir. Peki, bizler, (bugün için engelsiz görünenler), engellilerin kamusal alanları kullanma haklarına ne ölçüde katkıda bulunuyoruz?

Merdiven koyduğumuz yerlerin yanına kullanılabilen rampalar yapıyor muyuz?
Tekerlekli sandalyeli engellilerin kullanımına telefon kabinleri, WC'ler sunabiliyor muyuz?

Dahası, kamu binalarında ve toplu ulaşım istasyonlarında asansör bulundurabiliyor muyuz?

Asansör olmadığında kamusal hizmeti engellilerin ulaşabileceği zemin kata indirebiliyor muyuz? 

Zemin kata engelliler ulaşabiliyor mu, yoksa binaya uzaktan bakmak zorunda mı kalıyor? Arazilerimizi toplumun refahı ve yaşam kalitesinin iyileşmesi adına yeniden biçimlendirirken engellileri hep göz ardı mı ediyoruz?

Bir gün (her an) bizim de engelli olabileceğimizi unutuyor muyuz? 

Engellilere yol açalım, önlerine yeni engeller koymayalım ki, zaten var olan engelli halleriyle baş edebilsinler, toplumsal yaşam içerisinde yer alarak özgüvenlerini yitirmesinler. Yol açalım ki, yeteneklerinden, bilgi birikimlerinden, yaşam deneyimlerinden ve potansiyellerinden yararlanabilelim. Destek olalım, cesaretlendirelim ve en doğru zamanda en doğru yerde yanlarında olalım. İnanın çok şeyler başardıklarını göreceğiz.   

Sakat olması, Shakespeare’i dünyanın en iyi oyunlarını yazmaktan alı koymamıştı.

Abraham Lincoln ‘un bedensel olarak engellerinin olması 4 yıl boyunca Amerika Birleşik Devletlerini yönetmesini engelleyemedi.
Kör olmak Aşık Veysel'in "Güzelliğin on para etmez, şu bendeki aşk olmasa" gibi ölümsüz eserler vermesinin önüne geçemedi.

Dahası, Beethoven’in 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelediğini,

Eli Bowen'in en ünlü akrobasi gösterilerini olmayan bacaklarıyla yaptığını,

Erik Weihenmayer'in Everest'e görmeyen gözleriyle tırmandığını,

Dustin Carter'in güreş şampiyonasını bacaksız ve kolsuz kazandığını unutmamak gerekir.  

Neden çevremizdeki engelliler de toplum desteğiyle birer Beethoven, Cristy Brown, Eli Bowen olmasın? İşitme engelli olan ve geride bıraktığımız yüzyıla damgasını vuran William Shakespeare'in sözleriyle bitirelim; ‘İnsanların çoğu duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.’ Selam ve

Sevgiler…

YORUM EKLE