Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hamit ARSLAN->GÜMÜŞHANE İZLENİMLERİ - 3 [ Arama ]

GÜMÜŞHANE İZLENİMLERİ - 3
Başlık GÜMÜŞHANE İZLENİMLERİ - 3
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
         Ertesi gün programımızda eski Gümüşhane (Süleymaniye Mahallesi)’ ye ziyaret vardı. 2006 yılındaki eğitim esnasında Cebeli Yaz Okulu grubu ile Eski Gümüşhane ve yukarısında buluna Vanki Kilisesi ile Aysimini Yayla’ sını ziyaret etmiştik. Gerçekten de tarih ve doğal güzellikleri bakımından görülmeye değer yerlerdi. Ancak bu gezimizde sadece Süleymaniye Mahallesini ziyaret etmeyi planlamıştım. Yol ile ilgili tarifleri aldıktan sonra yola koyulduk. Yavaş yavaş tırmanmaya başladığımızda Gümüşhane’ nin güzellikleri arkamızda belirmeye başlamıştı. Ben arabayı sürdüğüm için eşim sürekli aşağı vadiye doğru baktıkça karşılaştığı tablo tadındaki manzaraları anlatmakla bitiremiyordu. Uygun yerlerde arabamızı durdurup habire resimler çekiyordum.

        Eski Gümüşhane’ ye yaklaştığımızda yol kenarındaki camisiz minareler eşimin dikkatini çekti. Bir iki üç… O da ne ben birden hayretler içinde kaldım. O güzelim minareler restore edilmişler. Olamaz böyle bir şey restore etmek adına o güzelim tarihi eserler resmen katledilmiş.  Otantik özellikleri ve tarihi dokuları parlak sıvalarla kapatılmış. Resmen burada tarihi eser katliamı yapılmış. Bu konudaki yorumu sizlere bırakmak amacıyla aşağıda Süleymaniye Mahallesin’ deki  restore edilmiş olan minarelerin eski ve yeni görüntülerini takdirlerinize sunuyorum. Birden aklıma Gökhan kardeşimin “Yavaş Şehir Gümüşhane” projesi geliyor. Maalesef yavaş  şehrin en önemli mozaiklerinden biri  kırılmış, dökülmüş ve sökülmüş Gökhan kardeş. Bu duyarsızlığımız devam ederse sanırım ileride  mevcutları da arayacağız.

        Süleymaniye mahallesinde ilk uğrak yerimiz Süleymaniye Camii oluyor. Park yerinde gayet iyi bir şekilde hazırlanmış olan Eski Gümüşhane Yerleşim Planı’ nı görüyoruz. Kim düşünmüşse gayet iyi olmuş. Böylece bulunduğumuz yöre ve eserler hakkında detaylı bilgilere ulaşabiliyoruz. Cmii tabelasından öğrendiğimize göre yapılış tarihi 1503. Burada Yağmurdere nahiyesinden olduğunu öğrendiğimiz imam ile tanışıyoruz. Oturup biraz sohbet ediyorum. Süleymaniye Mahallesi ile ilgili  son havadisleri alıyorum. Üzüldüğüm haberlerden biri de Vanki Kilise’ sinin yıkıldığı haberiydi.  Caminin tam karşısındaki elma bahçeleri içerisindeki “Otobüs Kafe” hala eskisi gibi yıllara meydan okurcasına yerinde duruyordu. Bu ismi 2006 yılındaki ziyaretimde ben vermiştim.

        Gümüşhane’ ye döndükten sonra eşimi öğretmenevine bıraktım ve daha önce randevulaştığımız gibi Gümüşsu fabrikasına Yüksel DEMİR beyi ziyarete gittim. Kendisi ile görüşmek üzere saat 15’ te randevulaşmıştık.  Pek kolay olmasa da sonunda fabrikayı buldum.  Gümüşhane’ den çıktıktan sonra gözüm sürekli yol boyunca Gümüşsu tesisleri ile ilgili bir tabela aradı durdu. Ama nafile… Birden aklıma Kütahya’ daki Güral porselenin tabelaları geldi. Bozüyük – Kütahya arasında seyahat edenleriniz hatırlarlar Kütahya’ ya yaklaştıkça yol boyunca tabelalarla  sürekli Güral porselenin kendi firmasının  ve çini diyarı Kütahya’ nın reklamını yapmakta olduğunu bilirler. Ne yalan söyleyeyim ben böylesi tabelaları yol boyunca aradım durdum… Yolda birkaç kişiye sorup tesisler yankına gelinceye kadar tesisleri görme olanağım olmadı. Biraz dikkatlice bakınca Gümüşsu tabelasını ağaçların dalları arasından seçmeniz mümkün ancak hızla geçen bir araçta bunu başarabilmek oldukça zor. Tekke beldesinde bulunan bu tesisler ilimizin en büyük ve de tek tesisi özelliğindedir.  Yörede yetişen özellikle kuşburnu başta olmak üzere dut, böğürtlen gibi meyveleri işleyerek meyve suyu, marmelat ve pekmez üretmektedir. Özellikle ülkede bulunan kriz ortamından oldukça dertliydi. Biz bununla uğraşırken son bankacılık olayı bizi artık bitme noktasına getirdi diyordu. Hani haksızda değildi.  Bölgede yatırım yapmak ayrı bir dert, üretmek, pazarlamak sermaye yokluğu apayrı birer dertti. Tabiri caizse tıpkı Donkişot gibi yel ekonomik yel değirmenleri savaşıyorlardı. Bu konuda bir başka isim olan Kral Pestil’ in sahibi Kaya BÜYÜKBAYRAKTAR adını zikretmeden geçemeyeceğim. Kendisi tanıma şansına sahip olduğum bir başka  Gümüşhane sevdalısı. Hele, Karaca Mağarası önündeki tesisleri görülmeye değer.

