Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
28 Nisan 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
İlköğretim okulları 6.7.8. sınıflarda yapılan Seviye Belirleme Sınavlarında sorulan 20 soruya verilen net cevap ortalaması yaklaşık 2,5’tur. Üniversite sınavlarında verilen ortalama cevaplarda da bu durum aynıdır. Türkiye’de öğrenciler kendilerine sorulan matematik sorularının ancak sekizde birine cevap verebiliyorlar. Kendilerine “hangi dersi seviyorsunuz?” sorulan öğrencilerde “matematiği seviyorum” diyenlerin sayısı çok azken, tersine “sevmediğiniz dersler hangisi?” sorusunda; Matematik ve Fizik önde gidiyor. Fiziğin sevilmemesinde; içerisinde matematiksel denklemleri barındırmasının payı çok.
Bizim öğrencilik yıllarımızda bu sorun 30 yıl önce konuşulurdu. Sorunun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda fikir yürütenler ise hep aynı öneriyi sunarlardı: Bu modern Matematik hayatın içindeki sorunları kapsamıyor, biz klasik Matematiğe geçmeliyiz” derlerdi. Bu klasik Matematik ise özetle; cebimizdeki para ile çarşıdan kaç kilo domates alacağımızı; tarlaların dönümünü hesaplayıp kardeşlere ne kadar hisse düşeceğini, tarlanın etrafını çitle çevirince ne kadar tel gideceğinin hesaplanmasından ibaretti. Yani her şey hayatın içinde yer alıyordu. Öyle ya; bizlerin çarşıdan domates almanın ötesinde başka icatlarımız buluşlarınız mı vardı ki? Biz hayatı: cebimizdeki paranın nasıl harcanması gerektiğinden başka bir şey görmezken, modern Matematik ve Fizikle uğraşanlar atılan bir füzenin menzilindeki eğimi, havanın sürtünme katsayısını, bu füzeye yerçekiminin etkisini hesaplayıp uzaktan güdümlü füzeler yapmakla meşguldüler. Biz hayatın içini tarlanın etrafının çitlerle çevrilmesinin hesaplanması sanarken bilgisayarlar, televizyonlar, uzaktan kumanda aletleri, uçaklar ve motorlu taşıtlar icat ediliyordu…
Klasik Matematik olursa biz Matematiği severiz diyenlerde yanıldılar. Müfredata konan klasik Matematikle öğrenciler domatesin kilosunu hesaplamayı da sevmediler. Yani sorun hayatın içi yada dışı ile alakalı değildi. Değildi ama en azından sorunun çözümüne yönelik bir adım atılmıştı, bir fikir yürütülmüştü, bu bile önemli sayılır.
Son 30 yıldır bu sorunun çözümüne yönelik tek bir hamle olmadığı gibi herkes durumdan oldukça memnun gözükmektedir. Ne üniversitelerde nede üst düzey eğitim bilimcilerinden tık sesi yok. Ortalamamız 2,5’ ya eğer bir ilimiz bu ortalamanın üstünde ise; mesela 3 ortalama tutturursa kendini başarılı sayıyor. Matematik öğretmenlerimizde de fazla bir endişe görmedik. Liselerde sayısal alan öğrenci sayısı diğer alanların yarısından az. Seçenlerin çoğu başarılı olamadıkları için lise 2. yada 3. sınıfta diğer alanlara geçiyorlar. Matematik korkusu büyüyüp yayılmaktadır.
Hayatın içi neresidir? Bu sorunun cevabını doğru verebilmek, sorunu çözecektir. Uzayın derinliklerine kadar olan bütün evren hayatın içerisindedir. Hayatı, cebimizle manav arasındaki çizgi zannetmekle “hayat bilgisi” öğrenmiş olamayacağımız gibi Matematiğe yaklaşımımızda yanlış olur. Bu varsayımların ışığında en karmaşık Matematik konularını öğretirken tabidir ki kolay olandan zor olana, yakın olandan uzak olana, somut olandan soyut olana doğru bir süreç izlemek gerekirlidir ve bu zaten böyle de yapılmaktadır. Böyle yapılmakta ise sorun nerededir,
- Korku nereden kaynaklanmaktadır?
- Uygulanan eğitim yöntem ve metotlarındaki aksaklık nerededir?
- İşe nereden başlamak gerekir?
- Matematik ve Fizik alanındaki başarının artmasının kalkınmaya ve sanayileşmeye bir katkısı olur mu?
- Durum normal, korkulacak bir şey yok mudur?
Yukarıdaki bütün soruları hayat deneyimlerimiz ve bilimsel veriler ışığında bir sonraki hafta aynı başlıklı yazımızda açıklamaya çalışacağız. Matematik korkusunun ilkokuldan başladığını biliyoruz. Çözüm de orada! Şimdilik bu kadar.
MATEMATİK KORKUSUNUN SEBEBİ NE OLAKİ !
