Demokrasi’yi, diğer sistemler (yönetim biçimleri) arasında kusurları en az olan bir sistem olarak açıklıyorlar.
     Doğrudur. Ama, doğru uygularsanız doğrudur.
     Tam sırası gelmişken, somut bir örnek vermek isti-yorum.
     Yıl 1950. Demokrat Partinin büyük çoğunlukla iktidara geldiği seçimler henüz yapılmamış.
     Osmanlı Meclisinde de milletvekilliği yapan Hasan Fehmi Ataç, T.C. Büyük Millet Meclisinin açıldığı 23 Nisan 1920 den 14-5-1950 kadar milletvekilliğini aralıksız sürdürmüştü. 1950 seçimlerine katılmama kararı aldı ve aday olmadı.
     Hasan Fehmi Ataç tek parti döneminde Kelkit’e gelir ve çok partili döneme geçişi, demokrasiyi anlatır. Sohbette İrfani Bey (Doğan) Hasan Dede Bey (Şahin) Şahin Bey (Şahin) ve başkaları vardır.
    Eskiden milletvekillerini, adına “müntehibi sani” denen delegeler seçerdi. Müntehibi Saniler de kentin en seçkin, bilgili, tutarlı, seviyeli insanları arasından seçilirdi. Müntehibi Sanilerin milletvekillerini belirlerken yanılma payları çok az olurdu.
    Hasan Fehmi Ataç; “Demokrasilerde her fert bir oy sahibidir. Milletvekilleri de tüm vatandaşların oylarıyla seçilecek” deyince Şahin Bey araya girer, Hasan Bey’e “Beyamuca” diye hitap ederek, der ki: “Burada cahil,pespaye bir kadın var. Şimdi o kadının oyu ile, yetişkin, bilgili bir insanın oyu arasında bir fark yok mu?:..”
     Hasan Bey “yok!..” deyince, bu kez Şahin Bey, “Beyamuca, kusura bakma ama, Demokrasi de bir şey değilmiş!...” cevabını yapıştırır.
    İnternette bir site kurmuşlar. O sitede ilin Valisini, eski-yeni milletvekillerini ve Bakanları, Belediye Başkanlarını, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanını değerlendiren puanlar vermişler. Bir gazetemizde bunları yayınladı.
     Bir Vali, bir Bakan, bir milletvekili, bir Belediye Başkanı, bir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı hangi kriterler gözönünde bulundurularak puanlanır? Puanlayanların, yaşları, eğitim durumları, puan verdikleri yöneticileri ne kadar yakından tanıyıp tanımadıkları, siyasi eğilimleri, kişilere ve olaylara tarafsız bir gözle bakabilme yetenekleri nedir? Bu konuda elde somut bilgiler yoksa, böyle bir anket  ne ölçüde ciddiye alınabilir?...
     Kimileri bu tür anketleri de çoğunluğun ortak görüşü ya da demokrasinin gereği gibi algılayacaksa, o zaman, rahmetli Şahin Bey’in 1940 lı yılların sonlarındaki “Demokrasi de bir şey değilmiş” tesbitine katılmak gerekmez mi?...