           Gümüşhane şehir içinde dikkatimi çeken bir başka hususta şehirde bulunan tüm çeşmelerden suların sürekli akması. Bir ara kapatmayı düşündüm ama çeşmelerin muslukları olmadığını gördüm. Benzer bir durumla Gümüşhane Kent Ormanı’ nda bulunan umumi WC’ lerde karşılaştım. Buradaki çeşmelerde musluklar vardı ancak burada da “Muslukları kapatmayın, sular devamlı aksın” uyarı yazıları ile çeşmelerin kapatılmaması konusunda uyarılar vardı. Çok ilginç değil mi?  Susuzluğun had safhada olduğu ülkemizde bir şehir düşününki suların fazla olmasından dolayı muslukların kapatılmaması isteniliyordu. Yetkililerden öğrendiğime göre bunun nedeni, bu suların tamamı göze (kaynak) suyu olduğundan ve depolanma imkânı bulunmamasıymış.

       Bugün henüz kahvaltımı yapmıştım ki Gökhan kardeşimden beni aradı. GÜSİAD başkanı Doç. Dr. Kenan AYDIN’ ın Gümüşhane’ ye geldiğini, şu anda Kuşakkaya Gazetesini ziyaret ettiklerini, müsait isem benimle tanışmak istediğini ve oradan da Gümüşhane Üniversitesi’ ne gidebileceğimi söyledi. Bende memnuniyetle kabul ettim. Kenan Bey ile bende tanışmayı istiyordum. Gerçi kendisi ile mail aracılığıyla tanışma olanağım olmuştu. Kendileri benim vereceğim eğitimi duymuş ve memnuniyetini bildirmek ve teşekkür etmek için mail göndermişti. Tanışmamızın boyut buydu. Neyse öğretmenevine geldiler beni de aldılar ve üniversiteye gittik. Rektör bey izinde olduğu için diğer yetkililerle oturuldu, üniversite ve ilin genel sorunları ile ilgili görüş alışverişinde bulunuldu.

         Gümüşhane caddelerinde yürürken tespit ettiğim bir başka eksiklik yol ve Harşit Çayı boyunca yapılmış olan demir korkuluklar. Caddelerin ilgili bölümleri demir parmaklıklarla kaplanmış. Bu çok güzel bir uygulama. Ancak gözden kaçan bir nokta sonradan hasar görmüş olan bölümlerinin onarılmamış olması, parmaklık aralıklarının çok geniş olması. Hatta bazılarında ise yol ile parmaklık tabanı arasında bulunan mesafeler çocuklar açısından tehlike oluşturacak kadar yüksek yapılmış. Bana göre bu aralıklardan çocukların Harşit Çayı’ na ya da boşluklara düşmeleri olasıdır. Hatırlasınız benzer bir olay İstanbul’ daki Kanyon AVM’ de meydana gelmişti ve annesinin elini bırakan bir çocuk parmaklıklar arasındaki boşluktan aşağıya düşmüştü. Tabiiki temennimiz böylesi üzücü olayların kimsenin başına gelmeden gerekli tedbirlerin yetkililer tarafından alınmasını sağlamaktır.

       Şehirde halka açık ve şehirle iç içe olan mekanlarda mevcut. Bunlardan bir tanesi de yeni açılmış olan Sema Doğan Parkı. DSİ tesislerinin karşısında bulunan tesis halka ve gençlere yönelik bir tesis. Bahçe ve spor alanları ile güzel düşünülmüş. Bir bölümü de düğün salonu olarak düzenlenmiş. Tamamen ahşap malzemelerle inşa edilmiş çok amaçlı bir kompleks. Tek dezavantajı şehre biraz uzak oluşu. Ancak ileride şehir buraya kadar genişlediğinde bu dezavantaj da ortadan kalkacaktır. Bir başka mekân ise Gümüşhane Kent Ormanı. Şehre hakim tepede oluşturulmuş Kuşakkaya ile sırt sırta vermiş bir durumda. Tek kelime ile Gümüşhane standartlarında orman içi piknik alanı. Yürüyüş parkurları, kameriyeleri, gözetleme kulesi,  demir oksitli göleti, yürüyüş parkurları, wc vb. kolaylıkları ile mükemmel bir mekan. Şehirle iç içe olmasına rağmen sanki şehirden kilometrelerce uzak gibi. Piknik alanı girişi, tanıtımı, yürüyüş yolları velhasıl tüm kolaylıklar gayet düzenli ve ağaç tabelalarla gösterilmiş. İstediğiniz her yeri elinizle koymuş gibi bulabiliyorsunuz. Hafta sonları kameriyelerde yer bulmak imkânsız, mümkünse sayılarının biraz daha artırılması. Ayrıca mangal için beton barbekülerin yapılması yangın vb. olumsuzluklar için daha iyi olur kanaatindeyim. Kent Ormanı birinci giriş kapısındaki tabelalar sanırım rüzgârdan düşmüş. Ancak yerlerine takılırken tabelalar yer değiştirmiş.

       Not: Daha önce Karaca Mağarası ve Limni Gölü ile ilgili izlenimlerimi anlatmış olduğum için burada bahsedilmemiştir.
Oyu Puanı: 18 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 14 (0 Kayıtlı Üye 14 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.8467 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu