Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Altan EKMEN->KURTULUŞ COŞKUSU [ Arama ]

KURTULUŞ COŞKUSU
Başlık KURTULUŞ COŞKUSU
Açıklama 17 Şubat 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
     İllerimizin düşman işgalinden kurtuluşları, yıldönümlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanır. Kutlama törenlerinde ana tema olarak  yurttaşların, bağımsız yaşamanın önemini kavramaları ve şehirlerine dolayısıyla da ülkelerine daha fazla sahip çıkmaları amaçlanır. Yapılan iş doğrudur,amaç yerindedir;fakat amacı gerçekleştirmek için nelerin yapılması gerektiği  tam vurgulanmaz! Ekonomik bağımsızlık üzerinde çok durulmaz. Durulsa da bunu gerçekleştirmek için herkesin çok çalışması gerektiği için kimsenin işine gelmez.

     Birinci Cihan harbinde (1914-1918) Rus işgaline uğrayan ilimiz, 15 Şubatta büyük bir coşkuyla  kurtuluşun yıldönümünü kutladı. Şenliklere  halk büyük ilgi gösterdi. Şenliklerin  yenilenen Zafer Parkında  yapılmış olması da katılımın artmasında etkili oldu. Kutlamaların Torul barajına uçan iki hemşerimizin cenazelerin kaldırıldığı günle çakışması ise üzücü idi.              

     Ülkemiz son cephe savaşını Büyük Taarruz ile sonlandırmış ve1922 yılında imzalanan Mudanya Mütarekesinden sonra herhangi bir düşman saldırısına maruz kalmamıştır.(1974 Kıbrıs çıkarması hariç) Yani düşman işgalinden kurtuluşunu kutlayan illerimizden en son kurtulmuş olan İzmir dahi işgalden  kurtulalı 88 yıl geçmiştir (7 eylül 1922); yani bir asır.Bir asır geçmesine geçmiştir ama tam bağımsızlığın  ancak ekonomik bağımsızlıkla olacağını bir asırdır idrak edememişizdir.    

     Yurttan kovduğumuz düşmanlardan 88 yılda tam 17 milyon motorlu taşıt almışız.Her eve bir buzdolabı,birkaç televizyon bir fırın bir telefon bir bulaşık makinesi ve birkaç elektrikli süpürge almışız.(Bunların çoğunun ülkemizde üretiliyor olması bizi aldatmasın. % 100'ü Türk sanayisi ürünümüz olan eşya sayımız iki elin parmakları kadar bile değil.)    

    Yurttan kovduğumuz düşmanlardan ordumuzu donatacak kadar silah satın almışız. Ama şartlı almışız.(Bu silahları teröristlere karşı yapılan operasyonlarda kullanmamak şartını koydukları olmuş)

       Yurttan kovduğumuz düşmanlardan tam olarak bir yıllık gayrisafi milli  hasılamızın iki katı borç almışız.(250 milyar dolar) Hemde çok yüksek faizle…Öyle zaman gelmişki borç faizleri toplanan vergileri geçmiş!

      Yurttan kovduğumuz düşmanların verdikleri borçları ödeyemediğimiz için son 20 yılda 4 büyük ekonomik kriz yaşamışız.Her krizi atlatabilmek için daha çok borçlanmak zorunda kalmışız..

       Yurttan kovduğumuz düşmanlardan yarım santim uzunluğunda ve bir damarın içine sığacak genişlikte olan ve tıkanan damarların içine konan plastik  bir madde olan “stent” için tam 250 ile 1500 dolar arasında para ödemişiz ama bunu kendimiz üretememişiz.(250 dolar olanlar çin yapımıdır)

       Yurttan kovduğumuz düşmanlarımızın bize direkt saldırmadıklarını ama bizi bizle kavga ettirmede mahir olduklarını 88 yıldır anlayamamış ve kardeşler arasındaki kavga yüzünden tam 300 milyar dolar parayı heba etmişiz.

     Yurttan kovduğumuz düşmanlardan  sonraları hoşlanmaya başlamışız ;onlardan etkilenmiş dilimizi, kıyafetimizi, edebiyatımızı ve sanatımızı onlara benzetmişiz ve bu uğurda yarışa girmişiz.

      Peki bu ülkeler düşman oldukları için biz onlardan bir şey alıp satmamamız mı gerekirdi?

     Tabiî ki hayır! Dünya dengeleri göz önüne alındığında eğer elinizde hayati  önemi olan (sağlık ürünleri,savunma sanayi,teknolojik yenilikler)bir ürün yoksa ve siz komşunuzdan bir şey almazsanız, ona bir şey satamazsınız. Yani almak ve satmanın düşmanlıkla bir ilgisi olamaz. Ayrıca kendini dünyaya ve komşularına kapatan ülkeler asla gelişemezler. Öyle ise sorurun nedir? Sorun: Kendimizin yapabileceği ve kolaylıkla üretebileceği ürünler konusunda bir milli irade oluşturamadığımız da ve inadına tembelliği sevmiş olmamızdır. Romanya'nın bile bir otomobil markası varken bizim dünya yollarında bir oto markamızın olmaması buna bir örnektir.
Oyu Puanı: 34 - Ortalama: 4

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 16 (0 Kayıtlı Üye 16 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.29259 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu