Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
19 Kasım 2008 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email
mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Küresel ekonomik yavaşlama, petrol talebini düşüreceği kaygılarını artırması nedeniyle, petrolün varil fiyatı 56 doların altına kadar geriledi. 147 dolarla tüm zamanların en yüksek değerini gördüğü 11 Temmuz 2008 den bu yana yaklaşık yüzde 62 düşüşe uğradı.
Tarihi zirveye çıktığı 11 Temmuz'da 3,61 YTL olan benzinin litre fiyatındaki düşüş, petroldeki yüzde 62'lik indirime karşı, sadece yüzde 19 ile sınırlı kaldı. Motorin ise bu iki aylık dönemde yüzde 15,5 ucuzladı. Oysa indirim aynen yansıtılmış olsaydı, bir litre benzin bugün 2,40 YTL'den, motorin ise 2,10 YTL'den satılacaktı. Peki, artışlar birebir yansıtılırken, indirimde bu denli ağır davranılmasının sebebi ne? Vurgun kimin cebine gidiyor?
Efendim, aylardır Türkiye gündeminde birinci sıraya oturan ve resmen bir soyguna dönüşen benzin pompa fiyatları konusu, ilginçtir iktidarından muhalefetine, sokaktaki insanından sanayicisine kadar her kesimin büyük tepkisini çekiyor.
Bilindiği üzere 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren akaryakıt piyasasında hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve fiyatların daha göreceli olarak ucuzlaması için, devlet bu sektörden çekilerek, fiyat belirleme yetkisini dağıtım şirketlerine bırakmıştı. Lisans verilmiş 47 dağıtım şirketi bulunmasına rağmen, bu pazarın yüzde 90'ına hâkim beş büyük şirket, ( Petrol Ofisi 34, Shell 23,5, BP 15,6, Opet 9,7, Total 7,2 ) beraberinde kár fırsatçılığı yaparak, fiyatlarındaki düşüşleri, artışlara kıyasla 'aynı duyarlılıkta' yansıtmamaya başladılar.
Gerçektende bu beş büyük dağıtım şirketinin muhtemel rekabeti sonucu, kâr paylarının daralması beklenirken, tam tersine aralarında anlaşarak, bu paylarının Bakanlar Kurulu'nun belirlediği son kâr payını enaz iki katı üzerinden yaptılar. Fiyatların serbestçe belirlendiği bir ortamda, benzin istasyonlarının tamamında aynı fiyatlardan satış yapılması, bu durumun bir göstergesi olmuştur.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi devletin akaryakıttan aldığı ÖTV ve onunda KDV'si. Yani petroldan, verginin de vergisi alınarak, rafineri çıkışından pompaya kadar, yüzde 219'luk fiyat artışı yapılıyor.
Pahalılığın bir diğer sebebi, şirketlerin stok alımı. Petrolün yüksek olduğu dönemde yüklü miktarda ham petrol alımı yapan şirketler zarar etmemek için fiyatları aşağı çekmeyerek, pahalıya aldıkları ham petrolün faturasını vatandaşa ödetiyorlar.
Hakikaten Dünyanın en pahalı “Benzin”i bizde ve bu alanda rekor kırmışız. Bakınız şu araştırmaya;
TÜRKİYE: Kişi başına milli gelir 10 bin dolar, bir litre benzin 2.073 dolar! ABD: Kişi başı milli gelir 45 bin 600 dolar, bir litre benzin 0.98 dolar! FRANSA: Kişi başı milli gelir 40 bin dolar, bir litre benzin 2.039 dolar! İTALYA: Kişi başı milli gelir 35 bin dolar, bir litre benzin 2.065 dolar! İSPANYA: Kişi başı milli gelir 31 bin dolar, bir litre benzin 1.67 dolar! İNGİLTERE: Kişi başı milli gelir 45 bin dolar, bir litre benzin 2.013 dolar!
Efendim, Rusya'da yayınlanan Pravda gazetesinin bir haberine göre, Devlet Başkanı D. Medvedev "Birkaç ay önce petrolün varil fiyatı 147 dolardı. Bugün ise 56 Dolar. Ama bunun, ülkemizdeki akaryakıt fiyatlarına hiçbir yansıması olmuyor. Petrol fiyatları artarken, akaryakıta zam üstüne zam geliyordu. Ucuzlarken neden akaryakıt fiyatları düşmüyor?" diye sormasından sonra, Federal Anti tekel Servisi Başkanı İgor Artemyev'e talimat verip, 7 büyük petrol firmasını derhal benzin ve akaryakıt ücretlerini aşağıya çekmeleri, aksi takdirde büyük cezalara çarptırılacakları yönünde uyarmasını istiyor.
Hükümetimizde, tatlı kârlarından vazgeçmek istemeyen bu şirketleri artık yakın takibe almalıdır diyoruz. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu verecekleri talimatlarla harekete geçirmelidir. Saygı ve Sevgiler…
TÜRKİYE'NİN KIRDIĞI REKOR!
