Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Yusuf SADIK->ALLI PULLU "DEMİR GELİN GÜMÜŞHANE'DE" DAMAT OLACAKTI-1 [ Arama ]

ALLI PULLU "DEMİR GELİN GÜMÜŞHANE'DE" DAMAT OLACAKTI-1
Başlık ALLI PULLU "DEMİR GELİN GÜMÜŞHANE'DE" DAMAT OLACAKTI-1
Açıklama 17 Eylül 2008 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
        Yıl 1924

        Ankara'da kabul edilen bir proje, Anadolu'nun en hüzünlü, en kanaatkâr şehrinde kurtuluş günü sayılmaz ise görülmedik bir sevince yol açmış,”makûs talihin nihayet üstesinden gelineceği” inancını yediden yetmişe herkesin damarlarında dolaştırır olmuştu.(Tıp kı bu gün ki gibi…)

        Şehir kararmaya yüz tutmuşken düşen bu haber, idare lambalarının yaydığı soluk ışığı bastıran ve ahalide baş gösteren gözle görülür büyük bir ateşin ilk kıvılcımlarıydı…

        O gece, yatağa uzanan herkes; belki de tarihi ipek yolu günlerinden kalma “bereketli ertesi gün heyecanı” nı uzun zamandan sonra ilk defa hissediyor, ürpertiyle huzur arası bir halvetle uyumaya çalışıyordu.
Heyhat!

        Sabah ezanı o sabah diğer sabahlardan daha erken okunmuş, camiler dolmuş taşmış, sabahçı kahveleri çay yetiştirememiş olmuştu. Gözle görülen mutluluk, sözle de duyulur olmuş; şehir birden bire ölü toprağını üzerinden atmış,büyük planlar yapmaya koyulmuştu…

        Esnafın küçük ve cılız planları birden bire devasa fikirler ile yer değiştirmiş, züğürtleşen tüccarlar büyük düşünmenin zamanı geldiğine karar vermişti. Milletin suratını sabunlayıp sonrada unutan o sünepe berber bile, makasını havada daha önce hiç görülmemiş bir edayla şaklatmaya başlamış, umarsız terzi kesimlerini yaparken birkaç dergide gördüğü modacıların havasına bürünmüş, çiftçiler toprağa sevinç göz yaşları damlatmaya başlamış,cambazlar bile karabaş'a gerek duymadan sürüyle anlaşır olmuştu.

        Kadınlar ve çocuklar gibi sokaklarda bayram günü kadar renkliydi artık. Tezgahlar aydınlanmış, vitrinler süslenmiş, camlar silinmiş, özel müşterilere açılan atlaslar, kadifeler, çitariler,kuşaklar görücüye çıkmıştı.Uzun zamandır desenleri unutulan halı,kilim,cicim,çul,alma ve daha yüzlercesi göz önündeydi artık.İpek yolu dönemin günlerine dönüş hazırlığı gibiydi.Pamuklar,ipekler tezgahtarların elinde uçuşmaya başlamış;pazarların,manavların,aktarların çığırtkanlıkları öyle nidalar atmaya başlamıştı ki sözüm ona mecliste “çiğ yumurta içmiştir” in yerini “katarın düdüğüyle yarış eder bunlar ha demedi deme” sözleri almıştı.

        Nihayet takılarla süslenen allı pullu “demir gelin”, Gümüşhane ise fiyakalı bir damat olacak, Gümüşhanelilerde kerevetine çıkmanın yanı sıra, bu büyük izdivacın mutluluğu bilmem kaç asır sürecekti…                        

        Bu proje ülke ekonomisinin kalkınması için, demiryollarının önemini kavramış bir projeydi. Demir gelin ya da o gün ki deyişle “milli şimendifer siyaseti” iç pazarın ana hatlarını oluşturacak, ülke dört bir yanı iler kucaklaşabilecek, birbiriyle ilişkili bir hale getirilecekti.Bazen stratejik gerekçelerle sınai kuruluşlar Anadolu'nun iç yörelerine alınacak ve demiryolu ile pazarlara yakınlık kazandırılacaktı.Özellikle Gümüşhane için bu durum ayrı bir önem taşıyordu.Savaşlar boyunca Anadolu'nun hayvan varlığı büyük bir darbe yemiş,dörtte bir oranına düşmüştü.Besiciliğin geliştirilmesi için demiryolu şarttı.Erzurum ve Gümüşhane yaylalarından Trabzon'a sevk edilen hayvan sürüleri uzun yürüyüşlerle telef olmuş,yıllar yılı tarihi ipek yoluna konaklık etmiş Gümüşhane; ticaret bir yana artık konukseverliğini gösterecek kimseleri bile bulamaz durumda kalmıştı.

        Ankara'ya heyetler gidiyor, sevinçli haberler eşliğinde dönülüp, havadislerin konaklarda,mahalle odalarında, kırathanelerde Gümüşhane'nin ileri gelenleri arasında paylaşılıp,haberin dalga dalga yayılması sağlanıyor,yarınlara dair umutlar sararmasın diye heyecan ayakta tutulmaya çalışılıyordu.

        Demiryolunun “modernite “ simgesi oluşunun bir başka kanıtı ise istasyon anlayışıydı. Kasabalarda, şehirlerde insanlar,büyük bir ahenk içinde çalışan demir yığınını görmeye istasyona giderlerdi.İstasyon bir cazibe merkezi olmuştu…

        1930'lara gelinmeden Gümüşhane'yi de içine bölge insanını heyecana sürükleyen projenin güzergahı şöyle idi: Trabzon-Tirebolu-Gümüşhane-Bayburt-Saptıran-Aşkale ve nihayetinde de Erzurum. Saptıran istasyonu, yolu kuzeye saptıracağı için adı saptıran koyulmuştu. Ama yıllar ardı sıra geçerken,proje uygulanmaya koyulduğunda işin rengi değişmişti.Tren rayları Gümüşhane'ye bir türlü uzanmak bilmiyordu.Bu inanılması güç durum Gümüşhane için önce büyük bir hayal kırıklığına,ardından da bitmek bilmeyen bir sevdanın,bir tutkunun öyküsüne dönüşecekti… (devam edecek)

        NOT: Konuya olan okuyucu desteği ve  ve yorumları projenin başarıya ulaşmasının yegane itici gücü olacaktır. Bunu unutmayalım.
Oyu Puanı: 24 - Ortalama: 4.25

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 39 (0 Kayıtlı Üye 39 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.31556 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu