Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Bazı insanlar doğuştan şanslı doğarlar. Kendi emsallerinin çektiği binlerce sıkıntıya rağmen onlar doğuştan gelen imkân ve şansları nedeniyle hayatı hep sıkıntısız yaşarlar. Mutlu yaşarlar demiyorum, çünkü mutluluğun, imkân ve imkânsızlıkla çok da fazla bir ilişkisi yoktur.
Çok zeki, çok kabiliyetli olduğu halde, imkânsızlıkları nedeniyle ikbal basamaklarını tırmanamayan binlerce insan göstermek mümkündür. Ama, "kabiliyet adına","maharet adına" ve "ehil olma adına" hiçbir özelliğe sahip olmadığı halde, özelliği sadece babasının, anasının ve daha genel bir ifadeyle çevresindekilerin bey - paşa olmasından kaynaklı imkanları kullanan binlerce kişi de, bu âlemde söz sahibi olup, bey - paşa olmuştur.
Babalarının, analarının ve çevrelerinin nüfuzundan dolayı bey-paşa olanları özellikle siyasette ve bürokraside görebilirsiniz. Ama ticari hayatta göremezsiniz çünkü hiç kimse oğlu bile olsa, "kabiliyet" ve "mahareti" olmayana, mal teslim edip ticaret yaptırmaz.
İnsanların şansları, bazen babaya, dayıya, çevrelerine gerek kalmadan, hiç akılda olmayan şeylerle de değişir. Tarih bunun örnekleri ile de doludur.
Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa, Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan ile evlenmek istemektedir. Aslında Padişah da kızını, zekî, çalışkan ve geleceği parlak bir devlet adamı olan Rüstem Paşa'ya vermek istemektedir. Ama, bu evliliğe önemli bir engel ortaya çıkar. O sırada Diyarbakır ve çevresinde cüzzam salgını vardır ve Paşanın da cüzam olduğu dedikodusu ortalıkta dolaşmaktadır.
Kanuni Sultan Süleyman, cüzzam konusunu Hekimbaşı ile konuşur. Hekimbaşı, cüzzamlı bir kimsede "bit" barınamayacağını söyler. Bunun üzerine Diyarbakır'a adamlar gönderilir. Bunlar gizlice Rüstem Paşa'nın çamaşırlarını kontrol ederler ve çamaşırlar arasında "canlı bir bit" bulurlar. Böylece Rüstem Paşa'nın cüzamlı olmadığı anlaşılır ve Mihrimah Sultanla evlenmesine de bir engel kalmamış olur.
Bu olay, halk tarafından duyulur ve "bit hikâyesi" her yerde anlatılmaya başlanır. Hatta halk bu olayı bugüne kadar gelen bir atasözü haline getirir.
"Bir kimsenin bahtı açık, talihi yâr olursa, onun biti bile yerinde işe yarar." Tarihlerde yer alan bilgilere göre, Rüstem Paşa, maharetli ve iş bilir bir devlet adamıdır. "BİT" ise, onun boşu boşuna harcanmasını engellemiş, devlet basamaklarında önünü açmıştır. Osmanlı onun kabiliyetinden ve devlet adamlığı vasfından istifade etmiştir.
Bugün ise, adı "bit" olmayan ama, mahiyet itibariyle aynı işi gören çeşitli tavassut vasıtaları yardımıyla belirli yerlere gelen nâehil kişilerin hali insanları üzmektedir. Çünkü bunların bitleri sadece onların şahsi ikballerine yardım etmektedir. Vatan, millet adına şans olan hiç bir şey yoktur. Zaten asıl üzücü olan da budur.
Ama yine de siz bir gün şansınızı açacak bir "BİT"le karşılaşabileceğinizi aklınızdan çıkartmayın. Tarih bazen bitleriyle de tekerrür eder.
BİR "BİT" HİKÂYESİ
