YARDIMLAŞMADIR RAMAZAN

Ramazan ayı ile hayatımızda bir sükûnet bir huzur başlar. Ramazan ayı maddi ve manevi birçok güzelliklerin bir arada yaşandığı,  duygu ve hissiyatında öne çıktığı mübarek bir aydır. Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan ayı dini açıdan taşıdığı önemle birlikte müminler arasında sosyal açıdan da yardımlaşma ve dayanışmanın en yüksek olduğu aydır.
 
Peygamber efendimiz (sav) “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, o oruçlunun alacağı sevabın aynısı, iftar ettirene de yazılır. Ve oruç tutanın sevabından da bir şey eksilmez” buyurmuştur. Komşuları akrabayı ve aile fertlerini kendi evinde iftar ettirmek,  sıla-ı rahim ve iyilikte bulunmak lazımdır.

Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme “Hangi oruç daha faziletlidir?” diye soruldu Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Ramazan’a hürmeten Şaban ayında tutulan oruç” diye cevap verdiler. 
Yine soruldu: “En faziletli sadaka ne zaman verilendir?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Ramazan ayı içinde verilen sadakadır” buyurdu. 

Ramazan bir yardımlaşma ayıdır. Bu ayda kalpler yumuşar, gönüller genişler, cömertlik hisleri canlanır. Varlıklı olanlar fakirlerin halini, ihtiyaçlarını, kendileri de aç kalınca daha iyi anlarlar.
Oruç olmasaydı sadece kendi menfaatini düşünen bazı zenginler açlık ve fakirlik sıkıntısını bilmez, dolayısıyla ihtiyaç sahibi kimselerin yardıma ve şefkate muhtaç olduklarını akıllarına getiremezlerdi. 

Allah (c.c.) bu dünyada geçim cihetiyle kimini zenginlikle kimini fakirlikle imtihana tabi tutuyor. Zengini fakirlerin yardımına  davet ediyor. Zenginler fakirlerin açlık hallerini ancak oruçtaki açlıkla tam anlayabilirler. Oruçlu zengin, fakirin ne kadar merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu o zaman anlar. Yani zenginin de nefsine açlık çektirme mecburiyeti lazımdır ki, hakiki açlığın ne olduğunu anlayabilsin. O halde oruç sosyal hayatın tanzimi için de bir vasıtadır.
 
Zaman zaman kimileri ben fakir bulamıyorum ki bir sadaka vereyim, herkesi zengin görmekle yardım elini uzatmak istemeyenler var. Oysa herkes kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir ve yardımda bulunabilir.

Yardımda bulunarak insan kendi cinsine karşı şefkatli davranmakla hakikî manada bir şükür kapısını açmış olur. Hangi fert olursa olsun, kendinden daha fakirini bulup ona yardım edebilir. Müslüman yardıma muhtaç olana karşı şefkat göstermekle mükelleftir.

Eğer oruç vasıtasıyla nefsine açlık acısını çektirme mecburiyeti olmasaydı, insan şefkat ederek yapmakla vazifeli olduğu yardımı yapamazdı. Çünkü açlık sıkıntısını bilmeyen insan başkasının derdini nasıl bilecek, nasıl yardımına koşacaktır? Atalarımız  “Tatmayan bilmez” demişlerdir.

Bu açıdan Ramazan, fakir fukaranın gözetildiği, yoksulların yardımına koşulduğu, yalnız ve kimsesiz insanların elinden tutulduğu bir mevsimdir. Oruçlu müminler bu ayda yardım etme, infakta bulunma, hayır hasenat yapma, insanlar hangi şeye ve neye ihtiyaç duyuyorlarsa o konuda destekte bulunmada bir yarış içine girerler.

Hayır yaparken, sadaka ve infakta bulunurken, bu işi yapanlar bundan çok büyük bir haz duyarlar ve ferah dolu bir zevk alırlar.

Bir hadisi şerifte Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem infakta bulunanları şöyle tarif ediyor: Ramazan ayında bol bol infakta bulunun. Çünkü o ayda infakta bulunmak, Allah yolunda infakta bulunmak gibidir.

İnsanlar arası yardımlaşma ve dayanışmayı en güzel ifade eden Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: ”Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”  “Dicle kenarında kayıp olan bir hayvandan” kendini sorumlu tutan Hz. Ömer (r.a.) gene; ekmeği olmayan aç bir aile için “sırtında o aileye un torbasını taşıması” hadisesi, bize sosyal adaleti, dayanışmayı, yardımlaşmayı ve güveni gösteren en güzel örneklerdir.

Ramazan ayı mübarekiyeti hürmetine Rabbim memleketimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirsin.

YORUM EKLE