Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
İsrail bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde saldırgan tutumlarından birini daha sergiledi. Uluslar arası sular olsun olmasın bu konu çokta önem arz etmiyor insanların dillerinde… Vatandaşlarımız öldürülmüş mü? Evet. Bir şey söyleyebilmiş yapabilmiş miyiz orada burada konuşmaktan başka? Hayır… E o zaman bir şeyleri idrak etme zamanı değilmidir?
Türkiye’de Gazze sesleri yükseldikçe İslam ülkeleri bile rahatsızlıklarını dile getiriyor. Halkları değil yanlış anlaşılmasın, Liderler olacak muhteremler. Bundan dolayıdır ki Türkiye’nin ısrarla başlatmak istediği ve artık yeter demek, dedirtmek istediği Filistin hususu yine cılız kalıyor. Hem de haklı olunmasına rağmen, hem de vatandaşlarımızın soysuzca saldırıya uğrayarak şehit olmasına rağmen…
Bir yerde Filistin davası haklı bir dava, ancak tutanın elini yaktığı gibi kimse sesini çıkaramıyor. Çıkaranlarda somut başarılar alamadığından silinip gidiyor. Şimdi de Erdoğan bunca gayret vererek politik ve siyasi zafer kazanmak için çabalıyor. Asya Liderlerini topluyor, Müslüman Liderleri topluyor ama sadece topluyor. Somut adımlar atan yok…Kınamak kınamak kınamak… Şunu artık anlamamız lazım; Şuan ki dünya düzeninde İsrail’e saldırının mümkün olmayacağıdır. Çünkü İsrail bu derece küçük ateşli silahları tereddütsüz kullanırken Nükleer Bombayı da en tereddütsüz kullanacak ülkedir. Bu anlamda Silah gücünüz ne olursa olsun kimsenin ses çıkaramaması bu yüzdendir. Herkes aslında Üçüncü Dünya Savaşının bu hamlelerin ardında saklı olduğunu biliyor. Hatırlayınız Kıbrıs’ta vatandaşlarımızın haklarına tecavüz edildiğinde bir gecede tüm ambargoları göze alarak adı “Barış” olan harekatımızı gerçekleştirmiştik. Şimdi de Gazze’de Filistin’de Barış harekatı diyoruz ama karşımızdaki silah kullandığında bile ses çıkaramıyoruz kaldı ki harekata dair somut adımlar atalım tıpkı 1974 te olduğu gibi…
Bu hususta bize destekte isteksiz olan ABD’ye göz dağı olarak Ortadoğu’da halen en büyük müttefikin ben değil de İsrail ise al benden de bu kadar deyip Rusya semalarında uçmaya başladık. Dünyanın tek kutuplu olmadığını ve güce ihtiyacın her daim olduğunu düşünürsek artık sırtımızı Rusya ve Asya Devletlerine vermişiz gibi gözüküyor. Birde şunu idrak etmekte fayda var; Avrupayı kimsenin takmadığı bu dönemde ve kendi ekonomik sorunlarıyla uğraşan AB’nin etkisizleştiği bu dönemde, İslam ve Türk Cumhuriyetlerinin sesleri yükselmeye başlıyor. Aslında Filistin davasında somut adımlar atılamasa da,kınamaktan başka kararlar alınamasa da gelecekte işbirliği için çok iyi bir zemin yakalanmışa benziyor. İran’dan Kazakistan’a, Rusya’dan Suriye’ye kadar olan bu coğrafya ülkeleri, belki de 19.yüzyıldan sonra ilk kez bu kadar muhabbet içindeler. Bu bölgede olduklarının ve aslında bu bölgeyi yöneteceklerinde kendileri olduklarının farkına varıyorlar. Hal böyle olunca da yine bu bölgede ki ABD-İsrail hakimiyeti sarsılmaya başlıyor.
Bu kıtada yaşayan insanların da artık dünya gidişatında söz sahibi olması gerekiyor. Avrupa ve Amerika Kıtalarının ekonomik darboğazlara girdiği bu dönemde Ekonomik olarak güçlenmelerine devam eden ve artık gelecekte konuşacak kıtalar olan Asya ve Afrika toparlanmalarına bugünden siyasi olarak başlamak zorunda. Bu adımların ülkemiz girişimleriyle hızlandırılması mutluluk verici. Afrika’da kısa vadede bizimki gibi bir birlik olması zor gözükürken Asya Kıtasına mensup ülkelerin en azından kendi çöplüklerinde ötmesi için çabalanmalıdır. Bunun gerekirse tüm kıta mensuplarında güç birliğine giderek sağlaması gerekir. Filistin’deki işgali tek başına Türkiye’nin durduramayacağı anlaşılmıştır umarım. Özgürlüğü özleyen kıtamızın ABD-İsrail ikileminden kurtularak kendi kararlarını kendi alması er yada geç sağlanacaktır. Filistin’deki fiziki, Asya’daki Ruhi işgallerin sonu gelmesi dileğiyle…
SUSKUN ASYA KITASI VARLIĞINI HATIRLADI
