Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hasan PİR->BAŞÖRTÜSÜ SINAVI [ Arama ]

BAŞÖRTÜSÜ SINAVI
Başlık BAŞÖRTÜSÜ SINAVI
Açıklama 13 Şubat 2008 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail hasanpir2002@yahoo.com
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Demokrasi, nazlı bir çocuk gibi ihtimamla büyür. Yasaksız dünyalar, tahammüller, hoşgörüler, sevgiler ise onun gıdasıdır.

        Türk demokrasisinde olgunluk dönemine gelinirken zaman zaman çok sıkıntılar çekilmiştir. Kitap okumanın yasaklı olduğu günleri görmüştür bu nazlı demokrasi… Cezaevlerinde idamlıkları bile güldüren, “kitap okumaktan mahkûm” görüntülerinin yaşandığı günlerden geliyor bu nazlı demokrasi…

        Son elli altmış yıldır yaşanan ve bir kısmı artık gerilerde kalan bu nakiseleri bugünün çocuklarına nasıl anlatırsınız? İsterseniz bir deneyin bakalım, evlerinizde çocuklarınıza kitap okudukları için bir zamanlar insanların hapislere girdiğini anlatın… Çocuklar, çocuk masumiyeti bu olayı kavrayabilecek mi?

        Demokrasi gelişip, olgunlaşırken, bugün günün konusu olan başörtüsü sorununu yarınlarda çocuklarımıza nasıl anlatacağız?..  Bir zamanlar insanlar giyim tercihlerinden dolayı şöyle oldular, böyle oldular mı diyeceğiz… 

        Dün çeşitli konularda olduğu gibi, bugün de başörtüsü konusunda bu ülkenin aydınları tarihi bir sınavdan geçiyor…

        * * *

        Yatılı okulların birinde okula yeni kayıt olan öğrencilerle tanışma programı düzenleyen öğretmen, öğrencilerden isim ve memleketlerini söyleyerek kendilerini tanıtmalarını ister. Sırasıyla herkes adını, memleketini söyler.   Sıra Mehmet’e gelir. Mehmet, herkes gibi kurallara uygun olarak ayağa kalkıp kendini tanıtır. “Mehmet Ahmetoğlu, Bayburt…” Öğretmen bu tanıtmayı beğenmez tanıtımı tekrarlamasını ister. Mehmet kendisini tekrar tanıtır. “Mehmet Ahmetoğlu Bayburt…” Öğretmen bu tanıtımı da beğenmez. Tanıtım tekrarları üçü, dördü beşi bulmuştur… Derken Mehmet’in canı sıkılır, her şey tamam ama öğretmen neyi beğenmedi acaba diye düşünmeye başlar ve birden yerinden kalkarak öğretmenin yanına gidip kulağına eğilerek titrek bir sesle “öğretmenim yoksa siz Gümüşhaneli misiniz?” diye sorar…

        Bu olay, Bayburt il olmadan önce Bayburt Gümüşhane ilişkilerini anlatan latif hikâyelerden birisidir.

        Başörtü konusunda yıllarca yaşanan kargaşa ve diyaloglar bu hikâyeyi aklıma getirdi.

        Başörtüsü Anadolu’nun yıllardır geleneksel bir kültürü. Aynı zamanda dini inancın bir gereği… En azından kendisi için böyle yaşamaktan mutlu olanların bir hayat tarzı… Bu insanlara yıllardır başörtüsünü niçin taktıkları sorulur, onlar da erinip üşenmeden yıllardır bu sorunun cevabını verirler, kültürlerinin ve inançlarının gereği olduğunu söylerler ama ne gariptir ki verdikleri cevaptan birileri pek hoşlanmaz ve ikna olmaz, illa da başka bir cevap bekler ve cevapları tekmil alır gibi tekrarlatır dururlar…  Yok derler, sizin niyetiniz şudur, yok budur…

