ÜRETİM- EĞİTİM- KARDEŞLİK- AHİLİK

Hak ile Sabır dileyip bize gelen bizdendir,
Akıl ve Ahlâk ile çalışıp bizi geçen bizdendir.

Bir ülkenin sosyal ve iktisaden kalkınması, ancak kendi tarihî değerlerinin, günün şartlarına göre yeniden yorumlanmasıyla mümkündür. Geri kalmışlıktan ileri medeniyet seviyesine ulaşan birçok gelişmiş ülke bize bunu göstermektedir. Bu ülkelerin kalkınmalarındaki temel etmen, ahilik ilkelerinin asıl öğelerinden olan “ahlâk” ve “çalışmanın” yani alın teri ile dürüst kazancın, düzene hakim olmasıdır.

Anadolu’da 13. yüzyılda kurulan ahilik teşkilâtı esnaf, sanatkâr, sanayici ve ticaret erbabını asırlarca bünyesi içerisinde barındırdığı, iş ve meslek ahlâkını kurup koruduğu, ortaya koyduğu ilkelerle de sadece meslekî kuruluşlara değil, toplumun her kesimindeki insana hitap ettiği bilinmektedir. Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı, tarihî ve sosyo-ekonomik değerlere haiz önemli bir kurum olan Ahiliği, günümüzün bazı sorunlarına, bilimsel araştırma ve yayın yoluyla çözüm getirme ve tanıtma amacıyla kurulmuştur. Ahilik Vakfı, bu gayeler doğrultusunda, kuruluşundan itibaren yurt içinde ve yurt dışında panel, sempozyum ve konferanslar tertip ederek ahiliği kamuoyuna tanıtma gayreti içindedir.

Ahi Kültünü Araştırma ve Eğitim Vakfı , Ahilik Teşkilatının sivil toplum ilkelerine dayanan, devlete yük olmadan, gönüllülük esasına göre hizmet veren bir sivil toplum kuruluşudur. Ahilikle ilgili evrensel olabilecek bu değerlerin ne olduğuna bir bakalım.

Ahilik, halka dönük bir kurumdur. Kendi ticaret çıkarını diğer meslektaşlarından üstün tutmayan kişi mutluluğu halka hizmet edip yararlı olmakta arar. Belli bir süre, bir iş basamağında kalarak olgunlaştırılan yamak-çırak-kalfa-usta hiyerarşisi kurmayı ve bu basamaklarda baba-evlat ilişkisi gibi öğreticiye candan bağlanmak suretiyle sanatı, sağlam ahlaki ve mesleki temellere oturtmayı amaçlar. Esnaf ve sanatkârlıkta önemli bir sorun olan üretici-tüketici çıkar ilişkilerini, birbirleriyle sürtüşmeye düşmeyecek şekilde ayarlar. İşe saygı ve çalışkanlık, yardımlaşma ve haksızlığın cezalandırılması da Ahilik kurumunun temel ilkeleri arasındadır.

Ahilik geleneğine göre bir ahinin:
- Alnı açık olmalı,
- Eli açık, cömert, yardımsever olmalı,
- Sofrası, kapısı açık olmalı, nesi varsa misafiriyle paylaşmalıdır,
- Dilini yalandan, gıybetten, iftiradan bağlamalı,
- Gözünü ayıp aramaktan, elini haramdan bağlamalı,
- Belini bağlamalı, kimsenin namusuna göz dikmemelidir.

Böyle güzel ilkelerle var olmuş olan Ahilik kurumumuz, Osmanlılar döneminde lonca, gedik kuruluşları olarak devam etmiş; Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte de esnaf teşkilatlarımız, yasal düzenlemelerle çalışmalarına devam etmiştir. Esnafın ve çalışanlarının hakları Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birlikleri ve Konfederasyonlarca korunmaktadır. Ahilerin kurduğu esnaf ve sanatkâr birliklerinin koyduğu ana ilkeler, daha sonraları bu alanda hazırlanan yasaların ve tüzüklerin temelini oluşturmuştur.

Günümüzde, esnaf ve sanatkârların oluşturduğu kurumlar; Ahiliğin insana değer veren, dayanışmayı özendiren ve adaleti amaçlayan temel ilkelerinden yararlanmakta, insanlığın ortak erdemleri olan sevgi, bilgi, dostluk, adalet ve dayanışma gibi değerlere önem vermektedir.

“Tüketiciyi Koruma Kanunu” nun hazırlık çalışmalarında, Ahilik teşkilatının ilkelerine de başvurulmaya başlanmış adı geçen kanunda, ahilik sistemindeki tüketiciyi koruma usullerinden yararlanılmıştır.

Türk kültürüne bin yıl kaynaklık eden ahiliğin, başta ahlâk olmak üzere çalışma, hoşgörü birlikte kazanma, birlikte yaşama ve birlikte kazanma ilkelerini ortaya çıkarmıştır. Ahiliğin sevgi, hizmet, inanç, yardımlaşma, eşitlik gibi ilkeleri göz önüne alındığında günümüz evrensel değerleri ile örtüştüğü görülmektedir. Bu nedenle söz konusu değerlerin sosyal bilimler ve teknik bilgilerden de yararlanmak suretiyle günlük hayata geçirme çalışmaları sürdürülmektedir.
Tarihimizden miras kalan bu değer birikimlerimiz, şu anda sahip olduğumuz tüm maddi birikimlerimizden daha değerli bir hazine oluşturmaktadır. Tarih ve uygarlığımızdan gelen bu imkânların, ülkemizin bugünkü potansiyeline monte edilmesi gerekmektedir.

Bir üretim, eğitim ve kalkınma modeli olarak algılanması gereken Ahilik, zamanımızın şartlarına göre, toplumun benimseyip kabul göreceği tarzda, yeniden yorumlanmalı, bunlara yeni işlevler yüklenerek, yepyeni bir iş ahlâkı ve müteşebbis ruhu yaratılmalıdır.

Bu düşünceden hareketle, Ahilik sisteminin esaslarından ve fikriyatından, günümüz koşullarını ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak, bundan hangi ölçülerde yararlanılabileceğini araştırmak, toplumumuza üstün ahlâksal değerleri, sosyal yardımlaşmayı, dayanışmayı, kaliteli bol ve ucuz üretim imkânlarını sağlamak… kısaca Ahilik sistemini günümüze uyarlamak üzere yeni bir model geliştirme gayretinde olunmalı.

Hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, adam kayırma… gibi yolsuzluklarla mücadelelerde Ahilik İlkelerinin önemi bir kat daha artmaktadır. Temiz toplum oluşmasında ve kaliteli üretimde de Ahilik ilkelerine gereksinme duyulmaktadır. Bugün işletmelerin yeni yeni algıladıkları “Toplam Kalite” ve Tüketicinin Korunması gibi kavramlar Ahiliğe dayanmaktadır.

YORUM EKLE