Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Bayram NAZIR->CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA GÜMÜŞHANE ELMALARI VE ELMACLIĞI [ Arama ]

CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA GÜMÜŞHANE ELMALARI VE ELMACLIĞI
Başlık CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA GÜMÜŞHANE ELMALARI VE ELMACLIĞI
Açıklama -
Mail
Siteye Ekleyen Recep Ergin
(Gümüşhane Elmaları Hakkında Bir Değerlendirme Yazısı)

     1847 yılında Gümüşha­ne'yi ziyaret eden Batılı seyyahlardan Hommaire de Hell'in Harşit vadisinin ta­banını kaplayan meyve bahçelerinden, bu bahçelerdeki meyvelerin çeşitliliğin­den söz etmekte, bahçelerden toplanan armutların İstanbul'a kadar gönderildi­ğini yazmaktadır. 1869'da Gümüşhane'ye Theophile Dey-rolle de Gümüş­hane'nin meyve ticaretinde Önemli bir rol oynadığını belirterek şehirden sandıklarla Trabzon, Erzurum ve hatta İs­tanbul'a armut, daha yakın çevreye ise kiraz gönderildiğini belirtmektedir.

         Yukarıda anılan tarihlerden yaklaşık üç çeyrek asır sonra 1925 yılında Ahmet Halil adında bir yazar, Meslek Gazetesi'nde "Gümüşhane Elmaları ve Elmacılık" başlıklı bir yazı kaleme almıştır. Aşağıdaki yazının konusu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında adı geçen yazar tarafından Gümüşhane elmaları ve elmacılığı hakkında yazdığı yazısının değerlendirilmesidir.

        Yazıyı kaleme alan Ahmet Halil hakkında bir bilgimiz yok. Ancak Ahmet Halil'in gazetede yazdığı yazılar genellikle Erzurum ve Trabzon ile ilgili olduğu göz önüne alındığında yazarın bölgeye yabancı birisi olmadığı düşüncesi akla gelmektedir. Gümüşhane elmalarının konu edildiği Meslek Gazetesi'ne gelince Meslek, 15 Aralık 1924 - 1 Eylül 1925 tarihleri arasında toplam 38 sayı yayımlanmış haftalık gazetedir. Gazetenin en önemli özelliklerinden birisi birkaç sayısı istisna olmak üzere her sayısında resimli ek vermesidir. 

YAZAR İSTANBUL'DA OTURUP ANADOLU HAKKINDA AHKAM KESEN ŞAİRLERDEN YAKINIYOR

       Ahmet Halil makalesine İstanbul şairlerini eleştirerek başlar. Çünkü ona göre,. İstanbul'da oturup hayatında bir kerecik olsun Anadolu'yu görmemiş şairler nazarında Anadolu, yeşilliklere bürünmüş ve kış cıvıltılarıyla mesud bir alemdir. Oysa Halil'e göre, Anadolu uzaktan bir serap, yakından bir harabedir. Yazar, I. Dünya Savaşı'nın verdiği yıkımın etkisiyle İstanbul şairleri için yeşilliklere bürünmüş gibi görünen harabelerin arasına girip buradan gerçeği yansıtmaya çalıştığını ifade eder.

       Ahmet Halil, yazısında Gümüşhane elmalarının meşhur olduğunu belirterek herkesin bildiği bir gerçeği dile getirir. Dış görünüşü ile de cazip olan Gümüşhane elmasının Anadolu'nun her köşesinde bulunduğunu ve bu nedenle haklı bir şöhrete sahip olmasının doğal olduğunu ifade eder.

