ZULME LANET KUDÜS’E DESTEK

ABD Başkanı Donald Trump'ın kararıyla İsrail Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşınması bölgeyi karıştırdı. ABD’nin uluslararası bir mikser görevi üstlendiğinden kargaşa çıkarması artık anormal karşılanmıyor. İsrail'in Filistinli göstericilere müdahalesi katliama, vahşete dönüştü. Filistinliler Amerikan Büyükelçiliğinin taşınma işlemini protesto etmek için toplanmıştı. Beytüllahim, Ramallah, El Halil, Nablus ve Eriha'da yürüyüşe başlandı. Protesto için Gazze sınırına on binlerce kişi akın etti. İsrail ordusu Gazze'ye havadan uyarı notları dağıtmış, sınırdan uzak durun uyarısında bulunmuş, sınıra yaklaşan terörist muamelesi görecek demiş.  Dağıtılan uyarıda Hamas'ın emellerine alet olmayın denildi. Protestolar alevlenince,  tam anlamı ile vahşet yaşandı. Filistinliler keskin nişancıların görüş alanını engellemek için lastik yaktı. İsrail'se Filistinlilere karşı gerçek mermi kullandı. Göstericilere dronlarla göz yaşartıcı gaz da atıldı. Eylem yapan Filistinli kardeşlerimizin vurulma anları kameralara yansıdı. Bu haberi televizyondan izleyince, haber kaynaklarından işitince yüreklerimiz yandı. Yutkuna yutkuna İsrail’e ve bu olaylara sebep olan ABD’ye ve İsrail’e lanetler okuduk, okumaya da devam ediyoruz.

Bu zulüm nereye ne zamana kadar sürecek bilmiyorum ama, biz bize yani Müslümana düşeni yapabiliyor muyuz? Hakkı ile yaptığımız söylenemez.  Hadisi Şerifte peygamberimiz şöyle diyor. Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” İnsan hayat süreci içerisinde müdahale edemeyeceği kötülüklerle karşı karşıya gelebilir. O kötülüğü düzeltmeye imkân bulamayabilir. Öyle ise o kötülüğe kalben buğzedip rahatsız olması, onu o kötülüğün mesuliyetinden kurtarır. Bir Müslüman olarak en azından bu zalimlere kalben buğz etmemiz gerekmez mi? Müslüman ülkelerin bu olaylara karşı tepkisi nasıl oldu hepimiz gördük. Üstünkörü dilucu ile kınama mesajları yayınladılar o kadar. İmanın en zayıf noktası olan kötülük ve bu vahşet karşısında buğz dahi edemediler. Bu zulüm karşısında dim dik duran, bütün dünyaya bu yapılanların bir katliam olduğunu dobra dobra haykıran bir Türkiye var çok şükür.
 Zulüm karşısında susmak şeytanlığın ta kendisidir. Akif’in dediği gibi biz zulmün karşısında susamayız, zalimi asla sevemeyiz. İstanbul Yenikapı etkinlik alanında “Zulme Lanet Kudüs’e Destek” mitingine yüzbinlerce insan, bazı İslam ülkelerinin liderleri, Filistin Başbakanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, Başbakanımız Sayın Binali YILDIRIM, TBMM Başkanı Sayın İsmail KAHRAMAN, Sayın Devlet BAHÇELİ, Sayın Mutafa DESTİCİ katıldı. Liderler konuşmalarında İsrail’i en yüksek perdeden kınadılar. Zalimlere hep bir ağızdan lanetler okundu. Bu miting Filistinli kardeşlerimize Kudüs’e destek mitingi idi. Siyasi bir tarafı yoktu. Siyasi laflar yoktu. Sadece ve sadece zulme karşı bir direniş vardı. Bütün dünya ve diğer İslam devletleri bir daha gördü ki zulmün karşısında sesini en yüksek perdeden dile getiren bir Türkiye var. Biz her zaman zalimin karşısında olduk olmaya da devam edeceğiz. Hiç kimse sesini çıkarmasa da biz mazlumların gür sesi olacağız. Biz kadim bir medeniyetin varisleriyiz. Biz bize yakışanı yapacağız. Başkaları da kendine yakışanı yapacak.

Türkiye sadece mitingler yaparak olayı geçiştirmedi. Bu vahşet karşısında hem İsrail hem de ABD büyükelçimizi ülkemize çağırdık. Türkiye İsrail büyükelçisini İkinci hamle olarak İsrail’in İstanbul başkonsolosu kovarak diplomatik olarak da tepkisini göstermiş oldu. Türkiye İslam İşbirliği teşkilatını toplayarak teşkilatın, Filistinlilerin ve insanlığın hak ve hukukunu savunup korumak için yeni tedbirlerin alınmasını istedi. 

YORUM EKLE