Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
1 Nisan 2009 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
29 Mart 2009 mahalli seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu illerindeki DTP sinin oylarında görülen artışlar, bu seçimin en çok üzerinde durulması gereken kısmıdır. Bölge halkının gönlünü kazanmak için devlet imkanlarının bu bölge halkına sınırsız bir şekilde sunulması, bölgeye götürülen hizmetler ve sağlanan onca kalkınma hamleleri insanımızı memnun etmemiş gözükmektedir ki; tercihlerini terörle karındaş olan bir siyasi partiden yana kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Doğu ve Güneydoğuda yaşayan insanımızı kandırmak için en çok kullanılan enstrüman “geri kalmışlık” yalanı idi. İnsanlara ısrarla denirdi ki: “Devlet sizi ihmal ediyor, ikinci sınıf vatandaş yerine koyuyor, yatırım yapmıyor,..vb”
Oysa şimdi bu söylenen yalanların hiç birisinin gerçek olmadığı ispatlanmış olmasına rağmen,
Terör örgütü Kuzey Irak'tan tasfiye aşamasında iken,
Terörün adeta hamisi durumunda olan ABD de başkanlık seçimi ile değişen dış politika ve terörden çekilen destek ortada iken, DTP li belediyelerin halka veremediği hizmetler ortada iken,
Türkiye'nin Ortadoğu ve dış dünyada artan prestiji ve saygınlığı üst düzeylerde gözükürken,
Kuzey Irak'taki peşmergelerin Türkiye'nin dostluğunun haricinde ellerinde hiçbir sermayeleri kalmamış iken,
Nasıl olurda halk tercihini DTP den yana kullanabilmiştir.?Nasıl olurda sağduyusuna sonsuz güven duyulan Türk Halkı böyle sorumsuzca bir sonuca imza atmıştır.? Bu sorunun üzerinde çok düşünülmesi gerekir. Bendeniz acizane tahminimi açıklayacak olursam; birincisi bu bölge halkı hiç emek harcamadan bunca nimete sahip olmuş olmayı terörle ilişkilendiriyor. Diyorlar ki; Devlet bizden korktukça daha çok hizmet getiriyor; öyle ise mevcut durumumuzu sürdürelim. Düşünsenize; elektrik kaçak kullanılmakta para ödenmemekteler, su kaçak, vergi desen vergi vermez, birde üstüne üstlük geri kalmışlık takkiyesi ile hizmetin en çoğunu almışken gerisini siz düşünün.
Halk sözüm ona “kimlik siyaseti” kisvesinde dolduruşa getirilip, emek harcamadan terlemeden, üretmeden, yorulmadan nimete sahip olabilmenin şark kurnazlığı içerisindedir. Kendilerine sunulun her hizmeti, devletten zorla koparılmış bir taviz gibi gösterip propaganda yaparak daha çoğunu istiyorlar. Daha çoğunun sonu nedir sorusunun cevabını herkes bilmektedir.
Asıl meselenin çözümüne gelince; bu sorunun cevabını lokal olarak ailemizde nasıl çözüyorsak öyle çözeceğiz. Hiç bir sorumluluğunu yerine getirmeyen yaramaz bir evladımıza her istediğini verirsek, sonucuna da katlanırız. Ona isteklerini yerine getirmek için sorumluklarını hatırlatır ve görev yaptıkça ihsan ve ikramda bulunursak çocuk gerçeği görecektir.
Halkımız bizim halkımızdır, hizmet etmek görevimizdir, sevmek, ayırmamak, ayrıştırmamak, kucaklamak ve sahiplenmekle görevliyiz. Bunları yaparken onların görev sorumluluklarını hatırlatmaktan korkmamalıyız. Harran Ovasında fakirlik edebiyatı olamaz; GAP projesinin suladığı Altın Başak Ovasında kıtlık olamaz, Petrol fışkıran topraklarımızın üstünde yaşayan insanların aç kalabileceğine kimse inanamaz.
Ve bu bölge halkı, DTP sinin terörle iç- içe geçen ilişkilerini görmezden gelip, kimlik yalanı ile biz kardeşlerine sırt çeviremezler. Çevirmemeliler ve zamanı boşa geçirmemelidirler. Zaman çok kıymetlidir ve ülkemizin boşa gidecek yeteri kadar enerjisi yoktur. Yöneticilerimizde halkımızda bunu bilmek durumundayız.
KİMLİK YALANINDAN BESLENMEK