        Falcılığın tarihe karıştığı bir devirde fal bakar gibi niyet okumayı anlamak mümkün değildir.  Bu devletin ilgili kurumları art niyetlileri tespit edemez mi? Devletimiz bu kadar aciz mi? Hayır asla… Devletimiz güçlüdür, başörtüsünü kötü niyetine alet için takanlar varsa bunları bir gün içinde bulup çıkarır…

        Başörtüsü, yıllardır bu ülkenin bir kısım aristokrat aydınlarının sorunu. 70 milyon halkın günlük yaşayışında böyle bir sorun yok. Başı örtülü olanı ile başı açık olanı; namaz kılanı ile kılmayanı güzel bir uyum içinde yaşayıp gidiyor. Ama yukarılarda ne oluyorsa oluyor ve sular bir türlü durulmuyor.

        Anadolu’da geleneksel ev kültürünün değişmez öğelerinin başında Kur’an-ı Kerim, seccade ve başörtüsü gelir… Bunlar Anadolu fotoğrafının demirbaşlarıdır.    

        * * *

        Beyaz gençlerden biri yolda rastladığı bir Zenci gençle dalga geçer, renginden dolayı onu küçümser. Zenci genç ise; söz ve bakışlarından rahatsız olduğu Beyaz gence: “Hayrola, boyayı mı beğenmedin, yoksa boyacıyı mı?” diyerek cevap verir.

        Dini inancından dolayı başörtü taktığını söyleyen bir bayan, bütün her şeye rağmen kendisine inanmak istemeyen ve başörtüsü takılmasının altında başka maksatlar arayan aristokrat aydınlara bu Zenci gencin dediği gibi cevap verirse haksız mıdır: “Ben dini inancımdan dolayı başörtüsü takıyorum. Bunu Allah’ın emri biliyorum. Başörtümle ilgili olarak bu ilahi emri vereni mi, emri uygulayanı mı yoksa emrin kendisini mi beğenmiyorsunuz?”

        İnadın gözü meleği şeytan, şeytanı da melek görürmüş. İnatlaşmanın bir mantığı ve anlamı yok.

        Bu ülkede yaşayan halkın başı kapalısıyla açığı ile bir biriyle bir derdi yok. Aslında evlerimizde yaşanan, mahallemizde yaşanan demokrasi bu işi zaten çözmüş… Neredeyse her evde kendi tercihini kullanarak başı açık olan da kapalı olan da bireyler var. Günümüz Türkiyesinde anne baba baskısıyla kıyafetini değiştiren, başını açan veya kapatan birine rastladınız mı? Bunu bulmanın en kestirme yolu herkesin kendi ailesini incelemesidir. Bakın bakalım evinizde sizin baskınızla başörtüsü takan veya çıkaran biri var mı?

        İşin diğer bir önemli yanı da, başörtüsünü inancından dolayı taktığını söyleyen bir kişinin başörtüsü takmayanlara karşı bir düşmanlık taşıması ise, zaten başörtüsü takmasına neden olan inanç kültürü ile zıt bir fikir oluşturur. Böyle bir fikir taşıyorsa o zaten art niyetli demektir. İslam’ın özünde olan herkesin hür karar verme felsefesine zıt bir düşünce ve davranış sergilemiş olur. Bunu da tasvip etmek mümkün değildir.

        Tarih boyunca ülkemizde hep var olan mozaik ve ebru güzelliklerinin, bundan sonra da demokrasinin özü olan tahammül ve hoşgörü kültürü ile en üst seviyede insanımızın mutluluğuna hizmet etmesi millet olarak en büyük dua ve arzumuzdur.

        Sonuç olarak şunu belirtmekte yarar vardır. Öncelikle bu ülke insanlarının; hangi fikirden, hangi siyasi görüşten, hangi mezhepten, hangi giyim tarzından yana olursa olsun bugüne kadar gösterdikleri yaşama birlikteliği ve güzelliğinin artarak devam etmesiyle başörtüsü de dâhil olmak üzere pek çok problemli konu kendiliğinden çözülecektir. Önemli olan birlik ve dirliğimizin devamıdır.  
Oyu Puanı: 9 - Ortalama: 4.45

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 10 (0 Kayıtlı Üye 10 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.39131 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu