ÜÇ NESLİN AKTÖRÜ: CÜNEYT ARKIN

Çekiliyor bir bir ne varsa özden, 
Bir küçük gözyaşı ayrılır gözden.                        
Acı bir hikâye geriye sözden,                             
Sen de güle güle git Battal Gazi.
İsmail HAYAL

Rahmetli babam tabiri caizse bir god buğday karşılığında Gümüşhane Demirören Köyünde 29 sene imamlık yaparken köyün gençleri ve çocukların dini tedrisatlarını kazanmaları konusunda haklı bir yere sahipti.

Haftanın belirli günlerinde Hayaloğlu Odası, Sarıçiçek Köy Odaları, civar köy ve Bayburt’un köy odalarında söhrübat, emsile, Hz Ali Cönkleri, Battal Gazi Destanı başta olmak üzere Ağlar Baba’dan deyişleri ile o nesle adeta damga vurmuştu.

Sonraki yetmişli yılların ortasından sonrası Trabzon’da Emek Sinemasının kocaman afişinde elinde kılıcı, başındaki sarıkla Battal Gazi siluetinde Cüneyt Arkın ile tanışmamız öyle olmuştu. Daha sonraları Kara Murat ve Malkoçoğlu olarak karşımıza çıkmıştı. Sinema önünde Bayburtlu Basri Aga’nın (Makuloğlu) tükürük köftesi yanında yine Bayburtlu Hüseyin Emmi’nin (Kurt) bir külah kestanesi veya taze mısırını midemize indirdikten sonra karaborsa sattığım biletlerden arta kalan biletle salona girerdik.

Seninle büyüdük öylece kaldık,            
Malkoçoğlu olduk Bizans'a daldık.             
Seninle ağladık seninle güldük,                       
Sen de güle güle git Battal Gazi.

Arap Kadir’in gözümüze soktuğu fenerin ışığında yerimizi bulur birazdan beyaz perdeye çıkacak olan Cüneyt Arkın’ı alkışlarla karşılardık.

Siyah beyaz dönemde rahmetli babam bir zamanlar köy odalarında gaydeli şekilde okuduğu destanın gerçeğini televizyon ekranında görünce heyecandan yerinde duramazdı. Okuduğu gibi Battal Gazi atı Akşar’ına biniyor tez zamanda Malatya’dan yola revan olup Bizans kapılarına Tekfur’un karşısına çıkıp onu İslam’a davet ediyor.

Surlardan surlara keklik gibi sıçrayan, bir okla en az on Bizans askerini yerle yeksan eden, bu yağız delikanlı küçükken dinlediğimiz ve hayal ettiğimiz o kahramanın adeta ta kendisiydi.

Sen Anadolu'ydun bizlerin sesi,              
Mazlumun umudu o gür nefesi.                       
Seni de buldu bak ölüm kafesi,                        
Sen de güle güle git Battal Gazi.

1921 doğumlu babam Cüneyt Arkın’ı izledi. 1969 doğumlu ben Cüneyt Arkın’ın filmleriyle büyüdüm. Nihayetinde 1995 doğumlu oğlum Cüneyt Arkın’ı izledi. Ve hatta ondan sonraki milenyum ve Z Kuşağı diye tabir edilen nesilde onu izledi. Yani Cüneyt Arkın için üç neslin aktörü dersek yanlış olmaz sanırım.

Eskişehirli fakir bir çiftçinin ölen onca çocuktan sonra sağ kalabilen, hayatı çilelerle geçen, kazandığı İstanbul Tıp Fakültesi’ni inşaat işçileri ile aynı odayı paylaşarak, okuldan sonraki zamanlarında amelelik yaparak okulunu derece ile bitiren, doktor olduktan sonra dahi çileli bir hayata devam eden, gerçek ismiyle Fahrettin Cüreklibatur çoğumuzun sandığı gibi tuzu kurulardan olmadı, olamadı. Tesadüf eseri girdiği sinemaya yeni bir akım getiren, sirkte çalışan, karate öğrenen, kazandığı ödülü hak etmedim diyerek Yılmaz Güney’e teslim eden, sinema emekçileri aç kalmasın diye gönlü razı olmadığı halde absürt filmlerde oynamak zorunda kalan, bir zamanlar düştüğü alkol bağımlılığı sonrasında eşi Betül Hanım’ın sabrı ve şefkatiyle bu illetten kurtulan, bundan sonrasında Anadolu’yu karış karış gezerek gençlerle hasbıhal eden, imkanı olsaydı dünya yıldızı olabilecek yakışıklılık ve karizmada olan Cüneyt Arkın 2022 yılında 85 yaşında ruhunu Hakk’a teslim etti.

Facebook’ta birebir paylaşımlar yapan, devleti, milleti, bayrağı, maneviyatı ve askeri hakkında olumlu mesajlar veren, hiçbir zaman sanatçı kimliğini bölücülüğe, kibre, gurura teslim etmeyen bizden biri gibi yaşadı ve sessizce ayrılıverdi.   

Her biri bir şaheser olan filmleriyle, verdiği olumlu ve yapıcı mesajlarıyla, her daim rahmet ve minnetle anacağımız sinemanın dev aktörü mekânın Cennet olsun inşallah.  

Çocukluğum gitti gençliğim yitti,                       
Bir hüzünlü masal ne çare bitti.              
Hayalî'nin sanki sol yanı gitti,                            
Sen de güle güle git Battal Gazi.

YORUM EKLE