Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
15 Aralık 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Ulusal gündeme damgasını vuran olay son hafta içerisinde tartışılan öğrenci olaylarıydı. Konu televizyon kanallarında tartışılıyordu. Ama hiç birisi 14 Aralık pazartesi akşamı CNN Türk kanalında ki gibi olmamıştı… Tarafsız Bölgenin program konukları arasında Ankara Stüdyosunda Eski bakanlardan Sayın Hasan Celal GÜZEL ve Siyasetçi-yazar değerli hemşerimiz Sayın Dr. Mustafa ÇALIK, İstanbul stüdyosunda ise 68’li Vakfı Başkanı, yine o dönemin öğrenci liderlerinden bir katılımcı ve Genç Siviller Grubu adına bir öğrenci vardı. Programa damgasını vuran hemşerimiz diye demiyoruz ama kesinlikle ve kesinlikle Sayın ÇALIK’tı. Uzun uzun ve hararetli konuşmalarıyla ilk sırayı kimseye kaptırmayan Sayın GÜZEL bile Sayın ÇALIK’ın karşısında dinlemeyi yeğledi.
Peki, Sayın ÇALIK neler söylemişti o akşam:
En başta konuşmacıların kendisi dâhil başta dürüst ve doğru bir şekilde konuşmalarını istedi. Bir çok genç bu programı izliyordu çünkü… Öğrenci olayları ile ilgili olarak polisin orantısız bir güç kullandığı konusunda herkes hem fikirdi. Sayın ÇALIK’ta bunu sözlerinde belirtti. Yalnız öğrencilerinde bu olayda masum olmadığını belirtti. Militan olarak böyle bir eylem içerisinde yer aldı. Öğrenciler bile bile hadise çıkarmak için uğraştılar.Sonuçta istenilende oldu.( Öğrencilere sert bir şekilde müdahale eden polis ne hikmetse pkk eylemlerinde eylemcilere aynı sertlikte karşılık vermiyor hatta müdahale etmiyor desek daha doğru olacak.Bunu anlamak mümkün değil.Bazen bu ülkede pkk’lı olmanın pozitif ayrımcılığa uyduğunu düşünmeden de geçemiyoruz.)İstanbul Stüdyosundaki katılımcıların ( öğrenci temsilcisi hariç) konuşmaları birbirini destekler nitelikteydi.Bu durumu Sayın ÇALIK Anadolumuzdaki meşhur tabir ile “biri soyuyor diğeri tulum çıkarıyor” ile özetlemesi yetmişti.Yine Sayın ÇALIK “Markisizim Rusya’da bile çökmüştür ama bizim Koru sokakta devam ediyor” demesi hem katılımcıları hem de televizyon başındaki bizleri güldürmüştür.68’li vakıf başkanının konuşması arasına girerek her şeyi gerçekleriyle anlatmasını isteyerek köydeki Hasan Emminin eşeği pazara götürdüğünde bir eli ile eşeğin özürlü yerlerini kapatıp diğer eliyle pazarlık yapması gibi yapmayalım demesi bizleri bir kez daha güldürmüştü.Öğrenci temsilcisi 27 Mayısta yaşanan olayları alçaklık olarak niteleyince,demokratik tavır gösterince İstanbul stüdyosundaki konuklar tarafından susturulmak istendi ama genç arkadaşın hiç de susmaya niyeti yoktu.Aslında Program sabaha dahi sürse keyifle izlenilecek bir program olurdu.Sayın ÇALIK’ın bilgisiyle,birikimiyle Anadolu duruşuyla kendini bir kez daha ortaya koymuş oldu.Kendileriyle iftihar ediyoruz.(Programı izleyemeyip kaçıranlara internetten izlemeleri tavsiyemiz olunur.)
Efendim ulusal Pikten şöyle bir yerel pike doğru geçecek olursak; Geçen hafta içerisinde Salı Günü Kaçkar TV’de Diyardan Diyara Programında Başkent Ankara Vardı.(Bizde sizin gibi televizyondan gördük).Emeğe saygı babında sözümüz yok ama yaşananları görünce gelen tepkiler üzerine de bu duruma eyvallah da diyemeyeceğiz. Dünyanın en büyük Gümüşhane Sitesine girip 1 Eylül 2010 Tarihli “Ateş Bacayı Sarmadan “ başlıklı nacizane yazımızı okursanız aslında tablonun yeni olmadığını da görmüş olacaksınız.
Efendim Kaçkar TV de böyle bir program olacağını son gün maili ile öğrendik. Zaten mail de TV’den izleyebileceğimiz yazıyordu. Biz Ankara’da yaşıyoruz, Ağrı’da değil, davet olsa icap ederdik. Davet edilmeyen yere gitmeyi de adet edinmedik. Bunu gocuntu babında demiyoruz hani birileri çıkıyor birlik beraberlik mesajları veriyorlar “Varlığından utanacağım hiçbir hemşerim yoktur” sözünü işlerine gelir gibi kullanıyorlar ya, hani hep samimiyetten bahsediyorlar ya işte öyle bir şey…
Program ile ilgili olarak sağdan soldan bir çok telefon aldım.Bir kere herkes Gümüşhaneli bir kemençe sanatçısı yerine programa çıkarılan “Ben Gümüşhaneli değil,Trabzon Sürmeneliyim” kemençecinin bu sözüne kıl olmuş. Arayanlar sanki Gümüşhane’de kemençe çalan Gümüşhaneli yok mu sorusunu sormadan da kendilerini alamadılar.Birde davul-zurna neden yoktu sorusunu sordular?Yoksa Trabzon’dan Davul ve Zurnacı Bulamadılar mı ?Trabzon’u ve Trabzonluları karşılarına alanlar için yada alıyor gösterenler için sorun yoksa bizim için hiç sorun yok.Ayrıca birlik ve beraberlikten bahsedilirken gündoğumu haber sitesinde yer alan basın açıklamasına göre de Ankara Gümüşhane İli ve İlçeleri ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Murat YILMAZ’ın da programa davet edilmediğini öğreniyoruz. (Başka çok şeyler daha öğreniyoruz).Bende sandım bir tek biz davet edilmemişiz meğer bayağı davet edilmeyen varmış az kaldı stres yapacaktım.)) Madem o davet edilmemiş, bu davet edilmemiş hani varlığından utanç duyulan Gümüşhaneli de yoktu, hani hepimiz birbirimizi seviyorduk, birlik ve beraberlik vardı. Peki, o zaman sorun neydi? Neden bazı dernekler ve kişiler özellikle dışlanıyor, neden yapılanlar TEKEL haline alınmaya çalışılıyor. O zaman ister istemez iş dönüyor dolaşıyor yine geliyor bizim GOLOT tabirine. Bunun başka bir izahatı olamaz diye düşünüyoruz. Suizan mı ettik acaba? Yok canım birileri birilerini tehdit ediyor, aba altından sopa göstermeye çalışıyorsa ve buna şahit olunuyorsa buna suizan diyemeyiz. Peki yer mi Anadolu çocuğu. Yemez. Bu halk da bu görüntüleri yemeyecektir. Halk tulum çıkaranı da, soyanı da, eşeğin özürlü yerlerini kapatanı da biliyor…
ULUSAL-YEREL GÜNDEMİN PİKLERİ...