I.DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA RUSLAR ve ERMENİLER VAHŞİCE ELMA BAHÇELERİNİ YOK ETMİŞLER

       Bilindiği üzere Gümüşhane Birinci Dünya Savaşı sırasında Temmuz 1916 yılında Rusların istilasına uğramıştır. Ahmet Halil'in verdiği bilgiye göre, şehri işgal eden Ruslar,, askeri hazırlık yapmak bahanesiyle elma bahçelerini insafsızca yok etmişler. Ruslardan sonra Ermeniler de bir çok Müslüman Türk'ü katlettikten sonra elma ağaçlarını kesmişlerdir. Bu da Ermeni vahşetinin boyutlarını göstermesi bakımından üzerinde önemli durulması gereken bir husustur. Yazara göre, bu vahşetin altındaki gerçek neden ise, elmacılığı ile meşhur olan Kafkasya'yı Gümüşhane elmacılığının rekabetinden kurtarmaktı. Ruslar ve Ermenilerin yaptığı ağaç katliamına ilaveten I. Dünya Savaşı sırasında halkın savaş nedeniyle elma bahçeleriyle ilgilenememesi ve bakımsızlık yüzünden Cumhuriyetin ilk yıllarında Gümüşhane elma ağaçlarının %85'i yok olmuştur.

SAVAŞTAN SONRA GÜMÜŞHANE ELMALARI TEKRAR ÇİÇEK AÇIYOR

       Yazar, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra devam eden aşılamayla birlikte şehirde elma bahçelerinin yavaş yavaş yeşermeğe başladığını ve üç dört sene sonra zararın % 50 ‘sinin karşılanacağının ümit edildiğini belirtir.  Ahmet Halil'e göre, vaktiyle elma ağaçları içinde boğulan mesut Gümüşhane insanı, bir gün bahçelerinde elma ağaçlarının tekrar eski halini alacağı ümidi içerisindedir.  Bu ümidi yazar şu cümlelerle ile ifade eder "Ümit, Gümüşhaneli bahçıvanın nazarında öğle kuvvetli bir surette okunuyor ki şehirden geçen her yolcu ümit denen şeyin bu kadar tecessüm etmiş manzara arz ettiğini ömründe görmemiştir. Yeni çiçek açan ağaçların altında bahçıvan birkaç ay sonraki mahsulden ziyade, etrafındaki fidanların tesellisi  ile on sene sonra vereceği semereyi hayal ediyor. Ağaçların gördüğü zarara rağmen geçen senelerde Gümüşhane harpten (burada sözü edilen harp I. Dünya Savaşı'dır) evvelki senelere yakın denecek  bir elma feyz ve bereketi karşısında kalmıştır"

GÜMÜŞHANELİLERİN ELMA SEVGİSİ

       Ahmet Halil yazısında Gümüşhanelilerin elmayı çok sevdiğini ve vakitli vakitsiz günde beş altı elma sofrasının evlerde kurulduğunu ifade eder. Yazarın gözlemlerine göre, halk arsındaki gece muhabbetlerinde elma tablaları müteaddit defalar dolup boşalıyor. Gümüşhane elmasının tıpkı kahve sigara gibi tiryakilerinin olduğunu belirten Halil, elmanın sıhhi hiçbir zararının olmadığını hatta Lokman Hekim'in her türlü derde deva olarak gösterdiğini yazar. 

GÜMÜŞHANE ELMASI İKİ YOLLA İHRAC EDİLİYORDU

      Ahmet Halil Gümüşhane elmalarının hangi yolla ve nasıl ihraç edildiği hakkında özet olarak şu bilgileri vermektedir. Anadolu'nun her tarafında Gümüşhane elması meşhurdur. Bazı şehirlerindeki güzel ve cazip elmalara da Gümüşhane elması adı veriliyor.  Gümüşhane'den yapılan ihracat başlıca iki tarafadır. Birincisi Trabzon, ikincisi Erzurum'dur. Her iki taraf için de vasıta katırcılardır. Özel sandıklara yerleştirilen elmalar beşer günde son baharda birer haftada Trabzon ve Erzurum'a ulaşır. Trabzon'dan İstanbul'a ve Erzurum'dan da Bitlis, Diyarbakır taraflarına gönderilir.

