Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
17 Aralık 2008 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email
mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Toplumda hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu, insanın sevgiyi yaşaması, kendisine saygı duyması, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır. Hoşgörü ve sevgi, çağın getirdiği sorunların, aç gözlülüğün, doyumsuzluğun, sevgi yoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek yegâne anlayıştır.
Gerçekten hoşgörü, bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür.
İnsanlığın hala sevgiden kaçmakta olduğu çağımızda, huzurdan mutluluktan söz etmenin hayalcilik olacağı da muhakkaktır. Özellikle komşumuz Yunanistan da ve dünyanın muhtelif bölgelerinde meydana gelen ve hala bastırılamayan toplumsal olayları, ölüm, kavga, dövüş haberlerini yazılı ve görsel basından her gün takip etmekteyiz. Bu tür toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en önemli sebebinin sevgi ve hoşgörü eksikliği olduğunu biliyoruz.
Zaman zaman da olsa ülkemizde meydana gelen bu tür olumsuzluklardan bizlerde nasibimizi almaktayız. Oysa tarih boyunca yüce milletimizin hasletlerinden biriydi sevgi ve hoşgörü. Ama şimdi nerde? Sanırım son yıllarda insanımızın kendisi ile barışık olamaması, kendisine güvenmiyor, inanmıyor olması, en önemlisi de kendisini sevmiyor, saygı duymuyor olması bunun en önemli sebebi galiba.
Belki de hayatın zorluklarından kaçmak için kendimizle yüzleşemiyoruz. En son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz diye sorsam ne dersiniz acaba. Yâda bu sabah kaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dediniz. Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa yardıma ihtiyacı olan insanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz. Arkadaşlarınızı, bencilliğinizden dolayı üzdünüz. Yoksa siz sadece kendinizi mi düşünüyorsunuz?
Efendim Mevlana 'Sevgide güneş gibi ol, cömertlik ve yardım etmekte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, hiddet ve öfkede ölü gibi ol, tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol, hoşgörülülükte deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol ' diyerek, gönlünü aklıyla barıştırmış insanlara çok güzel öğütlerde bulunmuştur.
Konumuz sevgi ve hoşgörü olurda Mevlana'yı anmamak olur mu? Hem de ölüm yıldönümünde. Tüm dünyada sevgi ve hümanizm sloganı olarak kabul edilen ”Gel, gel,ne olursan ol yine gel!' çağrısıyla dil,din,ırk,milliyet ayırmadan insanoğluna seslenen Hz Mevlana'nın 735. ölüm yıldönümü . O'nu saygıyla ve rahmetle anıyoruz.
O, çürümemiş, yıpranmamış, kazılı bir düşünce sisteminin sahibidir. Yüzyıllar öncesinde kalplerimizde hoşgörü kapısını açmıştır. O'na göre düşünceler farklı, renkler farklı, düşler farklı, sevgiler farklı, görüşler farklı, bakışlar farklıda olabilir. Barış içinde yaşamak hoşgörünün en büyük yasasıdır.
Hoşgörü, teker teker insanların veya toplumların içinde barındırdığı farklılıklara rağmen, onları bütünlük içinde değerlendirmenin ve kucaklamanın en sağlam yoludur. Yine büyük üstadın dizeleriyle devam adelim.
Beri gel, daha beri, daha beri Bu yol, vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte…
Hoşgörünün, sevginin, barışın ve kardeşliğin hâkim olduğu bir dünyada yaşamak temennisiyle. Sevgi ve Saygılar…
SEVGİ VE HOŞGÖRÜ GÜNÜ
