Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
22 Ekim 2008 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Bir koca şair ayrıldı aramızdan.94 yıllık ömür sona erdi dizelerde.. Dizeler son mısrasında onu son kez andı. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı uğurladık, aramızdan ayrılıp ebediyete intikalinde son kez yanında olduk.
İnsanın ismi bu kadar mı hoş gelir kulağa! Şairlik insanın ismini güzelleştirir deseler ve Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı örnek verseler hemen inanır insan.1934 yılında soyadı kanunu çıkınca herkesten bir soy isim bulması talimatı verilir; Fazıl Hüsnü Dağlarca kırlara çıkar, gezer, ora senin, bura benim dolaşır durur. Dağ, bayır dolaşırken aklına “dağlarca” düşer. Başlar tekrar etmeye “dağlarca, dağlarca” diye söylenir durur. Sonunda kendine bir soy isim bulmanın sevinci ile döner evine.
Bir şiirinde “ölmek neden var ki /yaşamak bu kadar güzelken” demektedir. Yaşamayı sevdiğini bu kadar açık söylemesi, onun 94 yıllık uzun bir ömürle ödüllendirilmesine vesile olmuş. Uzun ömrü boyunca sayısız dizelerle anlatmış her bir meramını. Konu şairse söze ne hacet, onu şiirle anlatalım;
Kurtuluş Savaşı için söylediklerine kulak verelim.
Biz 57. Tümen erleri, Komutanımız Albay Reşat Bey Parlar bir kurşun yarası anlında Birlikte savaşmak ne ulu hey.
Tümenimiz Doğu Cephesi'nden gelmiş Hepimizin içi kar Üşüyoruz bu ağustos sıcağında Tepeyi almak var alamamak var.
Sonra Suriye'de Yıldırım Ordusu'nda yıldırım Mustafa Kemal Paşa artçı koymuş Reşat Bey'i geriye Yakınırmış “Orduyu kurtardım ama ne yazık, Reşat Beyi bıraktım” diye.
Daha 41 yaşında komutanımız, Gövdesinde 12 kurşun taşır. Kim nereye isterse yel olsun ecel olsun, Oraya ulaşır.
Bakıyorum Çiyil Tepe'ye ben Karslı Teymur Kalkıyor gözlerimden karanlık tüm: Yiğitlerin yaşaması başka bir yaşama Ölümü başka bir ölüm.
Bir sudur ki savaş, hızı belli değil, Yavaş yavaş mı akar köpürerek mi? Savaşta görev mi büyük Albayım, Yürek mi?