GÜMÜŞHANELİ ELMACI TÜCCAR YAHUDİ KOMİSYONCUNUN OYUNUA GELİYOR

      Ahmet Halil, genel olarak ticaretin her safhasında olduğu gibi elmacılıkta da ülke olarak çok düşük bir düzeyde olduğumuzu ifade eder. Halil'in verdiği bilgiye göre, Gümüşhane'de elmanın bol olduğu bir yıl, birkaç tüccar Avrupa'ya ihracat yapmayı düşünmüşler. Hatta Gümüşhaneli bir tüccarımız bu işe teşebbüs bile etmiş.  Fakat önce İskenderiye limanına oradan da Mısır'a yapılan elma ihracatı tüccarımıza pahalıya mal olmuş. İskenderiye'deki Yahudi komisyoncular Gümüşhaneli tüccara öğle bir oyun oynamışlar ki elmaların Mısır'daki satışı çekilen emeği bile ödememiş.

AVRUPA GÖRMÜŞ GÜMÜŞHANELİ BİR ELMACI TACCARIN İLGİNÇ ÖNERİSİ

       Ahmet Halil, Avrupa görmüş bir Gümüşhaneli tüccarın şeker üretmek için pancara alternatif olarak elmadan istifade edilebileceğini kendisine söylediğini belirtir. Yazarın yazdıklarına göre Gümüşhaneli tüccar ona şu bilgileri vermiş:

       Elma bahçelerindeki elmalar toplandıktan sonra muhtelif kısımlara ayrılır. 1-Yere hiç temas etmeyenler zedelenmeyenlerdir ki bunlar uzun müddet muhafaza edilebilir. Uzak memleketlere giden elmalar bunlardır. 2- Yere düşüp zedelenenlerdir ki bunlar hemen toplanmalı veya satılmalıdır. Çünkü bu elmalar muhafaza edilemezler. 3-Yere düşüp toplanmayan elmalar. I Dünya Savaşı'ndan evvel Gümüşhane'de halk üçüncü sınıfa giren bu çeşit elmayı ne yapacağını bilmezdi. Gümüşhane'den geçen yolcuların arabaları bedava verilen bu çeşit elmalardan taşardı. Gümüşhane deresi bu gibi elmalarla dolardı. İşte pek çok miktarı olan bu elmalardan şeker üretiminde azami derecede istifade temin olunabilir. BU elmalar şeker maddesi itibariyle pancarın yanında fevkalade bir kıymeti hâizdir.

      Yazar Gümüşhaneli tüccarın anlattıklarını inandırıcı bulur ve şu soruyu sormaktan kendini alamaz:

      Acaba bu cihet bir tetkik edilse?

GÜMÜŞHANELİLER ELMAYA NASIL VE NEYE GÖRE AD VERİYORDU?

     
Yazara göre, Gümüşhaneliler tabiatın lisana tercüman olarak elmaları ikiye ayırıyorlardı. Dağ ve dere elmaları. Dere elmaları doğal olarak daha lezzetlidir. Dış görünüşleri itibariyle elmalara isimler veriliyor. Göbek, gelin, beyaz..... Gümüşhaneli bu isimleri elmalara boş yere vermemiştir. Bu isimler, elmaların özelliklerini gösteriyor. Göbek elmaları beyaz ve etlidir. Gelin elmaları pembe ve al kabuklu cazip ve tıpkı hicabından kızaran bir kız çehresini andırıyor.

       Ahmet Halil Gümüşhane'de elma satan kızlardan duyduğu şu anekdotla bitirir makalesini.

      -Ilık bir yaz günü Gümüşhane deresinden geçerken saçları örülü yalın ayak, pembe yanaklı, köylü kızların

      -Gelin elması, Gelin elması

      Diye bağırıp elma satışları, arabanıza elma atışları..... 
Oyu Puanı: 4 - Ortalama: 4.5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 15 (0 Kayıtlı Üye 15 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.31836 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu