Teknolojinin hiç durmadan gelişmesi, yeni kavramların hayatımıza girmesiyle birlikte eğitim hayatı giderek karmaşıklaşmakta ve insanlarımızın da yaşam sınırları bir yerde genişlerken bir yerde daralmaktadır. Hele de Gümüşhane gibi gelişmeye müsait olmayan kırsal kesimlerde insanlar kişisel gelişim konusundan yoksun bir şekilde hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır.
     Ekonomik sıkıntılardan dolayı insanlarımız kendilerine zaman ayıramamakta, kendilerine gereken önemi verememektedir. Maddi olarak yeterli yada yetersiz olarak fiziksel olarak belli bir doyum noktasına ulaşsalar da manevi olarak yeterli olarak beslenememektedir. İnsan kendi ruh yapısını ve karşısında bulunan insanların ruhsal yapılarını iyi tahlil edemediğinden dolayı toplumsal huzursuzluklar baş göstermektedir. İnsanlarımıza ilköğretimden yüksek öğrenimine kadar sadece ve sadece öğretim verilmektedir. Aile ortamında toplumsal kurallar imkanlar çerçevesinde verilmekte olsa da insanlarımızı doyurmamaktadır.
    Gelişmiş illere bakıldığında bu açığı kapatabilmek için çeşitli dernekler, özel kuruluşlar Kişisel Gelişim Merkezleri kurarak bu boşluğu doldurmaya çalışmaktadır. Son 5 yılda bu sektör büyük bir gelişim göstermiştir. Bu kuruluşlar insanların ruhsal yapılarını tanımalarına en büyük yardımcı olarak görev yapmaktadırlar. Beşeriyetin birbirleri arasından ki bağlantıyı kurarak toplumdaki sorunların sebeplerini, çözüm yollarını insanlara bilim ışığında anlaşıla bilir bir şekilde ifade ederek toplumsal yapının yıpranan bölümlerini sağlamlaştırmayı amaçlamaktadır.
    Toplumsal sorunlar incelendiğinde iki tane madde göze çarpmaktadır. 1. ekonomik sıkıntılar 2. ise ruhsal problemler. Bu konu hakkında bütün bilim adamları hem fikirdirler. Toplumumuzun içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan dolayı akla gelmeyen olayları yaparak yaşamaları bunun bir kanıtıdır.
    Ruhsal problemlerin kaynağını da Prf.Dr. Veysel SÖNMEZ  şöyle açıklamaktadır: “ekonomik sıkıntıların hat safa da olduğu toplumumuzda insanlar kendilerine zaman ayıramamaktadır. 1960lardan sonra gelişime ayak uyduramamanın sonucu olarak insanlar ekmek kavgası yaparken; insanı insan yapan ruhlarına sahip çıkmamışlar ve kendilerini dar ağacına asarak iplerini birbirlerinin eline vermişlerdir.” Buradan da anlaşılacağı gibi toplumsal sorunların başını kişilerin kendilerini tanımamalarından kaynaklandığı ap açık ortadadır.
    İlimizde asayiş konusunda son yıllarda küçükte olsa sorunlar çıkmakta. Bu sorunların ilerleyen yıllarda giderek büyüyeceği çeşitli araştırmalar neticesinde ortaya konmuştur. Ekonomik yönden insanların isteklerinin karşılanamaması ve eğitim seviyesinin yeterli düzeyde olmaması, geriden gelen genç neslin gelecek kaygısıyla birleşerek sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. İlimizde ilerleyen yıllarda saat 9 ve 10dan sonra dışarı çıkmama gibi bir olasılığın olacağını da düşünmemek elde değildir. Veriler incelendiği zaman kırsal kesimden gelişmiş illere yapılan göçler sonucunda toplumsal sorunlar ortaya çıkmaktadır. Artık büyük illerin göç alma olasılığı giderek imkansızlaştığından dolayı kırsalda bulunan insanlar aynı yerde ikamet etmek mecburiyetindedir. Buda kırsallarda da toplumsal sorunların artmasına sebep olacağı kesindir. Bunun önü geçebilmek için devlet çeşitli önlemler almaktadır. Ancak yeterli kalmamaktadır. Özgürce düşünebilen, kendi kendini ifade edebilen, sorunları zorbalıkla değil de akıl ve mantık çerçevesinde çözebilen bir nesil yetiştirmek zorundayız. Bunu da toplumsal eğitimle birlikte yapabiliriz. Toplumsal Eğitim sayesinde insanımıza gerekli düşünce biçimini aşılayarak sağlam bir alt yapı hazırlarsak o zaman ne ilde asayişimiz bozulur nede ülkemizi bölmeye çalışanları; kendi abuk sabuk düşüncelerinin içinde boğarız.
