Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
02 Ocak 2008 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Öğrencilerimiz bir öğretim yılında bir dersten 4-6 yazılı sınav ve en az bir sözlü sınav notu alarak bir yılda bütün derslerden yaklaşık 60-70 sınava tabi tutulmakta, böylece onların bilgileri ölçülüp değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu rakamı ilkokul 3. sınıfla liseyi bitirene kadar ki 8 yıllık süre ile çarparsak 560 sınava denk gelmektedir. Yani 8 yılda ömrümüzün 24 günü sınavla geçmektedir. Buna ödev ve projeler ve sözlü sınavları da katarsak rakam yükselecektir.
Son yıllarda sınavların öğrenciler üzerinde bir baskı oluşturduğu, özellikle test sınavlarının öğrenciyi düşünmekten alıkoyduğu ve insanımızdaki yorumlama ve çözüm üretme yetilerinin körleştirdiği iddia edilmektedir.Test sınavlarının;öğrencinin bildiklerini değil bilmediklerini ölçmüş olması bu sınavlarda geçerlilik oranını düşürürken,yazılı sınavların zamanı kullanma bakımından az soruyu cevaplamaya yeterli oluşu ve cevabı okuyan öğretmen veya uzmanın objektif ölçütler koyamaması nedeni ile eleştirilmektedir. ister yazılı, ister test, isterse sözlü olsun,sınav;bir ölçme aracı olup herkese eşit zorluk ve kolaylıkta olduğundan iyi bir değerlendirme aracıdır.
Ölçülmeyen hiçbir nesne geliştirilemeyeceğinden, mutlaka bir ölçme aracına ihtiyacımız vardır. Peki eğitimde ölçme deyince sınavdan başka bir ölçme aracı olamaz mı? Mesela uzunluğu metre ile ölçeriz,ağırlığı ise gr,kg ..vb. Peki bir insanın ne kadar öğrendiğini başka nasıl ölçebiliriz? Sınav şart mıdır, sınav yapılınca soru sormak zorunlumudur?
Bir berber,çırağına öğrettiklerini ölçmek için ona derki; "bak oğlum al makası eline bana bir ense tıraşı çekte görelim;bakalım bu işi öğrendin mi?" çırakta öğrendiklerini bizzat göstererek bu işi öğrenip öğrenmediğini gösterir.Bu mesleki ve beceri isteyen bir bilgidir;yani somut bilgidir.Bu yüzdende çırak için sadece becerilerini göstermek herhangi bir soruya muhatap olmadan mümkün olmuştur.Oysa öğrenciler:Somut bilgiler yanında bir sürü soyut bilgi de öğrenirler.Örneğin öğrenciye Tanzimat Edebiyatının öncülerini bilip bilmediğini ölçmeniz için ona, ya bir kaç soru sormanız,yada bu konu ile ilgili bir yazı istemenizle mümkündür. Başka türlü bilgisini ölçemezsiniz.
Okulları sadece mesleki bilgiler içeren konularla eğitim yapan kurumlar yapsak,öğrencilere sadece günlük hayatta kullanabilecekleri bilgileri öğretsek,bu eğitim insanı bedensel becerileri gelişmiş, ancak bilişsel ve zihinsel olgunluğu olmayan bir makineye dönüştürür ki; bu durum bireyi eğitimsiz bırakır.Öğretmiş olursunuz ama eğitim vermemiş olduğunuzdan donanımsız bırakmış olursunuz.
Bilgiyi ölçmenin üç yolu vardır; ölçmek istediğimiz kişi, ya soruyu cevaplar,ya bu konu ile ilgili bir yazı yazar, yada konu ile ilgili bildiklerini söyler.Eğer bilgi beceriye dayanıyorsa bizzat el becerileri ile uygular.
Bütün konuyu özetlersek;bilgiyi sınav yapmadan ölçemeyiz. Sınavların yöntemini değiştirebiliriz,sınavlardaki soru karakterleri ile ilgili çalışabiliriz,ama soru sormadan konuşturmadan bilgiyi ölçemeyiz.Yani sınavın yerini yalnızca başka bir sınav alabilir.
EĞİTİMDE SINAVIN YERİNİ NE ALABİLİR?