    Gümüşhane’de ilerleyen yıllarda küçük ve büyük sorunların yaşanmasını hiç kimse istememektedir. Bu sadece Gümüşhane için değil tüm Türkiye için geçerlidir. Bunun önüne geçebilmek için insanlarımızın ruhsal gelişimlerinde izleyecekleri yollarda yardımcı olmak ve onlara yol göstermek zorundayız. Gümüşhane’de ekonomik sıkıntıların aşılmamasından dolayı insanlarımız kültürel ve sosyal yönden kendilerini doyum noktasına ulaştıramamaktadır. Bu konuda devlet imkanları ve özel sektör imkanları çerçevesinde hep birlikte çözüm yolları üretmek zorundayız. Hepimiz biliyoruz ki en iyi yatırım insana yapılan yatırımdır. Su, elektrik, yol vb yatırımları yapmak huzuru sağlamaya yetmez. İnsanları eğiterek yapılan yatırımların gereklilik bilincini oturttuğumuz zaman yaptığımız hizmetlerin karşılığını alır ve o zaman gerçek huzura erişmiş oluruz.
    Birbirimizi eleştirerek, birbirimizden nefret ederek, birbirimizi arka plana atarak, adam kayırarak, sen bilmezsin ben daha iyi bilirim diyerek bir yerlere gidilemeyeceğini hep beraber gördük ve biliyoruz. Birlik ve beraberlik içerisinde sadece ve sadece Gümüşhane menfaatleri doğrultusunda insanlarımızı hak ettikleri noktaya getirebilmek için çalışmak zorundayız. Çalışan insanlarımıza da destek olarak onların daha iyi daha doğruyu bulmalarına yardımcı olmamız insanlık onuruna yakışan bir davranıştır. Gümüşhane’nin şartlarını hepimiz bilmekteyiz bundan dolayı insanlarımızı Kişilik konusunda eğitmek zorundayız. İlerde sorunların çıkmasını istemiyor ve iyi bir yaşam istiyorsak.
    İnsanlarımıza gereken önemi sadece ve sadece insan olduğundan dolayı verirsek o zaman bütün sorunların sebebini bulur ve hoş görülü, milli birlik ve beraberliğin bütünleştiği bir il ardından da bir bölge ve daha sonrada bir ülkede yaşarız. Sevgi Yaşamdır. Makam, mevki, gelip geçicidir. Kalıcı olan tek şey varsa o da sadece insanlıktır. Yaptığımız davranışlar bizim ahiret de yoldaşımız dünyada ise aynamızdır. Tek yapmamız gereken şey insanımıza kendini tanıtmak onları maneviyat da doyurarak gelişimlerine yardımcı olmaktır. Bunun yolunu bulduğumuzda üzerimize düşeni yerine getirmiş oluruz. Bizler kendimize  sahip çıkmadıkça bizlere sahip çıkan çok olacaktır.O zaman kendi benliğini,tarihini unutan, düşünmeyi bilen ancak kendi menfaatlerini düşünemeyen bir toplumun ortaya çıkmasına zemin hazırlayarak bizleri bölmek isteyenlere yardım etmiş olacağız. Biz bunu yapamayız. Kendi halkımıza sahip çıkarak el ele gönül gönüle mücadele etmek her zaman ki gibi bizlerin görevidir.